Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

TRT neden 'milli birlik ve kardeşlik treni' ile Doğu'ya değil de Balkan Ekspresi ile Batı'ya açılır?

TRT neden 'milli birlik ve kardeşlik treni' ile Doğu'ya değil de Balkan Ekspresi ile Batı'ya açılır?
 

Kiril ve Metodis Katedrali (Yapım yılı 1879-1882) SOFYA


BALKAN EKSPRESİ diye bir tren seferi yok Balkanlar'da. Olsa ne kadar iyi olur bence. TRT, T.C. Ziraat Bankası ile TCDD Genel Müdürlüğü işbirliği ile bu adla bir tren seferi düzenlendi Ankara'dan Macaristan'a doğru. BALKAN EKSPRESİ adı üstünde ''tren'' odaklı bir yayının adı. Ankara, İstanbul ve Sofya üzerinden Macaristan'a doğru açılan yaklaşık kırkbeş kişilik TRT Canlı Yayın Ekibi ile diğer yetkililer altmış gün boyunca sekiz ülkeden Canlı Yayın yapacaklar.

Dünyada örneği ender bulunabilecek bir yayıncılık yaklaşımı bu. TRT yapınca yapar. Neden olmasın. Bal gibi de olur. Ne ki yüreğimizi burkan, anaları babaları bacıları ve hısım akrabaları ağlatan Terör Sorunumuz var iken, bana göre Balkan Ekspresi ile Batı'ya doğru gitmek değil Milli Birlik ve Kardeşlik Treni ile Sarıkamış ile Nusaybin'e doğru yollara düşmek gerekiyordu. Bu olmamış: TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim ŞAHİN böyle uygun görmüş. Yetki onda, kimse birşey diyemez. Ancak TBMM'deki görüşmelerde ne gibi tartışmalar doğabilecek, bu konuda da şimdilik birşey diyemeyiz. İşte bu aşamada bazı konuları irdelememiz gerekiyor bence.

Balkan Ekspresi TRT, TCDD ile Ziraat Bankası işbirliği ile yola çıkan bir ortak yapımın adı. Son yıllardaki küresel deyimle ''sponsorlu'' bir yapım bu. İçinin nasıl doldurulduğunu bilmiyoruz. Sanal ortamdaki TRT yayın alanında da bu konuda bir tek açıklama yok. Sponsorlu bir yapım olması bakımından, bu çekimler için görevlensirilenler Harcırah Kanunu'na göre kim bilir nasıl bir uygulama ile karşılaştılar bilemiyorum. On gün önce dokuz vagonu ile Ankara'dan yola çıkan İstanbul ve Edirne'den uğurlanan Balkan Ekspresi Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Macaristan, Hırvatistan, Bosna Hersek, Kosova ile Makedonya'dan canlı yayınlar yaparak o topraklarda yaşayan soydaşlarımız ile dindaşlarımızın bazı duygu ve düşüncelerini aktaracaklar bize.

Gerçekten Osmanlı'nın Balkanlar'daki fetihleri ile birlikte bölgede yaşanılan hoşgörü unutulmasa bile 1860'lar ile birlikte Rus Orduları yanında bazı komitacıların neler yapmış olduğu, bugün bile dilden dile dolaşmaktadır. Dönemin Düvel-i Muazzama adı verilen güçlü Avrupa devletleri ile Çarlık Rusyası'nın Osmanlı Devleti'ne ve yurttaşlarına reva görmüş olduğu baskı ve zulüm tarih kitaplarında yerini almıştır. Çarlık Rusyası'nın çökmesinden sonra kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği içerisine alınan yukarıdaki devletler, döneminde yaşanılan barış ne yazık ki çok sürmemiş 1990'la birlikte Balkan topraklarını yeni bir baskı, zulüm, göç ve katliam dalgası sarmıştır. Bu yaklaşımların arkasında sosyalizm adı altında yıldan yıla geliştirilen ''ırkçı yaklaşımların'' olmadığını görmek aptallıktır.

