Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

05 Ekim '08

 
Kategori
Blog
 

Tık -2-

Tık -2-
 

"En çok aşkı bilmeyenler hakkında konuşur." Zalimdi Zaman.


Aslında dengime alacak ve ona onu anlatacak, kirlenmiş arkasındaki çamurlardan bahsedecek halde değildim. Dünden buyana gencecik insanların topraklarımız uğruna toprağa düşmeleriydi beni yasa iten. Gururla, onurla bir itiliştir bu. Anlaşılması zor, kabullenilmesi bir o kadar kolaydır aslında: Vatan sağolsun!

İşte bunların arasından bir yazarın kendini anlattığı; daha çok “beni var edenler” dediği uzunca bir yazısını okudum az önce Milliyet’te.

Milliyet, yani karakalem yazmaya fırsat bulamadığımız ama çızıktırdığımız yerin ana bölümü; ana gemi: taraflı editörleriyle burası; verilen emirlere dört dörtlük uyan okumuş etmiş şövalyelerin yeri. Ana gemide bir Alman dergisine konuşan yazarın dergiye gönderdiği çalışılmış yazısını okudum: Sayın Orhan Pamuk'tan bahsediyorum.

Takıntılar aynı: taşralık ve non-taşralık. Ne züppece bir takıntı...

Ne garip, ben ve benzerlerim de aynı şeyleri düşünmüşüzdür: koca kentlerin taşralıları. Zincirlerinden boşanamamış beyinlerin taşralılığı. Boşanmak yeniden zincirlenmektir; kırmak ne hacet onlar için.

Aynı şeylerden söz etmeye devam ediyor: Atatürk’ün şekilci batılılık diretmesi, İngilizlerin Kıbrıs’ın yarısını Türklere vermesi, Türkiye’de entelektüel birikimin taşralılıktan ileri gidememesi, iyi yazar olmanın çok okuyarak; okuduklarından sentezler yapması ve yazması, hayatın kitaplardan öğrenilmesi; hayattan hınç alırcasına, aşkı da… sürüyor gidiyor.

Çok can sıkıcı. Hiçbir anlatımda özgün bir şey yok: hayat yok içinde çünkü. Hazır gıdalar gibi soğuk ambalajından çıkarılıp konmuş önüne hayat: normal diyemeyeceğim, çünkü edebiyat; daha doğrusu yazı, insanlığın kaderini belirlemiştir ve öyledir. Bakın, görüyorsunuz dünyanın halini; sizce de öyle değil mi? Nekahatte gibi, ama sakın aldanmayın, büyük savaşlar kapılarda, kapımızda, yakında: tek bir söylevi yok insanlığın kurtuluşu adına.

Taşra taş’tan doğmuşsa; yumuşak sünger atarım onlara: taş ağır başa.

Süpür beyinleri; süngerimsi.

Gidilen yerler birbirine benzer; taş binalardadır soğukluğun farkı.

Not: Dediğim gibi, sadece öylesine eleştirmek istedim. Ciddi ciddi olması için, ciddi olmalı.

İkincisi, sayın Milliyet Blog editörlerine: Lütfen son veriniz taraflı tutumlarınıza! “Şiiri çürüttüğünüzü” anladım da, hep aynı adamlar ve madamlar boy göstermekte ortalıkta. Veya bana öyle geldi. İnsanların emeklerine saygı duymanız değil beklenen; beklenen, iyi ve özgün yazıları seçkinize almanız. Bana ne internetin turistik yazılarından? Bana hayatı anlatan yazılar gerek, boş zamanım yok. Demek istediğim budur ve o yüzden “Blog” kategorisine aldım bu yazımı.

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..