Çömelme mevzuu

Kılıçdaroğlu çömelme mevzusunda en aklı başında yorumu yapan kişiydi. Onun söyledikleri yanlış olarak iki şekilde karşılandı: Bir, ben olsam çökmezdim dediği lanse edildi. İki, çökme işinin bir güvenlik meselesi olduğu söylendi. Oysa onun dediği bu ikisinin dışındadır: O, bir ülkede bir başkanının bir siper gerisinde çömelmek zorunda kalışının vehametinden bahsetti.

Başbakanın çökmesinin basit bir güvenlik meselesi olduğunu söylemek, ve Kılıçdaroğlu'nu, ben olsam çökmezdim diyen bir konuma getirmek, olayın vahametini saklamak, olanı normalleştirmektir ve Kılıçdaroğlu açısından gerçeği saptırmaktır.

Çömelme meselesinde, ne başbakan haksızdır, ne da Kılıçdaroğlu. Her ikisi de görevini yapmıştır. Bir üçüncü grup daha var görevini yerine getiren: Bunlar, olayı kendi angajmanlarına mal etmek için ellerinden geleni yapmakla görevli işgüzar yalakalar. Bir grup başbakanın yaptığını küçümsemeye, diğer grup, Kılıçdaroğlu'nun basit bir güvenlik önlemini anlıyamayıp, ben olsam çökmezdim diye şov yapmaya çalıştığını söylemektedir.

Angajman, gördüğünü düşünmek yerine, düşündüğünü görmektir.

Düşünen insan kabullerini sorgulayan insandır. Kabullerinizi sorgulamazsanız, kabullerinizi temel olarak on bin saat de kafa patlatsanız, kabüllerinizin ötesinde bir sonuç elde edemezsiniz. Ki zaten, bilerek kabüllerini sorgulamayan adam iktidar peşindedir, düşünmenin lezzetli ve narin meyvelerinin peşinde değil. Bilmeden kabullerini sorgulamayan ise saftır.

Kabüllerini sorgulayan ama onları da baz alarak deneysel sonuçlar çıkartan, ve sürekli bu iki düzlemde dolaşan ve yeni olguları bu süreçlere katan, düşünür dediğimiz adamlardır.

Onlardan az bulunur, çünkü yeni olgulara sahip olmak çalışkan olmayı gerektirir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamayı gerektirir. Bu ise uzun ve zor iştir.