Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '11

 
Kategori
Futbol
 

TT Arena'da kader anı

TT Arena'da kader anı
 

Euro 2012 yolunda son rakibimiz 3 sene önce Viyana'da muhteşem bir geri dönüşle turnuva dışına ittiğimiz Hırvatistan... Mücadeleye 48 saatten daha az bir zaman kaldı ve uzun zaman sonra ilk defa ortak bir konu üzerine yoğunlaştık. Devam eden şike davası, 3 büyüklerin gösterdiği kötü performans, yaşanan deprem ve terör olayları ve son olarak da Kurban Bayramı'nı unutup milli maça kilitlendik. Bugun Atatürk ölümünün üzerinden 73 yıl geçtikten sonra özlem ve saygı ile anılıyor ve akşam saatleriyle birlikte akıllarda sadece yarınki maç olacak..

Bu kez madde madde gidelim..

- Karşılaşmanın oynanacağı stad çok tartışıldı. Ama ben bu kez Milli takım duygusuyla hareket edeceğimize ve tuttuğumuz renkleri unutacağımıza inanıyorum. Arena'nın çimleri değiştirildi. Umarım zemin de oturmuştur ve herhangi bir sakatlığa neden olmaz.

- Öncelikle 2008'de oynadıkları futbol beğeni toplayan 2 ekip karşı karşıya gelecek. Ancak 2 takım da geçen sürede eski performansından uzaklaştı. 2 takım da 2010 Dünya Kupası'nda yer almadılar. Milli takımımız en iyi 2. olmayı hedeflerken son maçlarda Belçika-Almanya maçının sonucunu düşünmek zorunda kaldı; Hırvatistan ise berabere kalıp şampiyonaya direk gidebilecekken Yunanistan'a yenilmekten kurtulamadı. Son olarak iki ülkede de teknik direktörlerin son şansları olduğu konuşuluyor. Hırvat medyasına göre Hiddink her koşulda gidecek; yerine düşünülen isim de Abdullah Avcı. Fatih Terim ayrılırken görevinin başında kalan Biliç ise eskisi kadar destek görmüyor.

- Saha dışı olaylar maçı daha da önemli hale getiriyor. Hırvatistan'da şu ana kadar konuşan kimse 'intikam' sözcüğünü kullanmadı ve hemen herkes Türkiye'nin ciddi bir rakip olduğu konusunda hemfikir. Ama 2008'deki son dakika şokunu hala unutamadıklarını ve bu kez kazanmak adına herşeyi yapacaklarını söylüyorlar. Bu psikolojik durum eğer ilk maçı kazanırsak rakip üzerinde baskı yaratır; ancak eğer gollü bir beraberlik veya bir mağlubiyet alırsak deplasmanda işimiz çok zor olacaktır.

- Hırvatistan 2008'in rövanşı olarak görüyor karşılaşmayı ancak bizim için bundan çok daha fazlası. Son istatistiklere göre maçlara ortalama 9 bin taraftar gidiyor. Galatasaray dışında tüm takımların taraftar desteğinde azalma var ve insanlar futboldan soğumuş durumda. Bu durumu tersine çevirecek tek şey milli takımla yaşanacak büyük bir zafer olacaktır. Eğer yaz aylarını da bizim olmadığımız bir turnuvada, bize sempatik gelen takımları destekleyerek geçirirsek futbola olan eski coşkuyu yakalamak imkansız olacaktır. Dünya kupasından sonra bir turnuvayı daha kaçırırsak sadece prestij kaybetmiş olmayız; Hiddink gider ve yeni bir yapılanma yani yeni kayıp yıllar bizi bekler.