İşte bu bakımdan Balkan Treni açılımı çok anlamlı olmasına rağmen, nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağı konuları düşünülmediğinden bazı açmazları da beraberinde getirmektedir. Sofya'da dün Aleksandr Nevski Meydanı'nda TRT çekim ekibinin karşılaşmış olduğu engelleme bunun yalnızca küçük bir örneğidir bence. Sofya'da on yıl kadar önce beş gün boyunca çekim yaparak dolaşmış olduğum o meydan ile diğer hiçbir yerde; kısa süreli olarak trafiği durdurduğum kimi yerlerde bile, bırakınız bir polis engeli, inanın yakınlarımızda bir tek polis görmedik. Çekim izni belgesi soran bile olmadı. Özellikle Selanik'teki Osmanlı eseri eski Selanik Vilayet Konağı'nın bugünkü Makedonya Yönetim Merkezi olarak çok yakınlarından çekerken bile hiçbir kimse gelip de ne yapıyorsunuz, çekim izniniz nerede, diye sormamıştır. Benzer durumu Selanik yanında Üsküp, Gostivar ile Manastır'da da yaşadım. Özellikle Sofya'da Moskova'dan kopmuş olmanın verdiği coşku ile yaşayan Bulgarların, ekonomik sıkıntılarına rağmen gözlerindeki parıltıyı unutmak mümkün değil.

O günlerde yeni yeni basılmaya başlayan ''Bulgarlar'' konulu değişik kaynaklardan köklerinin 600'lerdeki atalarına dayandığını ve özellikle KUBRAT HAN, ASPARUH HAN, UMAR HAN, KURUM HAN ile OMURTAG HAN gibi atalarının yıllarca kendilerinden gizlenmiş olduğunu öğrenen gençlerin Ruslar'a karşı nasıl tavır almış olduğunu biliyorum. Bu çerçevede Bizans İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti'nin egemenliklerinde kalmış oldukları dönemleri de unutmamışlar. İçlerindeki bizlik duygusu çok güçlü Bulgarlar'ın. Konuksever oldukları kadar ortak binlerce kelimemiz var Bulgarca'da. Baharın geldiğini muştulayan Mart ayı ile birlikte Kırmızı ile Beyaz renklere bürünüyor bütün Bulgarlar. Herkes yaşlısı genci birbirlerine Kırmızı Beyaz renkli armağanlar veriyor gülerek; tanıdık olsun ya da olmasın. Mart ayı boyunca sevgi, coşku ve karşılıklı hediyeleşme yoğunlaşırmış Bulgaristan'da. Ne ki tarihte Türkler ya da Osmanlılar'dan çok Bizanslılar ile Ruslar etki etmiş Bulgarlar'a. Bu yüzden yazılarından dinlerine, bazı geleneklerinden bazı değer yargılarına kadar başkalaşmış bulunuyorlar. Çünkü içinden geçilen süreç yaklaşık 1500 (binbeşyüz) yıl!

Bütün bunlara rağmen bizim devlet ve millet olarak Balkanlar'dan kopmamız mümkün değil. Bir de biliyoruz ki ''Balkan Göçleri'' ile ''Nüfus Mübadelesi'' süreçleri boyunca, Balkan kökenli soydaşlarımız ile dindaşlarımız arasında doğmuş olan kardeşlik bizim en önemli dayanaklarımızdandır. İşte Balkan Ekspresi böyle bir tarih, kültür ve etkileşim alanınd ayol alıyor şu an. Bu yüzden varılan bir ''tren istasyonu'' bu ekpsres için yoğun çekimlerin yapılması gereken bir çevre olmak durumunda. Trende bulunan ve içerisinde Osmanlı döneminden kalma bazı fermanlar ile gravürlerin sergilendiği vagon ya da vagonları gezenlere yönelik olarak bazı çekimler yapılabilir. Şimdi yazarken daha bir anlıyorum; içerisinde Ramazan Ayı boyunca da çekimler yapılması tasarlansa bile bu içerik çerçevesinde böyle bir dizi çekimi; masrafları yönünden de bana çok saçma gelmektedir. Kısa hesap: 60 gün x 45 kişi x 150 Amerikan Doları/ Dış harcırah + 30.000-Amerikan Doları iş avansı (?) bence, şu işsizlik ortamında oldukça yüksek bir bütçedir. Bu yüzden istasyonun bağlı olduğu bir kentin içlerine girilerek herhangi bir çekim yapılması, bana göre amacını aşan bir taşkınlık olup ''zevahiri kuratmak için'' girişilen çocukça bir hevestir.

İşte bu taşkınlık, Sofya'da ''aşırı ırkçı Ataka Partisi'' yandaşlarının tepkisi ile karşılaşmış dün. Sofya'nın kalbi sayılabilecek nice anlamlar taşıyan Aleksandr Nevski Meydanı'nda çekimler yapılabilmesi için izin alınmış olsa bile, söz konusu Balkanlar'a doğru girişilen program yapmak teşebbüsü bir kaç yönden eleştirilebilir.

