- Kategori
- Deneme
Tea
Lipton’un bir eşantiyon fincanı var; kah elimde kah masamda. İçinde adaçayı. Ne yazık ki poşet çay. Olsun.
Önce içindeki, sonraki dışındaki ayrıntıları paylaşacağım. Tıpkı içten dışa ad aktarmalarında olduğu gibi. Adaçayı; nefis, yumuşacık, rahatlatıcı bir tat ve koku benim için. Bitki çaylarından epeydir uzaklaşmıştım. Halbuki çocukluğumda olsun, genç kızlığımda olsun; benim içimi ısıtan bir ayrıntıdır . Hele sobanın üstünde kaynıyorsa. Immm! Tadı nasıl belirteceğimi bilemedim.
Bunun yanı sıra yine çok umut verici anılarla bezenmiştir bitki çayları benim için. İçme de yanında yat gibi.
Fincanın dışına gelince…Zemin sarı ve beyaz, tabii tabağı da. Bu zemin rengarenk papatyalarla süslenmiş. Tıpkı benim papatyalarım. Kağıt- kalem bulduğum her an otomatiğe bağlanmış gibi çizdiğim papatyalar. Çok tanıdık. Bana iyi geldi.
Yalnız canımı yakan şey; arkadaşım gelip o fincanı kullanmasa, ben o fincanı unutmuştum. Öylesine koşturmanın içindeyim ki; kendime uzun süredir böyle güzel anlar yaratmadım. Şükürler olsun!