- Bu maç için kadroya alınan veya alınmayan oyunculardan bahsetmeyelim. Çünkü kim oynarsa oynasın elinden gelen her şeyi yapacaktır. Bu tarz maçlarda genellikle duygularımızla hareket ediyoruz ve bu kısa vadede başarıyı getiriyor. Sürekli olarak duygularımızın aklımızın önüne geçtiğinden yakınan Hiddink bile bu kez durumdan memnun. Çünkü daha bir kaç hafta önce, Azerbaycan karşısında bile kötü bir futbol sergilerken artık teknik taktik bir tarafa kazanma hırsıyla ve taraftarla bütünleşip bir varoluş mücadelesi sergilemeliyiz. Defasnta dikkatli olmalıyız, yan toplarda ve kontra ataklarda pozisyon vermemeliyiz. Arkaya attığımız toplarla Burak'ı kaçırabilirz. Yine bol bol şut atmalıyız. Topu olabildiğince rakip sahada tutmalı ve Arda, Hamit, Gökhan gibi isimleri tehlikeli bölgelerde topla buluşturmalıyız.

- Arda ve Burak en büyük umutlarımız olacaktır. Orta sahada oyunun hakimiyetini asla kaybetmemeliyiz. Emre ve Selçuk hem defansa yardımcı olmak hem de geriden atakları başlatmak zorundalar. Eğer tempoyu ayarlayabilirsek avantaj yakalarız. Yine kaleye direkt giden Gökhan Töre gibi isimlerin en az 45 dakika oynaması gerektiğine inanıyorum. Egemen'in yerine kimin oynayacağı da çok önemli ve birbirine alışık 2 isim olmalı: Egemen-Giray gibi... Hamit de maç eksiğine rağmen formaya yakın duruyor. Defansın solunda Caner düşünülebilir ama Caner'in de defansif yanı çok kuvvetli değil ve böylesine önemli bir maçta Hiddink alışılan kadroyu korumak isteyecektir. Kadro nasıl olursa olsun, amaç galibiyet olmalı. Ve ne olursa olsun gol yememeliyiz. Son maçlarda gol yollarında büyük sıkıntılar yaşıyoruz bir de gol yersek deplasmanda işimiz çok zor olur.

- Biraz da rakibi irdeleyelim. Asla hafife alınacak bir takım değil. Özellikle son dönemdeki milli takımımız için güçlü bir rakipler. Bununla birlikte Yunanistan'a son maçta liderliği verdiler. Defansta sıkıntıları büyük. Ağır bir defansları var (tıpkı bizim gibi). Savunmanın arkasına Burak'ı kaçırarak pozisyon bulabiliriz. Srna çok önemli bir oyuncu. Yine Modric çok gol atmayan ama attıran ve atakları yönlendiren isim. Eğer takımı izin verseydi bugun Chelsea'de oynuyor olacaktı. En çok gol atan oyuncuları Kranjcar ve Petric oynayamayacak. Eduardo Arsenal'de sakatlıklardan dolayı faydalı olamadı ama çok dikkat etmemiz gereken bir isim. Kaleleri de sağlam. Rakitic ve Olic de tanıdığımız isimler ve önlem almamız gerekiyor.

Sonuç olarak iki tarafın da mutlaka kazanması gereken bir maç ve gözüken kaybeden tarafın teknik heyetinin de görevinden ayrılacağı. Şanslar eşit. Futbolcularımız maç eksiğini kapattılar ama bu kez de çok fazla maç oynamak sıkıntı yaratabilir; Hiddink olabildiğince geniş düşünmeli..

İlk 11 tahminim: Volkan - Gökhan Gönül, Egemen, Giray, Hakan Balta (Caner) - Emre, Selçuk -  Arda, Hamit, Gökhan Töre (Kazım) - Burak Yılmaz

(Bugün U-21 Millilerimizin İtalya ile çok önemli bir mücadelesi var ve onlara da şans diliyorum. Ve tabi Atatürk'ü ölümünün 73. yıl dönümünde saygıyla anıyorum)

 
Toplam blog
: 65
: 1328
Kayıt tarihi
: 21.08.11
 
 

21 yaşındayım İst. Üniv siyaset bil. ve ulus. ilişkiler 4. sınıf öğrencisiyim... Olaylara eleştir..