Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '10

 
Kategori
Spor
 

Trabzonspor taraftarı, Yılmaz Vural, Murat Şahin, Umut Bulut

Trabzonspor taraftarı, Yılmaz Vural, Murat Şahin, Umut Bulut
 

Maç sonunda Kasımpaşa’da hemen herkes 62. dakikada Cenk’in ceza sahası içinde düşürüldüğü pozisyonda hakemin vermediği penaltı kararını tartışıyordu. Karşılaşma sırasında kaleci Murat Şahin’in hakeme elleri arkada kontrolsüz güç kullanışı, Yılmaz Vural’ın pozisyonu tekrar gösterecek bir kamera arayışında da bu vardı.

Maç sonrasında yapılan açıklamalarda Sn. Mustafa Denizli’nin açtığı kapıdan içeri tecrübe yarışı yaparcasına yılların hesabını koyarak futbolun kurallarını ne kadar iyi bildiğini ima eden cümleleri dinledik, Yılmaz Vural’dan.

Şimdi bir de bu formülümüz var. Kimi 40 yıl, kimi 30 yıl, kimi 50 yıl bu işin içinde ter döktüğünden ve futbolu en iyi kendisinin bildiği “tecrübesiyle” ortada dolanacak.

90 dakikayı izlemeyen biri için tam bir kafa karışıklığıdır bu.

Diğer tarafta da ilk yarı sonunda Trabzonspor taraftarının peş peşe goller kaçıran santraforu Umut Bulut’a karşı tepkisi vardı.

Yılların tecrübesi olan Yılmaz Hoca ilk yarı boyunca öyle ağır bir hezimetten kurtulmuştu ki Trabzonspor taraftarı maçın nasıl 0-0 devam ediyor oluşunda faturayı futbolcusuna kesivermişti.

Yine 63. dakikada kaleci Murat Şahin’in maç boyunca yaptığı önemli kurtarışlara rağmen hakeme vermediği karar sonrasında ve korumakla yükümlü olduğu alanı terk ederek, Trabzonspor kalesinde gol aradığı sırada takım arkadaşının bir anlık hatası karşısında, Trabzonspor taraftarının istenmeyen adam ilan ettiği Umut Bulut’a gol atma fırsatı vermiş olmasına rağmen takım arkadaşının üzerine yürüyüşünde herkesin kendi işini yapmak yerine hep sorumluluğu ve suçu başkalarında arama kolaycılığının rolü çok büyüktü.

Ne Yılmaz Vural ilk yarıda kendi yarattığı takımının aczinden;

Ne Murat Şahin görev alanının ve ne iş yapması gerektiğinin sorumluluğundan;

Ne de Trabzonspor taraftarı takımının güzel oyununa rağmen futbolun içinde olan gol atamama ya da rakip takım kalecisinin iyi gününde olması gerçeğinden haberdardır.

Ancak öyle bir maç oynanıyor ki; hani Allah’ın sopası yoktur atasözünü 90 dakika boyunca her tarafa ispatlatıyor, yaşatıyor.

Ders alan var mı?

Bu sezon da bitiyor; ancak bizler hala “karşılaştığımız önemli problemleri hala onları yaratan düşünce sistemlerimizle çözmeye” çalışıyoruz.

Hakemi suçluyoruz; ancak hakemin nasıl daha iyi olabileceği konusuna kafa yormuyoruz.

Futbolcuyu suçluyoruz, ancak futbolcunun temelindeki altyapı eksikliğinin farkına bile varmıyoruz.

Teknik adamı suçluyoruz, ancak onun işini yapması için bir boş alan, hayat sahası tanımıyoruz. Hemen hepsinin on maçlık ömrü olduğunu kendilerine söylüyoruz.

Önümüzdeki hafta sonu Fenerbahçe ile karşılaşacak Kasımpaşa’yı yakından izleme fırsatı yakaladığımız bu maçta Yılmaz Vural’ın takımının ne durumda olduğu konusunda fikir sahibi de olmuş olduk. Kasımpaşa defansında büyük açıklar veren bir takım; bu nedenle de bol gol görüyor kalesinde. Muhtemelen Fenerbahçe’ye karşı da böyle açıklar verecek ve Fenerbahçe’nin Umut ayarındaki santraforu Güiza’da bol gol kaçıracak. Belki maç yine çok kritik bir hakem kararının etrafında bir şekil alacak.

Transfer yapmasını bile beceremiyoruz. Tarihin en iyi İspanyasından bizim ligimize de Güiza düşüyor.

Trabzonspor-Kasımpaşa maçının yorumunun içinde Güiza’nın işi ne?

Bunun cevabını da sonra konuşalım.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..