Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '13

 
Kategori
TV Programları
 

Televizyon sektörü batakta İşte ‘’Kanıt’’

Televizyon sektörü batakta İşte ‘’Kanıt’’
 

Oldukça iyi çalışılmış, gerçek bir dizi


Ben radyo çocuğuyum! Televizyon yoktu biz küçükken. Yoksulluktan değil yokluktan, çünkü televizyon yoktu. 1964 yılında kamu yayını için kuruldu. İTÜ Maden Fakültesinde bir stüdyo kuruldu, küçücük deneme yayını yapan, paket program yayınlayan yerel bir TV idi. 1966 yılında kapalı devre yayınları ile TRT yayın yapmaya çalışırken ben dünyaya gözlerimi açtım. Evimize televizyon geldiğinde ise ben 5 yaşındaydım.  Ankaralı çocuklar bizden önce tv ile tanıştı. Ben 2 yaşındaydım Ankara televizyonu yerel yayına başladığında. Şu ünlü Arı Stüdyoları o tarihte kuruldu ve Ankara’ya yayın yapıyordu. Biz, İstanbullu çocuklar ancak 3 sene sonra kendisi ile tanıştık! ‘’Akşam müsait iseniz televizyon seyretmeye size gelebilir miyiz?’’ diyen çocuktan, elinde tableti ile gezen çocuğa çok şeyler gördük.

Biz ‘’Susam Sokağı’’ ile büyümedik. Bizim ‘’Oyuncakçı baba’’mız vardı. Çocukların harfleri, sayıları dans gösterileri ile tanıtan tamamen yerli ‘’Bizim Sokak’’ımız vardı. Sanmayın sabahtan akşama değil, haftada 3 gün 3 er saat yayınlarla başladık televizyona. O kadar az yayın yapınca haliyle yayında olmadığı zamanlar evin hanımının ördüğü dantellerle süslenirdi üzeri. İlk renkli yayını 10 yaşında gördük. O da zaman zaman renkliydi, çoğu siyah-beyaz ve tek kanallı bir yayındı. İlk renkli yılbaşı yayınını 1981 yılında 15 yaşımda yaşadım. Hani şu dansözlü, hani Zeki Müren’li yılbaşılarından birinde renklendi ekran. Tamamen renkli yayını gördüğümde yıl 1984 tü. İki kanallı televizyon evime geldiğinde ben 20 yaşındaydım, yıl 1986 yı gösteriyordu. İlk özel televizyon olan Star Tv yayına girdiğinde üniversite bitti-bitecekti, 1989 yılını gösterdi takvimler.

TRTnin başlattığı ‘’dizicilik sektörü’’ o zamandan kalmadır. Özel tv kanalları ile de aldı başını gitti! İlk zamanlar yabancı takviyeli seyirler, yerli çekimli dizilere kendini kaptırdı. Televizyon ‘’köşe yastıklığı’’ndan, evimizin ‘’can damarlığı’’na terfi etti. Yurt dışı olarak adlandırdığımız ülkelere diziler satıldı, oyuncular yabancı hayran kitlesine kavuştu. Onurlandık, gururlandık ve baş tacı edildik. Buraya kadar her şey iyi, güzel değil mi?

Biz bu kadar iyiliklerden bahsederken benim aklımı kurcalayan da şuydu; televizyon kanalları her geçen gün neden yoldan çıktı? Sorusuydu. Aslında içten içte bir kargaşanın içerisine girdi sektör. Birbirini tutmayan reyting ölçümleri kime göre, neye göre, ve nerede yapılıyor? Yaş, cinsiyet, eğitim göz önüne alınıyor mu? Muallakta!

Sezon tamamlayamadan kaldırılan dizi mi istersiniz? Beğenildiği halde yayından kalkanı mı istersiniz? Yayına sezonun 2.yarısının ortasında sokulan dizi mi istersiniz? Adı son anda değişen, yayında iken değişen mi istersiniz? Uzun uzun yakında nidaları ile fragmanları gösterilip, halen yayın saati ve günü belirtilmeyen dizi mi istersiniz? Dur burada olmadı diyerek gün gün, saat saat dolaştıran ‘’göçebe’’ diziler mi istersiniz? Durmak bilmeyen bir dolu soru işareti daha yazarım buraya ama sıkıldınız biliyorum.

O zaman sadete geleyim; efendim ben ‘’Yalan Dünya’’ izleyicisi idim. Hem de ne tutku ile alem eder kalem eder diziyi seyrederdim. Bir baktım günlerden bir gün yayın günü değişmiş. Ara ki bulasın! Tabi biliyorum Pazartesiye taşınmış koskoca dizi. Oldukça başarılı ve Türk Malı bir dizi! Önce gün kararı dediler Pazartesi tekrarları başladı, süre uzun dediler ki haklılar bir tekrar daha yayınladılar ve ipin ucunu kaçırdım. Şimdi ara sıra bakıyorum canım diziye! Anlaşıldığı üzere ‘’Yalan Dünya’’ bana yalan oldu! Tabi ‘’Yalan Dünya’’ taşınırken içimi bir korku sardı kendi kendime ‘’yok canım’’ dedim. Ama gerçeğe dönüştü ve ben bu sefer ‘’yok artık’’ dedim. Neden biliyor musunuz?

Tamamı yerli malı, ANS Prodüksiyon yapımı, hikayelerini yazdığı Sevil Atasoy Hartevioğlu, sunuculuğunu Prof. Dr. Sevin Atasoy’un yaptığı güzelim dizi ‘’Kanıt’’ 100 bölümde final yaptı ve faili meçhuller arasına karıştı. (Bu arada meraklısına D2 eski bölümleri yayınlıyor.) Zaten sezona da sorunlu başlamıştı. Gerekçeli sebep reytingler kötü gitmeye başlamış. Peki siz nasıl bir reyting almak isterdiniz diye sorasım var. Yayınlandığı saatte insanlar uyuyor, meraklısı ve uykusu olmayanlar seyrediyor Kanıt’ı. Bence Türk Malı olup bu kadar iyi kurgulanmış, çekilmiş, pişirilip, kotarılıp, ortaya çıkartılmış ‘’En İyi Olay Yer İnceleme’’ dizisiydi. Benim zaten zevkle izlediğim, yakın çevremde de aşkla bahsedenlere rastladığım, azınsanamayacak seyircisi olan ‘’Kanıt’’ dizisi der-top edildi.

Dileğim, ‘’Kanıt’’ın yeniden belki de başka bir kanalda can bulması. Eski bölümleri bizi ‘’kesmez’’, yenilerini isteriz. Bu olay ile ‘’acaba kimler sektöre hizmete başladı?’’ dedim, ‘’daha fazla kazanalım güdüsü mü?’’ dedim. Yoksa ‘’tüketmeye alışmış yeni neslin ürünü mü sonuçlar?’’ Bence sektör sekteye uğradı ve reyting korkusu ile iyi iş heder olup gidiyor. Daha yazacaklarım var da bir sonraki bölümlere saklıyorum. O yüzdendir ki; Bölüm 1 SON yazmak istiyorum

Hayatta sonlarınız olmadan yaşamanız dileği ile…

www.medyabey.com

https://twitter.com/eceer6

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..