Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '21

 
Kategori
Siyaset
 

Toplumun Biçimbilimi

TOPLUMUN BİÇİMBİLİMİ

Biçimbilim (morfoloji) sözcüğü, biçimlerin incelenmesi anlamına gelir. Bitkibilimde, biçimbilim, bir bitkiyi oluşturan bölümlerin ve bu bölümlerin hem birbiriyle, hem de bütünle kurdukları bağıntıların incelenmesini kapsar; bir başka deyişle, bir bitkinin yapısının incelenmesidir biçimbilim.”
Masalın Biçimbilimi, Vladimir Propp, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Yapısalcılık bir düşünüş, daha doğrusu incelenen nesneye bir yaklaşım tarzıdır. Bu yaklaşım tarzının özelliği, incelenen nesneye yapı kavramının uygulanmasıdır. Yapı kavramını uygulamak, yüzeydeki bir takım olayların, daha iyisi fenomenlerin altında, derinde yatan bazı kuralların ya da yasaların oluşturduğu bir sistem aramaktır.”
Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, Berna Moran, Cem Yayınevi

“The word ‘system’ is used to cover a wide range of phenomena. We speak, for example, of philosophical systems, number systems, communication systems, control systems, educational systems, and weapon systems. Some of these are conceptual constructs and others are physical entities. Initially we can define a system broadly and crudely as an entity, conceptual or physical, which consists of interdependent parts.”
Systems Thinking, F.E. Emery, Penguin Modern Management Readings

“Paris’te başladığım ve altında Guizot’nun imzası bulunan bir emirle gittiğim Brüksel sürgününde de devam ettirdiğim bu çalışmaların neticesinde varmış olduğum ve bir kere vardıktan sonra tüm çalışmalarımın belkemiğini oluşturan genel sonuç, kısaca şöyle formüle edilebilir: İnsanlar, toplumsal üretimde bulunurken, kaçınılmaz ve kendi iradesinden bağımsız olarak belirli ilişkilere girerler; bu üretim ilişkileri onların maddi üretim güçlerindeki belirli bir gelişmişlik aşamasına tekabül eder. Bu üretim ilişkilerinin bütünü, toplumun ekonomik yapısını, yani üzerinde hukuki ve siyasi üstyapıların yükseldiği, belirli toplumsal bilinç düzeylerine tekabül eden gerçek temelini oluşturur. Maddi yaşamın üretim tarzı, onun toplumsal, siyasal ve manevi süreçlerinin genel karakterini belirler. İnsanın varlığını belirleyen onun bilinci değil, tam tersine bilincini belirleyen onun toplumsal varlığıdır. “
Karl Marx

“Gerçekte, üretim araçları üzerindeki mülkiyet biçimi, her türlü toplumdaki bütün ekonomik ilişkilerin temelini oluşturur… Üretim ilişkilerinin temel yönlerinden başka biri de, maddi üretime katılan insanlar arasındaki faaliyet değişimidir (mübadele). İnsanlar üretime çeşitli biçimlerde katılırlar. Çabalarının sonuçlarını değişirler. Üretim araçlarına sahip olan kapitalistler, üretimin örgütleyicisi rolünü oynarlar; buna karşılık emeklerini satan işçiler doğrudan üreticidirler… Son olarak, üretim ilişkilerini belirleyen bir başka etken de, üretimin bölüşümüdür. Her sınıf ulusal gelirden kesin olarak egemen mülkiyet ilişkileri tarafından belirlenen bir biçimde ve ölçüde pay alır.”
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmin Alfabesi, Bilim ve Sosyalizm Yayınları

Metafor ya da alegoriye sığınırsak. Mülkiyet biçimi toplumun iskeletini oluşturur. Merkezi mülkiyet tipleri tek güç odağı içereceğinden tek sesli, tek merkezli, tek renkli, otoriter toplumların oluşmasına yol açar. Bölünmüş mülkiyet tipleri ise çok sayıda güç odağı, gücün bölünmesi, sınırlanması, dengelenmesi, gelirin (mülkiyetin) daha eşit dağılması, talebin ve dolayısıyla yatırımın daha yüksek miktarlarda gerçekleşmesi, rekabet, rekabete dayalı verimlilik ve dizginlenemediğinde rekabete bağlı aşırı sömürü, çeşitlilik, çok seslilik, çoğulculuk gibi sonuçlara yol açar. Mülkiyet biçimi daha baştan toplumun iskeletinin nasıl bir şekil alacağını belirler. Üretim biçimi ve ilişkileri ise sinirleri ve damarları oluşturur. Diğer faktörler de toplumun kaslarını, derisini ve bunların çeşitli niteliklerini oluşturur.

