- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Tilkinin; dönüp dolaşıp geleceği yer…
Doğanın ÖÇ TANRISI var ve büyük küçük günah demeden insandan hesap sorar; kurunun yanında yaş da yanar. Resim int. alıntı
Kürkçü dükkânı olmamalı.
Bir zamanlar; cehalet döneminde; kumaş neyin yok iken taş topaç devrinde; tilkinin cesedi: İnsanın mücevher örtüsü gibi kullanılırdı demek geliyor içimden lâkin hâlâ omuzlarında cansız kurumuş bedenlerle gezinenler var.
Sadece tilki değil zorla faka bastırılan; insanın da ayakları batıkça batıyor. Kesilen her bir dal, kurutulan, her karış toprak için borçlanan insanı: Doğa istese de affedemeyecek.
Farkında mıyız? Dünya ikiye bölünmüş halde; çevreyi menfaatleri uğruna sömürerek katledenler ve kurtuluşun çevreyi korumaktan geçtiğini idrak ederek doğaya sığınanlar: Onlar şimdilik azınlıkta ama büyüyecekler, güçlenecekler.
Ve onların görünmez dayanağı “ÖÇ TANRISI: NEMESİS” var.
(hatta dünya üçe bölünmüş dersek daha doğru olacak; üçüncü grup: Adaaam sendeciler, bir elinde cımbız diğer elinde aynacılar; kısacası en mutlu olanlar)
Aslında DOĞA: Bir çiçek tohumunun hesabını yapar.
Alacağı kalmaz; insan denilen varlık faiziyle öder, ödedi, ödeyecektir.
Silah ve ilaç sanayisi: İnsanı kurtarmak için üretim yapar; ilk bakışta ilk intibaa böyledir.
Amma velakin canlılar ilk etapta tertemiz bir çevreye ihtiyaç duyar. Su hava toprak kaliteli ise ilaca gereksinim azalır.
Savaş sözcüğü sözlüklerden silindiğinde de; çünkü yaraları sarmak; kanlı didişmelerden ötürü ruhunu kaybetmiş ruhları kendine getirmek için çabalamaya da gerek kalmaz.
Hangi yakada olduğuna karar vermiş özgür iradeler.
Sağlıksız tükenmiş bir dünyada; bir yandan doğayı tarumar etmek diğer yandan dine sığınmak: Hiç getirisi olmayan bir kandırmaca; hele hele salt tıbba tapmak; ahmaklığın daniskası.
Çevre: Doğallığını yitirdikçe; tıbbın mucizevi rengârenk hapları şurupları: Sayısız acayip hastalıkları nasıl yok edebilir?
İlaç üretenler:
Yalnızca iyileştirmek dertlere deva olmak için mi ilaç üretirler? Kazanmak; para kazanmak istemezler mi?
Bir düşünelim; varsayalım. Tüm adı çirkin, ölümcül illetlerin kökü kazındı, geriye aksırık tiksirik, yaralanma, mantar zehirlenmesi gibi yine de tedavisi mutlak işler kaldı.
Bu durum ilaç sektörünü kurtarır ve mutlu kılar mı yani kazanç yeterli olur mu?
Ya gıcır, gıcır top tüfek, sinir gazı, zehir üretenler?
Üretimden vazcayıverirlerse; bu garibanların gözlerini karınlarını kim doyuracak?
Silah yok ise savaş da yok.
Refah da…
Savaşmadan olmaz diyenler için çözüm:
Saç saça, baş başa veyahut sopalarla…Eh o kadarı olsun; doğanın sevimli yaratıkları kurdu kuşu; keçisi, boynuzlusu bile kaptırıveriyor kendini; doğayı örnek almakla felek şaşmaz. Şarj deşarj meselesi…
6 Ocak 2015 Salı/ İzmir/ Alev Meisel