Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '15

 
Kategori
Deneme
 

Tercihler, kader yolunun biletleridir.

Tercihler,  kader yolunun biletleridir.
 

görsel, netten alıntıdır.


Yaşadığı veya yaşamakta olduğu  kötü olayları  genelde "kader" olarak niteleyenleri  TV lerde gördüğümüzde, "hayır bu senin kaderin değil, böyle bir sonu sen istedin, sen tercih ettin" diye cevaplarız sanki  o şahıs karşımızdaymış gibi.

Her işin başlangıcında  bir takım belirsizlikler olsa da sonun nereye  varacağı tahmin edilir. Yaşanmış ve halen yaşanmakta olan hayatlar bunu göstermektedir.

Süregelen yaşam akışının yönünü değiştiren "kırık çizgiler" vardır bunlar  eğitim, iş, evlilik gibi konularda yapılan  tercihlerdir

Yanlış tercihler sonraları bir pişmanlık ifadesi olan  "keşke" dedirtir insana...

Zamanı geri döndürmek mümkün olmadığına göre  "ah, of"  demenin de hiç  bir faydası olmaz.  Tam da  olayın başındaki seçenekleri iyi değerlendirip  en uygun  tercihi yapmak gerekir. Bunu yaparken sezgilerimizden de yardım almalıyız. Sezgilerimiz  güçlü olasılıkların yolunu gösterir.

Bir tercih hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum:

Mahalleden çocukluk arkadaşımın ablası Selin,  derslerinde başarılı olamayan çift dikişle ilk okul beşinci sınıfa gelmiş bir genç kız. Biz üçüncü sınıfta olmamıza rağmen birlikte okula gidip gelirdik.  

O zamanlar son sınıfta bütün derslerden bitirme sınavlarına girilir başarı durumuna göre diploma alınırdı.

Selin uzun boyluydu,  annesi mülakatta "daha da uzun görünsün,  sınıfını geçiriverirler belki"  diye topuklu ayakkabılar giydirerek  imtihanlara gönderdi 16-17 yaşlarındaki Selin'i. Kadıncağız  kızının kendine uygun talipleri karşısında ne diyeceğini, ne yapacağını  bilememenin şaşkınlığını yaşıyordu.

Mehmet, kasabanın işsiz güçsüz gençlerinden biriydi. Boy-pos yerinde ama boyuyla para kazanılmıyordu ki. Haftada bir kaç kez, komşulardan  günlük aldığı eşeklerle dağa gider, kesip getirdiği çalıların yarısını eşek sahiplerine  verir diğer yarısını da  anasıyla-babasıyla yaşadığı  evine  götürürdü.

Çalılar, yemek pişirme, çamaşır  ve banyo suyu ısıtmada  yakacak olarak kullanılırdı.

Askerden geldiğine göre evlenmesi gerekiyordu, o zamanın kasaba zihniyeti böyleydi.

Eh! işi gücü olmayan Mehmet için ailesi ısrarla  Selin'i  oğullarına istiyorlardı.

Huriye teyze ve Hüseyin Amca "hayır" dediler, Selin'i Mehmet'e vermediler.

Mehmet de dağda çobanlık yapan ve çadırda yaşayan bir ailenin kızı ile evlenerek kendi ailesi ile birlikte yaşamaya başladı. Gelin-kaynana kavgaları içinde baba olan Mehmet,  maddi zorlukları daha çok hissetmeye başladı.

Bir abisi bir de ablası vardı. Üçü bir olup çözüme yönelik planlar yapıp uygulamaya başladılar.

Abisi kamyonunu sattı, ablası da  kayınpederinden  kocasına düşen mirası koydu ortaya. Fiili çalışma Mehmet'e ait şehir merkezinde faaliyet gösterecek  bir şirket kurdular. Mehmet canla başla çalıştı, işleri geliştirdi.  O zamanlar  şimdiki gibi rekabet ve zorlayıcı şartlar yoktu.

Şehrin sayılı ve itibarlı durumuna gelen  üç ortaklı şirket 15 yıl kadar devam etti.  Anlaşmalı olarak  ayrıldılar. Mehmet tek başına  o zamanlar çok revaçta olan  bir yerli oto firmasının bayiliğini ve servisini aldı.

Şehirdeki bu gelişmeleri ve haberleri  kasabada Huriye teyzeye kuşlar  tez ulaştırırlar. Hüseyin amca rahmetli olmuş Selin de  kendine uygun biriyle evlendirilmiş bir kaç çocuk annesi olmuştur. Annesine her geldiğinde yaşadığı hayatından, yoksulluğundan şikayet etmektedir.

Huriye teyze, kızı  gittikten sonra  "Şu Memed'e kızı vermedim de, ah, ne bileyim böyle olacağını, bak adamın 8 katlı apartmanı  evinde hizmetçisi var, bendeki de kafa mı" diyerek  dizlerini döverdi.

Bizler (ailem) de bu olayın tanıklarıydık.

Dert yanardı bize, ama söylenecek ne vardı?

Anne-baba  hayır cevabını vermeden önce  biraz sezgilerine başvurup  Mehmet'in  çalışkan ruhunu keşfedebilselerdi doğru tercih yapacaklardı.

Yıllar sonra dizleri dövmenin ne anlamı var?

Selam ve saygılarla,

Yurdagül Alkan. 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..