Bakın anarşistler, daha gerçekleşmeden, Merkezi-Toplumsal Mülkiyet biçimi hakkında neler demişler :

“Kapitalist toplumda bir çok kurumun ve kişinin yaptığı bütün işleri bünyesinde toplayan ve tek yönetici durumuna gelen sosyalist devlette (Halk Devleti) bu merkezileşme, zorunlu olarak bütün işleri planlayacak bir yöneticiler grubunu gerekli kılacaktır. Bu grubun burjuva yöneticilerinden özde bir farkı olmayacaktır; çünkü asli görevi yönetmek olan herkes, doğal olarak yönettiklerini baskı altında tutmak zorunda kalacaklardır. Bu hükümet, bugüne kadar kurulmuş olanların en aristokratik, en despotik, en kibirli ve en küstahı olan bilimsel bir entelijensiyanın egemenliği olacaktır. Yeni bir sınıf, gerçek ve sözde bilim adamları ve eğiticilerin yeni bir hiyerarşisi doğacak ve dünya, bilgi adına yöneten küçük bir azınlık ile muazzam cahiller yığını halinde bölünecektir. Ve o zaman, vay cahiller yığınının haline.

Bunun yanında, bu tarz bir devlet, çok kısa süre içinde bir devlet kapitalizminin örgütleyicisi durumuna düşecektir. Ekonomik açıdan kapitalist devletlerle rekabete girmek zorunda kalacak olan böyle bir devlet, ön plana rekabeti, dolayısıyla yoğun üretimi koyacağından ilk amacı, mümkün olan en üst düzeyde üretim yapmak olacaktır; ve doğal olarak bu amaçla oluşturulan işyerlerinde insan, kapitalistlerin yaptığı gibi bir üretim aracına dönüştürülecektir. Bu nedenle sosyalist devlet, bütün üretim ve tüketim planlamasının merkezileştirilmesi sonucu kapitalist devletlerden daha da despot bir yönetim haline gelecektir. “Otoriter Komünizmin (Bizim terminolojimizde, Merkezi-Toplumsal Mülkiyet, tabii buna siyasal aygıtı da eklemek gerekiyor, yani siyasal aygıt+ekonomik aygıt birleşmiş durumda ve ekonomik aygıtın mülkiyet biçimi merkezi tip sınıfının bir örneği, korkuç bir şekilde yoğunlaşmış güç), Devlet Sosyalizminin temel ilkesi, bütün çalışmanın devlet adına yapılması ve ücretin devlet tarafından ödenmesidir. Toplumun bugünkü burjuva ayrıcalıklar örgütlenmesinden herkesin resmi eşitliğini içeren geleceğin örgütlenmesine çok büyük şoklar olmadan geçiş için gerekli olan bir dönem sonunda, tek mülk sahibi haline gelecek olan devlet aynı zamanda yegane kapitalist, banker, tefeci, örgütçü, tüm ulusal emeğin yöneticisi ve onun ürünlerinin dağıtıcısı olacaktır. Modern Komünizmin [Marksizm] ideali, temel ilkesi budur”… Böyle bir rejim, içeride kölelik, dışarıda kesintisiz bir savaş rejimi anlamına gelir.”
Bakunin, Mihail, Tanrı ve Devlet; Liberter Teori, İnan Keser, Ütopya

“Federatif örgütlenmenin en önemli amaçlarından biri, komünlerin ürünlerinin toplum içinde dolaşımının sağlanması yoluyla ekonomik merkeziliğin ortadan kaldırılması, Kropotkin’in ifadesiyle “ekonomik desantralizasyon”un sağlanmasıdır. Bu yolla kapitalist sistemden farklı olarak, ekonomik üretim sonucunda oluşan değerin belirli toplumsal grupların elinde toplanarak, bunun bir güce dönüşmesinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır.

