Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Topkapı Sarayı'nda Türkçe faciası

Geçen yıl bu zamanları hatırladım şimdi. Bu zamanlar benimle birlikte dört arkadaşıma daha verilmiş olan Topkapı ödevi ile cebelleşiyorduk. Tokapı Sarayı Müzesi'ni belli aralıklarla tam bir yıl boyunca ziyaret ettik. Hocamız çok titiz ve disiplinli olduğu için biz de aynı detaycılığı ödevimizde göstermek istiyorduk.
İlk önce Topkapı Sarayı Müzesi'nin temizliğine, görevlilerin görev bilincine hayran kaldık. Burada olumsuz hiç bir şey olamaz diye düşünmeye başladık. Fotoğraflar çekiyor, her bir eseri hayranlıkla inceliyorduk. Tabii her gidişimiz bir öncekine göre daha farklı oluyordu, çünkü kütüphanelere gidiyor saatlerce kitaplar okuyorduk. Ufaktan bir bilinçlenme başlamış oldu. Göremediğimiz eserler neredeydi, Saray'ın içi böyle ya dışı nasıl bakılıyordu, temiz miydi, burada neden bu kadar çok başıboş hayvan vardı, tüm uyarılara karşı neden herkes hazine dairesinde, portrelerin bulunduğu dairede fotoğraf çekiyordu, bunu korumanın başka yolu yok muydu, derken sorular çığ gibi büyümeye başladı. Bu arada gelen turist yoğunluğu, Türklerin azlığı ilgimizi çok fazla çekmiyordu. Burnumuzun dibinde böylesine dünya harikası bir eserler topluluğu vardı ve biz görmeye gitmiyorduk. Neden? Zamanla bu soruları yanıtlamak için girişimlere başladık. İlk önce depoya inmek istedik, müdür yardımcısıyla görüştük fakat izin çıkmadı. Kütüphanesini kullanamadık, izin çıkmadı. Halbuki öğrenci olduğumuza dair ve araştırma yapacağımıza dair belgelerimiz bile vardı. Depoların durumu neydi ki gösterilmiyordu. Onlarca çürüyen eser... Yer sıkıntısından bahsediliyordu. Sergilenecek yer olmadığı için depodaki eserler kaderlerline terk edilmişlerdi. Saray'da turist çoğunluğuna gelince; turistlerde inanılmaz derecede bir sahiplenmişlik hissettik. Bizden çok onlar Osmanlı torunu gibi davranıyorlardı. Her yerde öncelik istiyorlar, üstelik porselenlerin sergilendiği salonda çoraplarını çıkarıp kurutacak kadar kaba ve iğrenç olabiliyorlardı. Onlar bu kadar rahatken biz ikinci sınıfmışız gibi bir hisse kapıldık. Neden mi? Çünkü Topkapı Sarayı Müzesi'nin her yeri ingilizce anlatımlarla broşürlerle ve tercümanlarla doluydu. Türksen beş kuruş etmezsin anlayışı aynen burada da devam ediyordu. Peygamber Efendimizin(S.A.V) Sakal-ı Şerif'inin ve altın kuran kaplarının sergilendiği Kutsal Emanetler Salonu'nun tadilatı bitmiş ve yeni açılmıştı. Kapısında kocaman açılış bilgileri ve içinde sergilenenler hakkında bilgiler vardı. Vardı ama tam bir facia, o da ingilizce. Kapıdan çıkıp broşür istiyorum. Görevlinin bana verdiği broşür ingilizce, Türkçesinin olup olmadığını soruyorum henüz basılmadığını söylüyor. Bu kadar olamaz pes diyoruz. Orada öğrenciler gördük, sanki kırda gezmeye gelmişler. Öğretmen bilinçsiz, öğrenci bilinçsiz. Çocuklara yönelik eğlenceli bilgilendirici hiç bir katalog ya da broşür yok. En çok içimizi bu kanatıyor. Çünkü biz her şeyin eğitimle başladığına inananlardanız.
Bir ziyaretimiz sırasında da, şu dışardaki esnaflardan biri bizi şok etti. Hediyelik eşya satan bu esnafın dükkanı tam Topkapı'ya giden yol üzerinde. Hani yanyana dükkanlar varya onlardan biri. Arkadaşım denemek için, orda duran feslerden birini aldı ve başına taktı. Aramızda esprili bir şekilde konuşurken, esnaf efendi geldi kızın başından fesi öyle bir aldı ki, "hem Türk'sün hem de fes deniyorsun sanki alacaksın ver şunu" dedi. Bizim insanımızın zihniyeti artık değişmeli. Bu ne biçim bir anlayış. En tepemizdekinden en alt insanımıza kadar bu yabancı hayranlığı neden? Sürekli kendimiz aşağı görüyoruz. Bu yalakalık ve üstelik milli bilinçsizlik. Önce geçmişimizi kendimizi tanımalıyız ve tanıtmalıyız. Geçmişini bilemeyen nasıl geleceğine sahip çıkar? Soru sormalıyız, cevabını alamıyorsak araştırmalıyız. Topkapı buna sadece küçük bir örnekti ama büyük bir kayıp. Tıpkı bugün 5 ytl ye İngilizlere tatil yaptıran, Türkleri içeri dahi almayan zihniyetler gibi. Her şeyin bir ortası bulunmalı, ama milli çıkarlar her zaman en önde olmalı.

 
Toplam blog
: 3
: 440
Kayıt tarihi
: 25.07.08
 
 

1979 Tarsus doğumluyum. Marmara Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. Evliyi..