Tedaş! Tedaşşşş… Çok oluyorsun ama…

Düzenli olarak her akşam 3-4 bazen beş defa kesilen elektrik kesintileri iyice can sıkmaya başladı. İnanın şu an karşımda bir tedaş yetkilisi olsa boğazına sarılacak kadar. Kesintiden ayrı yaşanan voltaj düşüklükleri dersen yemek üstü baklava. Bir kesintinin 3-4, bilemedin beş dakika sürmesi de aklıma kötü kötü şeyler getiriyor. Sanırım Tedaş da görev yapan memur arkadaşlarımızın fena şekilde canı sıkılıyor olacak ki; haydi biraz eğlenelim, hayatımıza renk katalım, atraksiyon yapalım diyorlar. Eğer canınız çok sıkılıyorsa, “bu son noktayı koymaya hazırlandığım yazının üçüncü tekrarı” (Mikrosoft’ un da gıcıklığı tutuyor yani ara sıra, keyfine göre kurtarıyor dosyaları) ben can sıkıntınızı geçirecek başka yöntemler bulurum size çocuğum. Mesela ayaklarıma dolandığı için yüklüğe kaldırdığım oğlumun Legolarını getiririm size? Onlarla gemiler yaparsınız, uçaklar yaparsınız, bahçesinde yemyeşil çimler olan çitli evler yaparsınız, içine anne baba ve çocukları da koyarsınız. Hiç canınız sıkılmaz. On üzerinden notta veririm ben size. Ne dersiniz? Yeter ki kesmeyin şu elektrikleri her akşam, ne olur. Yoksa fena halde üşüteceğim ha. Yok, yok enseyi değil; kafayı! Ondan sonra ne olur artık bilemem. Bu durumda cezai ehliyetim de ortadan kalkacağından yaptıklarımın ya da yapacaklarımın da sorumluda tutulmam. Siz bilirsiniz yani. Ama… Dur! Bir dakika… Ahmet abi yoksa sen mi kestiriyorsun bu elektrikleri. Biliyorum jeneratör satışları düşük, işler kötü ama ne olur yapma Ahmet abi, ben senin reklamını yaparım her yerde. Yeter ki şu elektrikler 4-5 defa kesilmesin günde. Köşe yazısı yazıyoruz burada boru değil ki. Elini ayağını öpeyim Ahmet abi, öyle bir şey varsa bak yapıyorum bile şimdi reklamını. Heyyy! Jeneratör almayı düşünenler, Teknik Bobinaja uğrayın, Ahmet abime benden selam söyleyin. En iyi jeneratörler Ahmet abimdedir, selamımı söylerseniz indirimde yapar size. Oldumu Ahmet abi. Biliyorsun! En çok gezen reklamcılardan biriyim Ahmet abi. Eğer senden kaynaklanıyorsa ne olur yapma!

Neden bunlar olabilir de, olmayabilir de tabii. Eğer öyle değilse ne olabilir? Hava koşulları tabii ki! Ama…

Dışarı bakıyorum; kar yok, boran yok, fırtına yok! Yıldızlar desen 15-20 yıllık evlileri bile baştan çıkarabilecek güzellikte parlıyor gökyüzünde. Eeee… Bunlarda değilse ne o zaman?

Bir ara tedaş yetkililerinden biriyle görüşmüştüm. Bana belli bir kapasitenin üzerinde enerji tüketen büyük işletmelerin ve otellerin trafo yapma zorunluluğundan bahsetmiş ve hiç birinin bunu yaptırmaya yanaşmadığını söylemişti. İyide sizin bu konuda uygulayabileceğiniz bir yaptırım gücünüz yok mu kardeşim? Bir uyarırsınız, iki uyarırsınız, üç uyarırsınız. Olmadı elektriğini kesersiniz olur biter. El mi yaman bey mi yaman anlatırsınız. Bakın bakalım trafo yapılıyor mu, yapılmıyor mu o zaman. Bu kadar da olmaz ki. Vatandaş elektrik faturasını bir şekilde unutsa veya ödeyemese beş gün içinde elektriğini kesmeyi biliyorsunuz ama. Herkesin gücü vatandaşa yetiyor değil mi?

Demem o ki; bu kesintiler vatandaşı canından bezdiriyor. Birisi çıksın ve bir açıklama yapsın bari. Birer saat arayla beşer dakika elektriğinizi keseceğiz. Hatta bir saat içinde üc beş de olabilir. Onun için o saatlerde yaşanabilecek banyo facialarından, merdivenden düşenlerden, başını duvara çarpıp aklını şaşanlardan, hatta tam birbirini öpecekken; duvarı öpen sevgililerin başına gelebilecek olası kazalardan biz sorumlu değiliz diye. Sorumluluk anlayışı içinde! Ya da dersiniz ki kardeşim, eskiden elektrik mi vardı, çıkarın gaz lambalarınızı, lükslerinizi, çıralarınızı bundan böyle, bundan sonra elektrik yok size diye. Uyarın ki; biz de ayağımızı ona göre uzatalım, öpeceğimiz yeri görelim efendim. Öyle değil mi ama?
Saygılarımla efendim. Elektriğinizden öperim.