Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '07

 
Kategori
Anılar
 

Tek bir şey

Tek bir şey
 

Kimden aldı o cesareti de böyle bir şeye nasıl cüret etti anlayamadım. Oysa kendimi bildim bileli ilk bakışta hep "burnu büyük", "kasıntı" ve "soğuk nevale" olarak izlenim bırakmışımdır, sonradan anlamıştır insanlar öyle olmadığımı. Fakat bu şahıs gayet rahat bir şekilde nasıl da yaklaşıp sinirimi bozabildi, deli cesareti misali...

O gün, deniz kenarında, mucizevi bir şekilde boş bulduğum bir banka ilişiverdim. Çok değil, beş dakika sonra yaşlı bir amcayla 10 yaşlarındaki torunu müsade isteyerek yanıma oturdu. Ben kızın hareketlerini gözlemlerken gözüme takıldı malum şahıs... Biraz ötemde ayakta dikiliyordu; bir süre denizi inceliyor, sonra bizim olduğumuz tarafa dönüp sırıtıyordu. Güneş gözlüğü olduğu için tam olarak baktığı noktayı bilemiyordum ama rahatsız edici kıpırtısız bir duruşu olduğundan çekmişti dikkatimi sanırım.

Bir ara, ben denizin ortasındaki karabatağın nereden çıkacağını kestirmeye çalışırken, gözlüğünü burnuna doğru indirip sırıtkan bir ifadeyle baktı! Hay Allah, nerde kaldı bu kız yahu, bu kadar da geç kalınır mı kurda kuşa yem olacağım bu yedi tepeli şehirde, diye düşündüm endişeyle. O sırada küçük kız dedesini "haydi gidelim sıkıldım" diyerek çekiştiriyordu. Onlar kalkar kalkmaz malum şahsın sorgusuz sualsiz yanıma oturacağını söylüyordu içimdeki ses.

Sonra, düşündüm ki, korkacak ne var, böylesine kalabalık bir ortamda başıma ne gelebilir ki? Beklemekten de sıkılmamış mıydım hem? İşte bana fırsat, burada uyuklayacağıma, bir aksiyon yaratırım ve anlatacak (ya da yazacak) bir maceram olur...

Hemen kafamda yazdım bir senaryo. Malum şahıs yanıma oturacak ve tanışmak isteyecekti. Ama ben onu duymayacaktım, hatta varlığının farkında değilmişim gibi tepki vermeyecektim. Sonra dikkatimi çekmek için vücut dilini kullanarak (el-kol hareketi gibi) bir şeyler daha söyleyince, yeni farkediyormuşum gibi masumane bir tavırla dönecektim. O konuşmaya devam ederken de, kulağımı işaret ederek "duymuyorum" numarası yapacaktım. Ondan sonraki birkaç saniye, duruma göre doğaçlama olacaktı. Sonra Rana'yı (saatlerdir beklediğim can dostumu) telefonla arayarak konuşacaktım :) Acaba malum şahsın surat ifadesi nasıl olacaktı! Çok kötüyüm ben yahu!! Ama haketmedi mi? Bence haketti...

Ben bu planları kurgularken Rana aradı ve koordinatlarını söyledi. Dolayısıyla banktan dede-torundan önce kalktığım için plan suya düştü...

Rana'yla hasret giderdikten sonra bir yere bir şeyler yemeye/içmeye gittik. Görüşemediğimiz 10 ay boyunca neler yaşadığımızı (buraya dikkat) uzun uzun anlattık birbirimize. Sonra kalkıp, ablasının evine gitmek için hangi otobüse binmemiz gerektiğini araştırmaya başladık (o an bulunduğumuz noktadan daha önce hiç gitmediği için o da emin değildi). Biz sormak için birilerini ararken arkamızdan bir ses geldi: "Afedersiniz bakar mısınız?" Bir de döndüm ki, ne göreyim! Tepki vermeme fırsatım olmadan "Farkettiniz mi bilmiyorum sahilden beri sizi takip ediyorum" dedi bana! Utanmaaz, yüzü kızarmadan söyledi bir de.

Ben o kadar sinirlenmişim ki, sonrasında ne olduğunu hatırlamıyorum bile (sinir katsayım yükseldiğinde hep böyle olurum), aramızda nasıl konuşmalar geçtiğini Rana sonradan anlattı bana.

Meğer oturduğumuz kafede de tam arkamda oturmuş konuşmalarımızı dinlemiş! Yani hakkımdaki bir çok şeyi öğrenmiş oldu hiç de zorlanmadan. Benim hatırlayamadığım dakikalarda da aynen şöyle demiş, sonradan öğrendiğim kadarıyla: "Bakın ikimiz de kültürlü insanlarız" (kimin ne kadar kültürlü olduğunu nasıl anlıyorsa) Sonra uzun uzun bir şeyler gevelemiş, tek kelimesini bile hatırlamıyorum. "Sadece tek bir şey söyleyeceğim, lütfen izin verin". Bu cümlesinden sonra verdiğim cevabı hayal meyal hatırlıyorum: "Sadece tek bir şey söylemek için biraz fazla konuşmadınız mı!?" (Nasıl da ukalayım ama, ben bile korktum benden)

Sonra büktü boynunu, döndü arkasını ve gitti. Rana da ben de afallamıştık. Neydi bu şimdi böyle? Neden hep beni bulurdu ki? Tamam, bir macera kurmuştum kafamda ve eğlenecektim, ama tam tersi, sinirlerim bozulmuştu. Daha mazlumun ahını alamadan çıktı aheste aheste yani...

Rana da durup durup, "İkimiz de kültürlü insanlarız Özlem, kih kih kih" diye alaya aldı, hatta "Aaaa Özlem, yazık ama, belki de hayatının aşkıydı, elinin tersiyle ittin bir şans verseydin keşke" deyip dalga geçti durdu. Kızmadım ki ona, ne derece ciddi olduğunu ses tonundan, gözlerinden anlayabildiğim için beraber güldük her seferinde.

O günden beri internette karşılaştığımızda ilk yazdığı şu olur: "Tek bir şey söyleyeceğim" :)))

...Sahi ya, ne söyleyecekti bu malum şahıs acaba? Çok merak ettim şimdi...

<özlem boral="">
 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..