Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Toplumun yozlaşması ve buna kayıtsız kalmak

Toplumun yozlaşması ve buna kayıtsız kalmak
 

Geçmişten günümüze ülkemizi değerlendirdiğimizde, üzülerek belirtmeliyim ki toplumumuzun her geçen gün artan bir biçimde yozlaşmakta olduğunu söyleyebiliriz. Çağımızda yaşanan bilimsel, teknolojik vb. gelişmelere karşı ters yönde bir değişim bu. Görünen odur ki, toplumu yönlendiren bu değişimin ipleri, akıl ve mantığın ellerinde değil. İşte bu durum çağdaşlık kavramıyla hiç uyuşmuyor. Ve bu durum 21.yy. Türkiye’sinde yaşananlarla ortaya konuyor.

Halkının çoğunluğu müslüman olan ülkeler arasında, çağdaşlık savaşımını başlatıp, devam ettirmeye uğraşan(bu giderek azalsa da!)tek ülke Türkiye. Bu övünülecek bir şey.Yüce Atatürk önderliğinde atılan adımların, ne kadar değerli olduğunu her zaman anımsamamız gerekiyor. Ancak 1940’lı yılların sonlarından itibaren, Atatürk devrimlerinden sapmaya başlanılması, toplumsal yozlaşmaya zemin hazırlamıştır. Akıl ve mantığı yaşamımıza yön verici yapma çabaları, yerini dini dogmaları egemen yapma girişimlerine bırakmaya başlamıştır. Yaşanan 60 yıllık süreç, bu girişimlerde bulunanların düşüncelerinin tersine, toplumsal yozlaşmayı-ahlaksızlığı giderek artırmıştır.Günümüzün gelişmiş uygarlıkları ve gelişememişleri şunu göstermiştir:Ahlaklılık, erdemlilik hiçbir dinin tekeli altında değildir.Bu temel niteliği ortaya koymadan, gerçekçi çözümlemelere ulaşamayız diye düşünüyorum.

Toplumların güçlü olması ve doğru tavırlar ortaya koyabilmesinde gerekli bir diğer temel nitelik ekonomik bağımsızlıktır.Bunu göz ardı edemeyiz.Ülkemizde gözüken durum, bu temel niteliklere günümüzde sahip olamaması.Bu temel nitelikleri bir bütün olarak-toplumun tüm kesimleriyle-benimseyip uygulayan toplumlar, güçlü bir şekilde yollarına devam etmektedir.Biz, bu bütüncül tavrı hala ortaya koyamadık.Bu eksikliklerin bize özgü yansımaları, günlük yaşamımızın birçok anında kendini gösteriyor.

Öncelikle, toplum olarak birey olarak birbirimize “saygı”duymayı unuttuk.En basitinden, yolda yürümeyi bilmiyoruz.Hepimizde sabırsızlık, bir kısa yoldan kıvrılma anlayışı kendini gösteriyor yürüyüşlerimizde.Sürekli çarpışan, didişen insanlar trafiği yaratıyoruz kaldırımlarda.”Ben yolda yürürüm;başkasına çarpmışım, ayağına basmışım, yol vermemişim, beni ilgilendirmez.Ben kendi işime bakarım”, mantığı hakim.Aslında;kaldırımda, yolda, yaya geçidinde, çarşıda yürürken;bir kısmımız, araç trafiğinde olduğu gibi bir taraftan, diğer kısmımız diğer bir taraftan yürüsek hepimiz rahat bir yürüyüş ortamı yaratmış ve gerçekte zaman kaybını en aza indirmiş oluruz.Buradan araç trafiğine gelince.Araç trafiğindeki saygısızlığımız ve sabırsızlığımız sonucu her yıl binlerce insanımız ölmesine rağmen halen ders almıyoruz.Burada da bencillik duygusu hakim.Direksiyonun başına geçince kendimizi kaybediyoruz.Aşırı hız, yol vermeme, uyarı işaretlerini kullanmama vb.olabilecek tüm saygısızca hareketleri, hiçbir sınır tanımadan yapıyoruz.Trafik sorunun çözümü için ciddi yasal cezalar, denetimler ve tabii ki çocukluktan itibaren verilecek eğitimlerin önemli olduğu bir gerçektir.Bununla birlikte daha fazla sorumluluk alıp eğitilmesi gereken kesimler olduğunu düşünüyorum.Şoförlük mesleğiyle uğraşanlar:Taksiciler, dolmuşçular, otobüsçüler, kamyoncular vb.Yani zamanının çoğunu trafikte geçirenler.Bu büyük kesime saygılı, düzgün, kurallara uygun sürüş eğitimi verilir ve bilinçli olmaları sağlanabilirse;trafikte saygılı olmanın öncüleri olabilir ve diğer sürücülere de bunun yaygınlaşmasını sağlayabilirler diye düşünüyorum.

Toplumsal yozlaşmanın yansıması olarak;kapkaç, hırsızlık, rüşvet, adam kayırma, görevi kötüye kullanma, türban-sıkmabaş aldatmacası, kadına taciz, hoşgörüsüzlük, bizden-sizden ayırımının artması, toplumdaki her şeyi parayla değerleme çabaları, silah kullanımının artması-çözümü silahta bulmak, çevreye duyarsızlık, işletmelerimize yabancı dilde isim verme saçmalığı ve daha birçok olumsuzluğu sayabiliriz.Bunlar, giderek artan bir şekilde toplumumuzda yaşanmaktadır.

Bu sorunlar kendiliğinden ortaya çıkan sorunlar değil.Yıllardır uygulanan yanlış politikaların sonuçları.Öyle gözüküyor ki toplumun bunlara dayanma sınırına geldik.Yanlış politikaların ısrarla devam ettirilmesi ve halkın büyük çoğunluğunun bunu görememesi, toplumsal sıkıntıyı giderek artırıyor.Gelir dengesizliği, küçük bir azınlığın giderek zenginleşmesi buna karşılık büyük çoğunluğun giderek yoksullaşması, işsizliğin sürekli yükselmesi, emekçi ücretlerinin gerekli yaşamsal sınırların altında olması, toplumsal hoşnutsuzluğu ve patlamaları ortaya çıkarabilecek nedenlerdir.

Toplumumuzun yozlaşmasını engelleyebilmek amacıyla tek tek her bireye sorumluluk düşüyor.Çevremizde yaşanan olumsuzluklara kayıtsız kalmamak, tepkimizi dile getirmek gerekiyor.Bilinçli yurttaşların ahlaklı, doğru davranışlarıyla iyi birer örnek olmaları, bu ahlaklı olma bilincinin çevrelerinde benimsenmesi için çaba sarf etmeleri gerekiyor.Yoksa biz bu yozlaşmaya kayıtsız kaldıkça, elbet bir gün ahlaksızlık bize “kayıtlı”haliyle zarar verecektir.

 
Toplam blog
: 11
: 1150
Kayıt tarihi
: 25.01.07
 
 

Toplumsal konulara duyarlı, sorunların çözülmesi için düşünce üreten ve çaba gösteren, emekçi gen..