Birinci konu az önce değindiğim gibi ''yol boyu bir dizi çekmek'' yaklaşımından uzaklaşılmıştır. Bu bir taşkınlık olduğu kadar başlı başına bir iş bilmezliktir. Bu bakımdan ikinci konu daha da önem kazanıyor: Nedir Aleksandr Nevski Meydanı? Aleksandr Nevski nedir, kimdir; bu meydanın adı neden Aleksandr Nevski'dir? Üçbin metre kareden geniş bir alan ortasında yer alan ve orta yerinde kırkbeş metreye varan yükseklikteki altın kaplamalı çok kubbeli ''Ortadoks katedrali'' ne gibi anlamlar ifade etmektedir?

Ayrıca Balkanlar'daki Osmanlı izlerini vurgulamak ve müslüman kimlikli halkların bugünkü durumlarını yansıtmak gibi bir amaçla (?) yola çıkılan Balkan Ekspresi belgeseli içinde Aleksandr Nevski neden gerekli görülmüştür? Koskoca Sofya'da bulunan camiler yerine neden Aleksandr Nevski Meydanı ile onun ortasındaki Ortodoks Katedrali ilgi odağı olmuştur? Bir de eğer belgesel çekimleri için ''yol boyu görülen yerler ile trene gelen kişilerin duygu ve düşünceleri'' öngörülmüş (?) iken neden Sofya Garı'ndan yaklaşık binsekizyüz metre kadar içeride olan Aleksandr Nevski Meydanı seçilmiştir?

Kısa bir kaç açıklama:

1) Aziz Aleksandr Nevski: 1220 ile 1263 yılları arasında yaşamış bir Rus Prensi'nin adıdır. Novgorod Büyük Prensi ve Rus savaş kahramanı olarak ünlenmiştir. 15 Temmuz 1240 günü Rus Ordusu komutanı olan genç Rus Prensi Aleksandr YAROSLAV egemenlikleri altında oldukları İsveçlileri Neva Irmağı yakınlarında yenerek büyük bir zafer kazanmışlardır. Bu yüzden kendisine o günden sonra Rusça anlamı ''Neva Kahramanı'' demek olan ''Nevski'' ünvanı yakıştırılmıştır. Özellikle Altın Ordu, Tatar ve Mogol Orduları'ndan başka Alman Töton Şovalyeleri'ne karşı kazanmış üstünlüklerden dolayı bu ünvanını pekiştirmiştir. Köken olarak Fince olan Neva kelimesi kuzeybatı Rusya'da Finlandiya Körfezi'ne dökülen bir ırmağın (????) adı. Bize Farsça'dan geçen ve ''servet, azık, rızık, zahire'' anlamları yanından ''ses, ahenk ve nağme'' anlamları da içeren Neva kelimesi Türk Sanat Müziği'nin ''yeğah makamından bir oktav tiz olan re perdesi'' özellikli makamının adıdır.

2) Aziz Aleksandr Nevski Katedrali: Sofya'da bulunan Bulgar Ortadaoks Katedrali'nin adıdır. 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı'nın peşinden Ruslar ile Bulgarların ortak zaferleri sonucu, bu savaşta ölmüş olan Rus askerleri için yükselen bir zafer anıtı'dır. 1879'da başlanılıp 1882'de bitirilmiş olan bu anıt eser Sofya kent merkezinin en yüksek tepesinde yer alır.

3) Çan kulesi elli üç metre yüksekliğindeki Neo-Bizans üslubu ile yapılmış olan bu katedrale Bulgarlar artık ''Aziz Aleksandr Nevski Katedrali'' değil atalarına Kiril alfabesi ile Ortodoks Hristiyanlık inancını getiren iki Grek kardeş papazın adı ile anmaktadırlar: Kiril ve Metodis Katedrali!

Denecek ki o istasyonun bağlı olduğu kentin belli başlı yerlerini de çekerek daha sonra, diyelim ki Ankara'ya dönüldüğünde ''Balkan Ekspresi Belgeseli'' içinde kullanacağız bu tür görüntüleri. İşte bu da ''ilgili bir tren yolculuğunu anlatmak'' bakımından, işin özüne aykırıdır. ''Bir taşla bir kaç kuş vurmak''gibi bir yaklaşım ile yoldan içerilere saparsan, sonunda bu gibi yol kazaları ve ''kel alâka'' durumlar doğabilir.

İşte bu yüzden soruyorum: TRT neden AK Parti Hükümeti'nin çok önem verdiği Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi doğrultusunda aynı adlı bir ''milli birlik ve kardeşlik treni'' ile Doğu'ya doğru açılmak yerine hayali bir ''Balkan Ekspresi'' ile Batı'ya doğru açılır?

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..