Bu ilkenin ikinci önemli amacı ise, komünlerin ve onları oluşturan bireylerin bağımsızlıklarının sağlanmasıdır. Ekonomik sistemde belirli bir grubun kesin kontrolünün varlığı durumunda (“Merkezi Mülkiyet”), bu grubun bütün sosyal yapıyı da kontrolü altında tutacak güce sahip olabileceği ihtimali oldukça güçlü bir ihtimaldir. Egemen gruplar, ekonomik üretimi ellerinde tuttukları ölçüde, bireyleri de kontrol altında tutabilmektedirler; çünkü yaşamak için ihtiyaç duyulan bütün mal ve hizmetler, günümüzde bölünemez bir sistem tarafından üretilmektedirler.”
Bakunin, Mihail, Devlet ve Anarşi; Liberter Teori, İnan Keser, Ütopya

Mülkiyet biçimine ve insan doğasına (psikolojisine) bağlı olarak insanlar arasında çok sayıda ilişki filizlenir, serpilir ve olgunlaşır :

AKSİYOMLAR (İNSAN DOĞASI) :
A1 : İnsanlar, güçleri(gelir,iktidar,v.s.) arttıkça kendilerini zayıflardan farklı kılacak uğraşlar, simgeler, ürünler edinir.
A2 : İnsanlar kendilerine denk gördükleri insanlar ile rekabet eder.
A3 : İnsanlar kendilerinden üstün gördükleri insanları taklit eder.
A4 : İnsanlar diğerleri (öteki) tarafından onaylanma ihtiyacı duyarlar.
A4.1 Denk ve üstün olanlarca takdir edilmek ister.
A4.2 Alt düzeyde olanlardan saygı görmek ister

AVRUPA

BAŞLANGIÇ KOŞULU :
B0 : Çok sayıda büyük toprak sahibi/derebeyi (Güç Odağı)

SÜREÇ :

B0 : Çok sayıda derebeyi

1 : Derebeyleri sanat ve bilimle ilgilenir, sanatçı ve bilim adamına (filozofa) saygı gösterir, onları destekler. (A1, A4)
2 : Derebeyleri gelirlerinin bir kısmını statü simgeleri olarak kullandığı ürünlere harcar. (A1, A4)
3 : Derebeyliklerin çevresinde derebeylerinin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan bir zanaatkarlar ve tüccarlar sınıfı oluşur.
4 : Derebeyleriyle temasları olan zanaatkar ve tüccar sınıfı da bilime ve sanata ilgi duymaya, saygı göstermeye başlar. (A3, A4)
4.1 Bilimin/bilim adamının ve sanatın/sanatçının saygı görmesi bilim ve sanatla uğraşan insanları teşvik eder. (A4)
4.2 Değerli olan bilim ve sanatı elde etmek, zapt etmek amacıyla okuma alışkanlığı gelişir. (A3, A4)
5 : Derebeylerinin tüketim ihtiyaçlarını karşılayan zanaatkar ve tüccar sınıfının serveti giderek artar. (Özel sermaye birikimi)
5.1 : Diğer ülkelerin doğal kaynakları ve emek gücünün sömürülmesi sonucunda servet birikimi devasa boyutlara ulaşır.
6 : Sermaye Birikimi (Servet ve Bilgi) belli bir eşiği geçer.
7 : Biriken Sermaye üretime yönelik alanlarda kullanılır.

S0 : Endüstri Devrimi

SONUÇ
S0 : Ekonomik Gelişme

ÖZET :

[(İnsan Doğası) VE (Çok Sayıda Güç Odağı)] => [Her Türlü Sermaye Birikimi]
[(İnsan Doğası) VE (Çeşitlilik)] ==> [Her Türlü Sermaye Birikimi]
[Sermaye Birikimi] VE [Sermayenin Üretken Kullanımı]==>[Ekonomik Gelişme]

OSMANLI :
Osmanlı’da bütün toprakların mülkiyeti padişaha aitti. (Tek Güç Odağı)

Olgulara ve kısmen olgulara dayanarak akıl yürütürsek şunu söyleyebiliriz. Ne Adam Smith’in ve liberal düşünürlerin hayal ettiği görünmez ele dayalı piyasa perisi ne de sol eğilimli düşünürlerin düşledikleri o mutluluklar diyarı güneş ülkesi mümkündür. Ne özel mülkiyete ne de toplumsal mülkiyete dayalı özgürlükçü ve ilerici üretim biçimleri bir altın çağa ulaşabilecektir. Aslında altın çağ hiç olmamıştır ve hiç bir zaman olmayacaktır. O, sadece, ebedi güzellikler evrenindeki köşesinden bir yıldız gibi parlayarak yolumuzu aydınlatacaktır.


 

 
Kayıt tarihi
: 29.04.21
 
 

Bilgisayar Mühendisi, Sistem Çözümleyici. Ekonomi, Siyaset, felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih,..