- Kategori
- Dans
Troya(Anadolu Ateşi Dans Topluluğu)
İçimde hissettim Troya'yı.
“Anadolu’nun dans diliyle, bir Anadolu efsanesi.”
Bu heyecanlı gösterinin genel provasındaydık. Önce kostümlü sahne aldılar, sonra da rahat kıyafetleriyle. Bence kostümsüz dansları daha etkileyiciydi, figürler net bizdeydi.
Önce yağmur vardı. Sonra güneş. Kara kara bulutlar koştu geldi. Serinlik. Sıcak. Sahnede askerler vardı, ellerinde kılıçlar, mızraklar ve müzik eşliğinde ordan oraya koşan kadınlar.
Gözüm kralda. Kralın gözü bizde.
Seyirciler, gencecik izleyiciler; çocuklar, gençler, öğretmenler…
Troya’ya gece mi yakışır, on yıl sonra ölüm?
Paris Helen’i sevdi, efsane ateş aldı. Hektor’a yazık oldu, Troya’ya.
Homeros sahnede olmalıydı.
- Not: Paris aşkı seçti, müzik aşkı çalıyordu ve aşkla dans ediyordu dansçılar savaşın tam ortasında.
2. Not:
Troya!....
Tepemizde savaş kara kara....
Rüyasında gördü kadın
on yıl sonra
yanıyordu Troya!...
Ah Paris, vah Hektor!
Ş.Y.
- Not: İlk müziğe yakalandım, ardından Hektor’a, sanılacağı gibi Paris’e değil. Hatta kızıyordum Paris’e ; sonra adeta sahneden taşan o coşkulu dansçılar enseledi beni; rahat bıraktık ruhumuzu, huzura erdik Troya’da.