Tevfik Fikret 94 yıl önce öldü mü? Ya da edebiyatımızda Ağustos yitikleri

Bugün 19 Ağustos.Tevfik Fikret’in 94. ölüm yıl dönümü. Kimi insanlar için yıllar eskise de , eskimiyor onların değeri. Tevfik Fikret de onlardan biri. ”Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” olan bu şairi bugün de aydınlık, inançlı, savaşımcı kimliği ile anıyoruz, anımsıyoruz.

Fikret, İttihat ve Terakki iktidarına karşı çıkarak çekildiği Aşiyan'da sessiz, boğazın mavi sularına bakarak uyuyor derin uykusunu.

Tevfik Fikret dünya görüşüyle, özgürlüğe ve eşitliğe inancıyla bugün de okunan, ayrımına varılan, saygıyla anılan bir şair.

48 yıllık yaşamında katı bir ahlak anlayışını egemen kılan Fikret, sınıfsal çıkarlara dayalı yönetim biçimini eleştirdi, belli egemen sınıfların yönettiği devlete ve bu devletin koyduğu yasalara karşı çıktı. Tüm sorunların üstesinden gelecek, mutlu yarınları hazırlayacak olan insana büyük değer verdi. İnsanın üstünlüğünü sağlayan duyarlılığı ve sezgi gücünden çok düşünme gücü ve aklı olduğunu savundu.

Özellikle François Coppe'den etkilenerek kendi şiirini yaratmaya koyuldu. Aşırı titiz tutumu, en küçük ayrıntılar üzerinde dikkatle durmasıyla kendine özgü bir biçem yarattı, döneminin tüm edebiyat ve şiiri üzerinde etkili oldu. Dilinin ağdalı Osmanlı yapısına ve söyleyişine karşın, biçimsel kaygıları göz ardı etmedi, sürekli yenilik aradı.
Ağustos ayının da edebiyatımız açısından yaşadığı bir yaprak dökümü var. Bugün onları sevgi ve saygıyla analım istedim.

Türk Edebiyatında ilk kez köy ve köylü konusunu Karabibik romanında işleyen romancı Nabizade Nazım 6 Ağustos 1893’te öldü.

Abdülkadir Bulut’da bu dünyaya erken veda eden şairlerimizden. Toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla ve konuşma havasında yansıttığı şiirlerinde folklor öğelerine, ağıt ve türkülere de rastlanır. Doğa betimlemelerinden ve gündelik nesnelerin görüntülerinden yola çıkarak hüzünlü ve nostaljik bir ruh durumunu yansıtan şiirler de yazan Bulut, 8 Ağustos 1985’te bir trafik kazasında öldü.
Gülümseten, düşündüren, ironiyle özdeşleşen bir şair Can Yücel... 10 yıl önce 12 Ağustos 1999'da İzmir'de şarabı, küfürü ve bolca şiiri bırakarak bu dünyanın yaşamına noktayı koydu, çok sevdiği Datça'ya gömüldü.

Edebiyatla uğraşmasalar da öğrenciliklerinde Nihat Sami Banarlı adını hala anımsayanlar çoğunluktadır. O da Ağustos ayı göçkünlerinden. Banarlı 14 Ağustos 1974’te yaşamdan ayrıldı. 16 Ağustos 1945’te Romancı Mahmut Yesari, yine aynı tarihte 16 Ağustos 1993’te Felsefeci yazar Macit Gökberk öldü.
Dur Yolcu adlı şiiri belleklerimizden silinmeyen şair Necmettin Haili Onan 17 Ağustos 1968’de, toplumcu gerçekçi şiirimizin önemli adlarından Ömer Faruk Toprak 20 Ağustos 1979’da Orhan Seyfi Orhon 21 Ağustos 1972'de bu dünyadan göçtüler.

İkinci Yeni şiir devinimi içinde yer alan Turgut Uyar da 22 Ağustos 1985’te terk etti sevenlerini. Gazeteci - yazar Afıf Yesari 22 Ağustos 1989’da tası tarağı toplayıp ayrıldı bu dünyadan. Abdülbaki Gölpınarlı 25 Ağustos 1982’de, Namık Kemal'in oğlu Ali Ekrem Bolayır 27 Ağustos 1937’de, yönetmen ve yazar Oben Güney 28 Ağustos 1993 öldü.

Ağustos biterken yani 31 Ağustos 1873’te Ahmed Resmi Efendi bir çizik çekti bu dünyaya.