Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Tepecikli mi Kuruçaylı mı?

Tepecikli mi Kuruçaylı mı?
 

Tepecikli mi, Kuruçaylı mı, ey güzeller güzeli, nerelisin sen? Söyle bana kimsin sen?


Hızlı mı hızlı bir haftasonundan sonra herkese, özellikle Esenyurt’taki olmayan yengem, dayım ve her bir insana merhaba! Coşku dolu girişlerden hoşlanmayanlar hoşlananlara şöyle desin: “Bugünlük ben de sizdenim!” Afferim:)

Çeşme dolaylarının en beyaz –Mohikan’ın deyimiyle tebeşir yutmuş insanı bendeniz- insanı olan Safiye Sultan olarak, dönmüş bulunmaktayım köyüme, yurduma… Şu anda da kulaklarımda Kylie çınlıyor? “How does you feel my eyes?” Sizce nasıl? Bence iyiden hallice, hem de epey iyiyim. Oh ne güzel, sıkılıyorum, batsın bu dünya demiyorum. “Devam” diyorum tam gaz, her şeye ve tabii ki hayata! Kylie’nin etkisi var mı? Eh, nasıl olmasın? Bu ritmler içimde yol alırken nasıl kötü olabilirim ki? OLAMAM, O KADAR! Heyt!

Gelelim sadede…

Mo, gözlerini dört açmış yazacaklarımı bekliyorsun biliyorum.

Haydi o zaman ne bekliyoruz?

Cumartesi günü Mohikan’ımın, yani dünyanın en tutkulu, ihtiraslı “Aşk kadını”nın nişanı vardı. Hem de nasıl bir nişan? Süreyya Teyzem bir organizasyon yapmış, evin bahçesini öyle bir cennete çevirmiş ki, gece boyunca gözümüzü lila kurdeleler, mumlardan, bambulardan alamadık.

Tabii bir üçlü olduğumuz için –Mo, Zuzu ve Safiye (bendeniz)- heyecanımız daha bir yoğundu. Yıllardır birlikte olan, artık kardeşlik boyutuna geçen 3 arkadaş olarak, sadece baş başa olmak bile istedik. İnsanoğlu bencil mi bencil, ne diyeyim!..

Ne Mo diğer masalara gitmek istedi, ne biz onu salmak istedik. Sürekli “Gel buraya” diye mırıldanırken bulduk birbirimizi. Bir de ben sürekli Zu’yu öptüm. Özlemişim kardeşim, ne yapayım? Sarıldım, öptüm, bir daha sarıldım, bir daha öptüm! Ve inanır mısınız, benim “cool” minik kadınım, gıkını çıkarmadı, sevmemi engellemedi. O da beni özlemiş! “O da beni seviyor” filmi fragmanı gibi oldu sankim, hımm?

Her neyse, kıssadan hisse çok keyifli, doğanın içinde, muhteşem bir kır nişanıydı. Bizim masa torpilliydi bir de, herkes bizim masaya baktı durdu. Çok rağbet gördük, çok!

Ertesi gün ise nişanı kutlamak için, Mo, nişanlısı, Zu, kocası ve “evde kalmaya aday” Safiye Çeşme’de aldık soluğu. Zuzu Beach’te harika bir gün geçirdik. Suyun içinde her türlü numaraları yaptık; hatta bir ara dedikodu yaparken boğuluyordum. Su yuttum hararetli bir şeyler anlatmaya çalışırken:) Olsun, dedikoduya ve arkadaşlarıma değer, sonsuza dek değer hem de!

Bu arada, ağzımıza önceki geceden bir oynak şarkı dolanmış ki, Çeşme’de denizin ortasında Kibariye’nin “Tepecikli mi, Kuruçaylı mı?” şarkısını söyledik durduk. Kahkaha tufanı içinde. 6 gibi de, hiç güneşlenemeyecek kadar beyaz olduğum için şemsiyenin altından kalktım ve kız kıza pozlar vermeye başladık. Bikiniler üstte, full yağlanmış vücutlarımızla eniştecağazlarımızı esir ettik foto foto, hadi bir açıda şöyle açıdan çekin, diye!..

Eniştecağazlarım bundan sonra beni görmek ister mi bilmiyorum!

Çok muhteşemdi yani, çünkü Zuzum ve Mo’mu gördüm, sürekli öpüştük, sarıldık. Erkeklerden sıyrıldık, bizi bize bakın diye kendimizi birbirimizin yanına attık. Şezlonglarda da aynı durum geçerliydi. İlk önce normal yakınlıkta, sonrasında ise dipdipe –Burcu Kara’nın tam yanında- dedikodu yaparken, selülit konusunda hummalı tartışıp, değerlendirme yaparken bulduk kendimizi. Kendimizden geçercesine hem de…

Bu kısacık tatil, Urla, Gizli Bahçe’deki kahvaltı, Zuzu’nun Bornova tepesindeki güzel evi, Süreyya Sultan’ın harika bahçesi ve deniz-kumsal-güneş çok iyi geldi.

İyi ki böyle güzel dostlarım var! İyi ki!

Zuzu ve Mo, siz olmasaydınız ben ne yapardım?

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..