Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

TEKEL işçileri için çözüm!

TEKEL işçileri için çözüm!
 

TEKEL İşçileri İçin Çözüm!

TEKEL işçilerinin uzun bir süreden beri sürdürdükleri kararlı eylemleri biraz da medyanın desteğiyle gündemdeki yerini korumaktadır. Soğuk iklim koşullarına rağmen eylem kararlılığının devam ettirilmesi, emeği sahiplenme mücadelesinin bir göstergesidir. Eyleme farklı siyasi yelpazelerde değişik renkler giydirerek etkisizleştirmeye çalışmak ise emeğin karşılığını arayanlara yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Bu kadar yaşananlara rağmen, henüz bir çözümün bulunmaması ise düşündürücüdür. Yaşananları neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde değerlendirmek sorunu anlamada ve buna uygun çözümler geliştirmede son derece yararlı katkılar sağlayacaktır.

Tekel işçileri aslında geçmişte Şeker ve Seka işçilerinin yaşadıklarının bir benzerini şimdi yaşamaktadır. İleride diğer çalışanlarının başına gelmesi ise ihtimal dâhilindedir. Tekel işçilerini bugünlere getiren süreç aslında Türkiye’de yaklaşık 20-25 yıldır uygulanmakta olan tarımsal üretimi kısıtlamaya yönelik politikaların doğal bir sonucu olarak görmek gerekir. Tarımsal üretimin kısıtlanması ve bu ürünlerde çoğunlukla ithalat’a gidilmesi tarımsal işgücünün zayıflamasına neden olmuştur. Tarımsal ürünleri işleyen fabrikaların birer birer özelleştirmesi ise reel anlamda iyi örgütlenmemiş olan çalışanları ya işinden etmiş ya da zor koşullarda çalışmak zorunda bırakmıştır.

Uzun zamandan beri süregelen devletçi politikaların içerik ve işleyiş bakımından değiştirilmesi kamu kurumlarını zarar eden kuruluşlar hale getirmiştir. Bu kurum ve kuruluşlara, liyakat esaslı olmayan (bilgi ve becerisi dikkate alınmadan) ve sırf politik görüşünden dolayı yapılan eleman alımı ve yönetici atamaları bunların birçoğunu işleyemez ve zarar eder kuruluşlar haline getirmiştir. Sümerbank, Şeker Fabrikaları ve en son Tekel örneklerinde olduğu gibi. Böylelikle bu kuruluşların özelleştirilmesine meşru bir zemin yaratılmaya çalışılmıştır. Tekel işçilerinin şu anda içinde bulundukları durumu, geçmişte uygulanan kısa vadeli veya bireysel çıkarların ön planda tutulduğu anlayışın uzun vadedeki doğal sonuçları olarak görmek gerekir.

Günümüzde işçi ve memur sendikalarının mevcut durumu ve yapısı ile ihtiyaca cevap veremediği görülmektedir. Aynı kitleyi temsil etmelerine rağmen, ideolojik farklılıklardan dolayı oluşan parçalanma ve bölünmeler onları zayıflatmış ve de etkisizleştirmiştir adeta. Bu parçalanma aslında onların serbest piyasa ekonomisi uygulayıcılarının her platformda dile getirdikleri “paranın dini, milleti, ırkı yoktur” söylemi karşısındaki hak aramalarını da işlevsiz hale getirmiştir. Oysa ki emeğinin karşılığını aramanın da dini, ırkı, milletti ve ideolojisinin olmadığının da artık bilincine varılması gerekir. Çünkü günümüz koşullarında emek mücadelesi veren insanların ortak zeminde haklarını birlikte aramaları onları sonuca götürecek tek yol olarak durmaktadır.

“Maç başladıktan sonra kurallar değiştirilmez” söylemi birçok platformda kabul edilen bir bakıştır. Ancak, söz konusu Tekel işçileri olunca bu kuralların istenildiği gibi değiştirilmesi açıkça bir çifte standarttır. İşe alınırken sahip olacakları kıdem ve diğer özlük hakları teminat altına alınmış insanlara emeğin karşılığını vermeyi bir lütuf veya merhamet örneği olarak gösterilmesi ise işçiler nezdinde emeğe yapılmış en büyük haksızlıktır. Bugünden sonra Tekel işçilerine sunulacak çözüm onların özlük haklarının tamamını sağlayacak bir kamu kuruluşuna yerleştirilmeleri ile mümkündür. Emek gücünden başka satacakları bir şeyi olmayanlara sunulacak en iyi çözüm üretime dâhil edilmeleridir.

Sonuç olarak, üretim bir ülkenin kalkınmasında ve varlığını devam ettirmesinde en büyük güçtür. Bu üretim gücünün kontrolü, bütün farklı fikir ve anlayışları bünyesine alacak sağlıklı bir örgütlenme ile mümkün olacaktır. Örgütlü güç emeğe dolayısıyla da emeği üretenlerin haklarının korunmasını sağlayacaktır.

 
Toplam blog
: 87
: 2735
Kayıt tarihi
: 02.07.09
 
 

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden 1997’de mezun oldum. Aynı Üniversitede yüksek lisans ve..