Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '13

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Tokyo Gezi Rehberi

Tokyo Gezi Rehberi
 

Shibuya, Tokyo, Japonya


36 Milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık ve en pahalı şehri ünvanını elinde bulunduran Japonya’nın Tokyo şehrine seyahat için 11 saatlik non stop uçuşu göze almak gerekir. Şayet ulaşım araçlarında uyuyamama gibi huyunuz var ise sizi zorlu bir süreç bekliyor demektir. 15 Şubat 2013 Cuma günü saat 17’de bindiğim THY’na ait uçak Tokyo’ya vardığında 16 Şubat cumartesi , 11.30 idi. Saat farkını da göz önünde bulundurmak lazım çünkü Tokyo bizden 7 saat ileri konumda. THY vermiş olduğu hizmet ve kalitesi ile seyahatinizi biraz olsun kolaylaştırıyor.

Tokyo Narita havaalanında şehir merkezine gitmek için limuzin bus (Havaş benzeri otobüsler) veya tren kullanabilirsiniz. Tokyo’da metro oldukça gelişmiş ve yaygındır, iki farklı metro şirketi tarafından idare edilmektedir. Her yeri metro ile gezmeniz mümkün. Dolayısıyla Tokyo’da metroyu kullanacaksanız Havalalanında bulunan Suica card ofisinden Suica kart almanızı tavsiye ederim. Tüm metro ve otobüs hatlarında geçerlidir. Tokyo’da taksiler çok temiz, bakımlı ancak pahalı. 

Otobüse binmek için havaalanından dışarı çıktığımda dondurucu bir soğuk ile karşılaştım. Gözyaşı sel oldu aktı!. Kaldığım hotel Ginza’ya yürüme mesafesinde olduğu için yol yorgunluğu ve soğuk hava nedeniyle akşam üstü Ginza ve çevresi ile akşam Omotesando denilen bir semtte (bizdeki Nişantaşı benzeri bir yer) arkadaşlarımın tavsiyesi akşam yemeği için yakitori (tavuk) yeme fırsatım oldu. Bizdeki tavuk şiş benzeri bol soslu Japonlar tarafından balıktan sonra en çok sevilen yemek imiş. Lezzeti gayet iyiydi. 

Kaldığım hotel gayet konforlu idi. Tüm hotellerde bu konfor standart ise Tokyo hotel hizmetleri konusunda oldukça gelişmiş ve başarılı diyebilirim. Her gün ütülü ve temiz pijama, traş bıçağı-diş fırçası ve macunu, kaliteli şampuan(shiedo) ve saç kremleri, ısıtmalı ve ayarlanabilir klozetleri, günlük kahve-çay-çorba  ile turistler için çok iyi olanaklar sunuyorlar. 

Yemek konusunda benim en çok zorlandığım öğün kahvaltı idi. Kahvaltıda çiğ ve pişmiş balık, çorba çeşitleri, pilav vs. görünce zaten iştahım kaçıyordu. Zeytin-peynir hiç görmedim.

Bir ufak muz, biraz yeşillik ve 2  küçük tatlı domates ile sabah kahvaltısını biraz da zoraki geçiştirdim. Patates kızartması buldum diye sevinmiştim ki o da şekerli çıkınca onu da yiyemedim.Yanınıza bir Japon bol balıklı bir mönü ile oturursa tabağınızdaki de bitirmeniz oldukça zorlaşıyor.

Pazar günü şansıma hava çok iyidi. Güneşli havayı fırsat bilip kendimi metro haritasını da yanıma alıp önceden belirlediğim tüm noktaları gezme fırsatım oldu. Halkın yarısı sokaklarda grip salgını nedeniyle maske ile dolaşıyordu. Çok ilginç bir görüntüydü benim için. Japon halkında göz teması gerçekten yok. Herkes kendi dünyasında ve etrafı ile hiç alakadar değiller. Metro’da ve sokaklarda bunu hissediyorsunuz. Tokyo oldukça güvenli bir şehir.

Ne AVM’lerde, ne iş merkezlerinde ne de havaalanı ana girişinde x-ray cihazı yok. Biz x-ray cihazları ile ne kadar bütünleşmişiz onu anladım.!  İstediğiniz yere, istediğiniz saat de gönül rahatlığı ile çekinmeden gidebilirsiniz. Zaten Japon halkı da oldukça kibar, birbirlerine ve turistlere de saygılı. Dolayısıyla yalnız olsanız bile işiniz oldukça kolay. Sokaklar ve tüm mekanlarda sorunsuz bir şekilde vakit geçirebilirsiniz. 

Tokyo’da sokaklar, taksiler, caddeler pırıl pırıl, şeritler net, asfaltlarda yama, tümsek ve çukur görmek imkansız. Caddelerde ne çöp kovası var, ne de çöp bulabilirsiniz. O kadar çöpü nerede tutuyorlar çok merak ettim. Restoran ve kafelerde sigara içmek serbest ancak caddelerde yasak. Sigara içme noktaları var, insanlar oralarda toplanıp sigara içip, izmaritlerini de sigara kutularına atıp sonra yollarına devam ediyorlar. Bu kadar kusursuz bir şehir bulmayı hiç ummuyordum. Bu kadar kalabalık ama bir o kadar eksizsiz bir şehirden bahsediyorum. Şehir içinde trafik yok, akıcı. Tüm kurallar uygulanmak için konulmuş. Halk kurallara oldukça dikkatli ve hassas. Trafik lambaları, yaya geçiş hakları, araç öncelik geçiş hakları, insanlar arasında birbirine itiş kakış, ezme-ezilme gibi hareketler yok. Metroda önce yolcular iniyor, binecekler tek sıra yanlarda arkaya doğru sıra oluşturuyor, inenlerden sonra biniyorlar. Son vagonlar belli saatlerde sadece bayanlara ayrılmış, dikkat edin pembe vagonlara erkekseniz binmeyin ya da binin!

