Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '18

 
Kategori
Siyaset
 

Tek Derdim Muhsin Yazıcıoğlu Ağabey

Cumhurbaşkanı adaylarından Temel Karamollaoğlu, ARTI TV’de Sibel Hürtaş’ın sunduğu (26 Mayıs 2018 Cumartesi günü) ‘Liderlerle Seçim Özel’ programında gazetecilerin çeşitli sorularını cevapladı. (Kural gereği bağlantı veremiyorum.)

“‘Sivas olaylarını katliam olarak görüyor mu?’, ‘Sivas olayları vicdanını sızlatıyor mu?’ şeklinde sosyal medya üzerinden yöneltilen bir soruya cevap vermesi istenen Karamollaoğlu, öyle açıklamalarda bulundu ki hayretler içinde kaldım:

“Bazıları bunu farklı anlıyor, farklı yorumluyor ama ben bunu bir katliam olarak vasıflandırmadım. Bu üzücü bir hâdisedir, hakikaten çok acı olarak târif edilir. Katliam demek kasıtlı ‘ben bu insanları öldürmek için şunu yaptım’ denirse olur. Bunun adı katliam olur. Ama orada bir hâdise meydana gelmiş o hâdisenin neticesinde otelde şeyler yanmış; onun adı nedir; perdeler yanmış, arabalar ters çevrilmiş. Arkasından da ateş bacayı sarmış. İçerideki insanlar benim hâlâ anlayamadığım; pencereleri açmadıklarından dolayı insanlar ölmüş.”

Karamollaoğlu’nun söylediklerinin içinde, sanırım, en  tevil götürmez ve olayları hafife alıyor hissi veren, “İçerideki insanlar benim hâlâ anlayamadığım; pencereleri açmadıklarından dolayı insanlar ölmüş.”  cümlesi idi.  Yâni, oteldekiler pencereleri açmış olsaydılar ölmezlerdi, demeye gelir ki bu ifâde, asla kabul edilemez.

Birkaç noktayı eklemeliyim:

1)Temel Karamollaoğlu, o olayların yaşandığı günde (2 Temmuz 1993) Sivas Belediye Başkanı idi. Hatta ne kadar inkâr etse de otelin 100 metreye yakın bir yerdeki görüntüsü (video) hâlâ arşivlerde. Niçin orada olduğunu bilemem. Diyelim ki eylemcileri teskin etmek için oradaydı.

2)Daha önce şâirin köyünde düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri ilk def’â olarak Sivas’ta düzenlenmiştir.

3) O gün, orada Hz. Peygamber’e hakaretlerle dolu Salman Rüşdi’nin ‘Şeytan Âyetleri’ adlı kitabını Aydınlık Gazetesi’nde parça parça yayımlayan Aziz Nesin’in bulunması da  tahrik unsurlardan biri olabilir. (Yıllar önce ben, Almanya’nın Nürnberg şehrinde Hz İsâ’nın Çilesi filminin gösterimden dolayı – sinemada kimse yokken -  sinema yakıldığını görmüş biriyim.) Ama  bu birilerine oteli ateşe verme ve insanları yakma hakkı vermez elbette.

3)Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar şenliğe dâvet edildiği hâlde Sivas’a gitmemiştir.

4)Olayların boyutu büyürken dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü aranmış ama kolluk kuvvetlerini ( polis ya da asker) harekete geçirecek hiçbir emir verilmemiştir. Hatta olaylara katılmamış ama olayları bizzat yaşamış biri, bir belgeselde, şöyle diyecekti: “ Eğer bu menfur hâdise sırasında eylemcilere müdahâle edecek 5 -10 tâne silâhlı asker olsaydı, bunların hiçbiri yaşanmazdı. “

5)Sivas’ta bulunan Madımak Oteli’nin sol bitişiğindeki bina Büyük Birlik Partisi’ne âittir. Otel ateşe verildiği anlarda BBP’de bulunan Alperenler, pencereleri  açarak otelin penceresinden  kim olduğunu gözetmeksizin birçok kişiyi parti binasına çekerek onları ölümden kurtarmışlardır. Ârif Sağ hayatta ve ilk açıklamaları medyanın arşivinde.

6)Benim bu noktada en çok üzüldüğüm, o günkü menfur olayı lider olarak merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun üzerine yıkma çabaları olmuştur.  Çünkü o helikopterin düşmesiyle ebedî âleme göçen (Rabbim gani gani rahmet eylesin.) Muhsin Yazıcıoğlu Ağabey’in fotoğrafının yanında  ‘Türk Solu’ dergisinin kapağa attığı “İyi bilmezdik…”  manşeti ve Madımak’ın 16. yıldönümünde taşınan Muhsin Yazıcıoğlu Ağabey’e yönelik  “Gülerek yaktın, donarak öldün.” pankartı son derece tahrik edici idi.

Son söz olarak bir atasözünü ve açıklamasını vereyim:Boğaz, dokuz boğumdur. “ “Bir söz iyice düşünmeden söylenmemelidir.”

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..