Timsahın Gözyaşları

Çin malına nazire; sahte gözyaşları

Gözyaşları insanlarda normalde bir acıma hissi, merhamet uyandırmaktadır. Hemen hepimiz, insan olarak ağlayan birinin bir derdi olduğunu düşünür, ağlayan kişiye yardımcı olmak isteriz.  Ağlamak normalde yapacak bir şeyi olmayan birinin duygusal patlamasıdır.

Ağlayan insanların gerçekte ne için ağladığını anlamayız. Bu ağlayan insan imgesi beynimizde acı çeken kişiyi sembolize ettiği gibi bazen bizi bize götürdüğünden de duygusallaşırız. Hiç kimsenin her daim hayatı asla güllük gülistanlık olmadığından her insan ağlayan insanda kendi ağladığı zamanları görür ve yaşar. Bu yaşayışla birlikte çoğu zaman kendi geçmiş üzüntülü durumu aklına gelir. O durum, üzüntü ve acı dolu zamanlar tekrar yaşandığından, ağlayana sempati duyar. İnanır. Kimi zaman ağlayan bir yüz ifadesi ve gözyaşları işte tam da bu duygu halini karşı taraftakine yaşatmayı amaçlar. Ağlama ikna etmiştir. Kişinin aklını ve sağlıklı karar vermesinin önüne bir engel olmuştur. Ama yine de karşı taraftakinin aslında oyuncu hem de iyi bir oyuncu olduğu aklına gelmez. Ağlayan Oscar’lık bir oyunculuk sergileyerek ona artık gerekli duyguyu yaşatmıştır. Belki o duygu halinde kendisinden ne istenirse yapacak şekilde, duruma konsantre olmuştur. “Öl” deseler ölecek, “ver” deseler verecek haldedir. Büyülenmiştir, etkilenmiştir. Hipnotize olmuştur.

Türk milleti son derece duygusal bir millettir. Merttir, cesurdur. Doğru yönlendirilirse imkânsızı imkânlı hale getirmekte oldukça maharetli bir toplumdur. Her ne kadar durum günümüzde az çok değişmiş olsa da bu durum genetik kodlarına adeta işlenmiştir. Evindekini, elindekini ikna edildiği zaman anında inandığı uğurda gözünü kırpmadan, yarını düşünmeden tek kalemde silip atabilir. Tarih ve yakın tarih bu tip örneklerle dolar, taşar. Orhun yazıtlarında bu durum“tokken açlığı, açken tokluğu varken yokluğu düşünmezsin” şeklinde tasvir edilmiştir.

Anadolu’nun bazı kesimlerinde “bazı aileler” eskiden çocuklarına iyi ağlama eğitimi verirlermiş. Ağlama eğitimi verdikleri çocukların sesinin özellikle acıklı olmasına dikkat ederler, “işsiz kalırsa bari dilenci olsun da aç kalmasın” derlermiş. Konuyu derinlemesine bilenler bu ve buna benzer hikayeleri mutlaka duymuş ve dinlemişlerdir. 

Konuyu daha fazla açmadan, film yıldızının gözyaşları ile evladına üzülen bir baba veya annenin evladı için döktüğü gözyaşlarını aynı zanneden halka, her gördüğü sakallıyı dedesi sanan, her gördüğü cüppeliyi hoca zanneden halka “Büyük Türk Halkı” denir