Tokyo iki katlı bir şehir, yeraltında adeta ayrı bir şehir var. Metro için yeraltına indiğinizde aşağıda alışveriş merkezleri, kafeler, restoranlar bulabilirsiniz. Aşağıda kaybolabilirsiniz veya Tokyo’yu yeraltından da gezebilirsiniz. Metronun bile katları var. Bir metro durağına indiğimde gideceğim durağın ismini tabelalarda göremeyince birine sormak zorunda kaldım. O da sizin durağınız bir alt katta dedi. Müthiş bir metro ağı sizleri bekliyor.

Ancak eninde sonunda gideceğiniz yere varacaksnız, çünkü tabelalar oldukça iyi dizayn edilmiş. Dediğim gibi sadece yeraltını gezmek isterseniz kaybolmak çok kolay. Tokyo’da yeraltı AVM’leri bile var. 8 gün boyunca gezdiğim yerlerde ise ben hiç üst geçit görmedim. Herkes ya yerde, ya da yeraltında!

Japonya maalesef  küçük kağıt para kullanmıyor. Bu yüzden her alışverişinizde bir sürü bozuk demir para cebinizde yeralacak. Parayı elden almamaları da çok ilginç. Bir para kasesi var, siz parayı uzattığınızda onlar kaseyi hemen ileri sürüyorlar, siz de içine bırakıyorsunuz, para üstü de size aynı şekilde kasede iade ediliyor. 

Yemeklerde çiğ balık ve domuz eti çok yaygın. Bunları tercih etmeyen Türk ve Müslümanlar,Yakitori (Tavuk şiş), Pişmiş balık türleri veya fast food (KFC, Mcdonalds) tercih edebilir. Tokyo’daki Türk restoranları az ve oldukça pahalı. Japon restoranlarda ekmek zaten yok. Yemeğin yanında ekmek beklemeyin yani.! Tüm yeme içme alışkanlıklarınızı unutun!! 

Sosyal yaşam oldukça hareketli. Genelde ben Tokyo’nun en lüks semtlerinde bulundum ve oralarda akşam yemeği için rezervasyonunuz yok ise yer bulmanız oldukça zor. Metronun son seferine kadar(24.00), herkes kafelerde, restoranlarda yiyiyor-içiyor. Hafta içi veya hafta sonu hiç farketmiyor. Genelde hafta içi herkes iş arkadaşları ile yeme içmede, hafta sonu ailesi ile.

Ekonomik ve sosyal yaşam olarak oldukça iyi konumdalar. Biraları çok kaliteli, önce Asahi, sonra Kırın, Sapporo ve Yebisu biralarını biraseverler mutlaka denemeli. Sake’yi ise ben hiç beğenmedim.

Japonya’da su ve tuvaletler bedava. Tüm metro duraklarında ücretsiz tuvaletler var ve çok temiz. Musluk suları da bizim parayla aldıklarımıza kıyasla çok kaliteli. 

Tokyo’da gezilecek yerlere gelince, Marunochi’deki büyük, dev binaları ve İmparatorluk Sarayı, Ginza sokakları ve mağazaları, Pasifik okyanusu kıyısı Odaiba ve oradaki turistik vapur ile Pasifik okyanusundan Sumida nehrini geçip Asakusaya gelebilir, Sensoji Tapınağını görebilirsiniz. Asakusa japon kültür ve geleneğini en iyi ifade eden yer. Shimbashi, Shibuya, Shinjuku eğlence yeme –içme ve alışveriş durakları, Roppongi’de Tokyo Tower (Eyfel kulesinin küçük hali)’ın tepesine çıkıp Tokyo’yu yukarıdan seyredebilirsiniz. (20 tl ücret), Ueno park ise büyük bir hayvanat bahçesi güzel havalarda görülmeye değer bir park. Giriş ücreti 15 TL civarı. Akihabara elektronik semti, merakınız var ise görülmesi gereken bir yer.  Elektronik fiyatları pahalı, ucuz birşey bulmak bize göre zor. Atari ve Karaoke mekanları Tokyo’da çok yaygın. Neredeyse kimse işten çıkınca eve gitmiyor. Ya restoran veya kafede, ya dev atari salonlarında, ya karaoke için dışarıda sıra beklemeye bile razı.

Son olarak, ben oradayken tüm sokakları, metroları, otobüsleri daha şimdiden bayrak ve flamalar ile donatan 2020 Olimpiyatlarındaki rakibimiz Tokyo’ya karşı seçimlerden nasıl zaferle çıkabiliriz onu düşünüyorum. 

 
Toplam blog
: 38
: 4208
Kayıt tarihi
: 07.01.12
 
 

Küçüklüğümde yaramaz bir çocukmuşum, delirdiğim zamanlar kimse zaptedemezmiş beni. En büyük örneğ..