Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

The Wrestler (Güreşçi)

The Wrestler (Güreşçi)
 

Benim bittiğime, ancak siz beni seven ve izleyenler karar verebilirsiniz...


Bilinen en iyi filmini sorsalar herhalde tanıyanların ilk vereceği cevabın "Pİ" olacağı filmin yönetmeni olan Darren Aronofsky'ın belkide bir kült film olma yolunda ilerleyen bir başka yapıtı olan "Requiem For a Dream"den sonra bizlere sunduğu aklın ve kalbin kurallarını sorgulayan "The Wrestler (Güreşçi) filmini izledim bugün. Hayatımda iyiki de izlemişim diyebileceğim bir film. Bu yönetmen gerçekten özgün tarzını bir kez daha bu filmle gösterdi bizlere. Bu filmde Randy Robinson namı diğer "The Ram" adlı bir güreşçinin hayatına derinlemesine bir geçiş yapıyoruz. Hayatının en büyük tutkusu olan güreşi (Amerikan Güreşi) artık yaşam felsefesi olarak benimsemiş olan Randy (Mickey Rourke) yaklaşık 20 yıldır profesyonel olarak güreş yapmaktadır. Güreş salonlarında salonu hınca hınç doldurmakta olan Randy gerçek hayatta ise kelimenin tam anlamıyla yalnız bir insandır. Bu yalnızlığını da kimi zaman veya sıklıkla gittiği striptiz kulubünde çalışmakta olan Cassidy (Marisa Tomei) ile dertleşerek gidermeye çalışır. Günlerden bir gün Randy bir güreş sonrasında soyunma odasında yere yığılır ve gözlerini açtığında göğüs kafesinin ortasında bir karış çizikle uyanır. Çünkü Randy kalp krizi geçirmiştir ve acilen müdahale edilerek kendisine by-pass uygulanmıştır. Sürekli formda kalabilmek ve kaslarını sağlam tutabilmek için kullandığı ilaçlar sonucunda kriz geçirmiştir ve doktoru buna kalbinin dayanamayacağını güreşi ve ilaçları bırakmasını ister. Randy kalbiyle başbaşa kalmıştır... Cassidy'le bu durumu konuşan Randy ona bir kızının olduğunu (Stephane) ama kızının kendisinden nefret ettiğini söyler. Cassidy onu tekrar kazanmak zorunda olduğunu belirtir. Stephani'nin yanına giden Randy'nin ilk buluşmaları iyi gitmez çünkü Stephi onu görmek istememektedir. Stephane kendisiyle ilgilenmesi gerektiği zamanlarda çocukluğunda, gençliğinde yanında olması gereken babasının zamanının çoğunu güreşle geçirdiği için ona kızgındır. Haklıdır da... İkinci kez kızına gider hediyeler alır ve cumartesi gecesi yemeğe çıkmak için söz alır. Ama yemeği unutur. tabii kızıyla tekrar bozuşurlar... Artık işler iyi gitmemeye başlar. Kasap olarak bir süpermarkette işe başlar. Hayatını sorgulayan Randy'e 20 yıl önce karşılaştığı ve ona popülerliği kazandırdığı maç olan 'The Ayetollah'la maç ayarlanır. Güreşmemesi gerekir çünkü kalbi dayanamayabilir. Ama maça çıkar... ??? Venedik Film Festivali'nde "Altın Aslan" "EN İYİ FİLM" ödülünü alan ve 2009 Oscar adaylığına 2 dalda adaylıkla giren bu güzel filmi kaçırmamanızı öneririm... İYİ SEYİRLER
 
Toplam blog
: 10
: 493
Kayıt tarihi
: 12.02.07
 
 

Uzun zamandan beri ben de içimde biriktirdiklerimi paylaşmayı istemiştim. İşte benim hikayelerim. Ki..