Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '11

 
Kategori
Güncel
 

Terörle mücadelede asker neden başarısız?

Terörle mücadelede asker neden başarısız?
 

Son günlerde dikkatinizi çekti mi bilmem, ama benim epey dikkatimi çekiyor… 

Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri, komuta kademesinin en üst basamakları iktidarla anlaşamayıp, mahiyetine sahip çıkamayınca istifa etmek zorunda kalınca, iktidarın ekmeğine yağ sürüp, iktidarın yandaşlarını sevindirmişlerdi. 

Komutanların istifalarından sonra, televizyona çıkan yandaş medyanın etkili isimleri, bir yandan zil takıp oynarken, öbür yandan da mutluluklarını şu cümlelerle açıklıyorlardı(!) “Sivil olsun, çamurdan olsun…” 

Bu söylemleri duyunca; 20 Temmuz 2011 tarihli zaman gazetesinde Hüseyin Gülerce’nin yazdığı, “Yeni Türkiye ve yeni Terörle mücadele” isimli yazı aklıma geldi. 

Ne diyordu Hüseyin Gülerce? 

“Terörle mücadelede artık yeni, yepyeni bir dönem var. Yeni Türkiye, terörün belini bu defa kıracak. Bu defa yetki, sorumluluk, öncelik sivil hükümette olacak. Gulyabaniler, çeteler, karanlık odaklar kontrolünü kaybedecek. Terörle ilk defa, ‘Büyük Türkiye’ye yaraşır bir mücadele verilecek. Devletin gücünü zaafa uğratanlar devre dışı kalınca, sivil iradenin kontrolündeki polisin, jandarmanın, özel askeri birliklerin ahenkli çalışmalarıyla neler yapılacağını dost düşman herkes görecek...” 

Bu aşamaya nasıl gelindi? 

Bildiğiniz gibi bu güne kadarki iktidarlar terörle mücadeleyi askere ihale edip, bölgeye; ekonomik açıdan da terör bitsin ondan sonra bakarız mantığı ile yaklaştılar. 

Türk Silahlı Kuvvetleri bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan da eli ayağı iktidar tarafından bağlanıyordu. Sözde kanunlar çerçevesinde terörle mücadele amaçlanıyordu. Şöyle ki; Yol Aramaları kaldırılıp, teröristlerin araba ile bir yerden bir yere nakilleri kolaylaştırılmıştı. Sıcak takip, bölgesel operasyonlar valinin izni olmadan gerçekleştirilemiyordu. Kimlik kontrolleri için bile mahkeme kararı aranıyordu. Buna birde silahlı kuvvetlerin üst kademesindeki vurdumduymazlığı eklediniz mi; yüzlerce, binlerce gencecik insan hayatının baharında ölüp gidiyordu. 

Türk Silahlı Kuvvetlerini başarısız göstermek uğruna, Irak’tan gelerek katliam yapanlara bir türlü sıcak takip yapılamıyor. Oysa aynı dertten muzdarip İran, Kandil’i yerle bir ederken, müttefikimiz ABD’nin sesi çıkmıyor. Bize gelince ise derhal askerlerinizi geri çekin diyerek, sonuç alınmasını önlüyor. Bu nasıl müttefik? 

Bu silahlı kuvvetleri etkisizleştirme, başarısız göstermek için bilinçli yapılan bir uygulamaydı. Birde bunun maddi boyutu vardı. Türk Silahlı Kuvvetler, bünyesinde 800.000 (200.000 subay ve astsubay, gerisi er ve erbaş)civarında personel barındıran en büyük kurumların başında geliyor. Bu kadar personeli yedirip, içirip, giydirmek ve eğitmek çok masraflı iş! Bunun birde silahla donatımı var! 

Türkiye’de 250.000 civarında polis ve Jandarma kuvveti var. Polise ve Jandarma’ya güvenlik bakımından yardım eden 175.000 civarındaki özel güvenlik görevlisini de dâhil ederseniz, ülkenin güvenliği için yeterli sayıya ulaşırsınız. Ancak bu rakam yeterli gelmediği için, silahlı kuvvetlerden yardım istenilip, cepheye onlar sürülürken, silahlı kuvvetlerin bütçesinde de kısıtlamalara gitmek, nasıl bir mantık? 

Muhasebat Genel Müdürlüğünün 2006-2011 yıllarını kapsayan ve asker ile polisin bütçe rakamlarını karşılaştıran istatistiki bilgilere bakıldığında; 2006’da merkezi bütçeden yüzde 6, 4 pay alan “askeri hizmetlerin” 2011’in ortasındaki payı yüzde 4, 8’e inerken, aynı dönemde polis için “Güvenlik hizmetleri”ne merkezi bütçeden ayrılan payın yüzde 4, 4’ten yüzde 5, 1’e çıkarıldığı görülüyor. 

Yukarıdaki nedenlere bakıldığında, Türk Silahlı Kuvvetlerin bilinçli olarak yıpratıldığı, güçten düşürüldüğü görülmektedir. Tabi buna ekleyecek söz ve eylemleri de katmak lazım. Örneğin Bülent Arınç’ın söylediği “İyi ki bu paşalar ile savaşa girmemişiz” sözleri veya Bülent Arınç’a suikast ayağına, ‘Kozmik’ odalara girilip, ‘askerin kara kutusu’nu açmak gibi… 

Asker terörle mücadelede başarısız, onu yöneten sivil inisiyatif başarılı öyle mi? 

“Sivil olsun çamurdan olsun” mantığı ile hareket edenler, yarın ülke bölündüğünde ne diyecekler gerçekten merak ediyorum. 

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..