Terör uzmanları

Adına terör uzmanı verilen bazı akademisyenler, her gün bir kanalda boy gösterip, Güneydoğu problemleri ve yaşanan terör üstüne açıklamalarda bulunuyorlar. Sorular sorulup mikrofon verildikten sonra konuşmalarına kimsenin bir diyeceği olamaz.

Sunucu soruyor,

"Güneydoğu'ya hiç gittiniz mi?"

Terör uzmanı cevap veriyor;

"Gittim tabi, bir kez Diyarbakır'a. Yakında da Van'a gideceğim."

Yeterli mi?

Hayır.

Peki, bu kadar bilgi nereden alınır?

Kitaplardan, gazetelerden, dergilerden, televizyon ve radyolardan, telefonlardan, mail'lerden.

Başka?

Avrupa'daki temsilcilerden.

Sormazlar mı adama terör uzmanı olmak ve bölge sorunları hakkında aylarca konuşmak ve bölge üstüne bir takım radikal önerilerde bulunmak için sadece Diyarbakır gezisi yeter mi?

Güneydoğu, kitaplarda yazıldığı gibi değil. Güneydoğu yerinde görülmeli. En azından il ve ilçelerde dolaşıp halkla bire bir konuşmak, dert ve sorunlarını dinlemek, Güneydoğu halkının sıcaklığını hissetmek gerekiyor. Gazeteci, yazar, araştırmacı kimliği ile doğru bir sonuca varılamayacağı kesin. Çünkü o zaman halk ile buluşmanız imkansızlaşıyor.

Herkes, yasal sınırları içinde dilediği gibi konuşur, yazar. Ama iş, bir ulusun geleceği ile ilgili akıl vermeye, yol göstermeye gelince, bunun bir birikimi, bir tecrübesi, bir maliyeti olmalı değil mi?

Yıllardır, Hititleri merak ederim. Hitit tarihini öğrenmek kolay. Ama sosyal yaşamlarını öğrenmek o kadar kolay değil eldeki kaynaklarla.

Sonunda Hititlerin sosyal yaşamı hakkında bir kaynak buldum. Yazarı İngiliz ve İngilizce bir kaynak. Önsözünde çevirebildiğim kadarı ile şöyle yazıyordu.

"Bir yer hakkında ciddi yazmak için, o yeri görüp tanımanız o şekilde öğrenmeniz gerekiyor. İşte bu yüzden ben, Anadolu'ya gittim, o toprakları gördüm, Hititlerin Anadolu insanına sinmiş yaşamlarını üç yıl gözledikten sonra, elimdeki verileri bunlarla birleştirerek bu eseri yazdım."

Avrupalı ile kıyaslamak değil benimki hayıflanmak.

Hüseyin Seyfi