Tüfekliler ve Ahmet Türk

“Ere ere bese lo, Kemalo başo”(“Evet,evet, peki yeter, Kemal çok üstün.”)

Yıllar önce bir kitap okumuştum. Kitaplığımda durup duruyordu.

Kitaplığımdan indirip, tekrar okudum. Tekrar okumamın önemli gerekçesi vardı.

Kitabın adı: “Tüfekliler”. Kitabın yazarı , 1980 Yılında bir saldırı sonucunda kaybettiğimiz,”Köroğlu kol destanları kitabını da yazmış olan, TRT’ de de çalışmış öğretmen yazarlarımızdan, Meslektaşım, Ümit Kaftancıoğlu. Kitap, Remzi Yayınevi yarafından yayınlanmış.

Kitabı güncel yapan da, Ümit Kaftancıoğlu’nun, DTP’nin başkanı Ahmet Türk’ün öğretmeni olması ve kitabında o yöreyi ve Ahmet Türk’ü anlatmış olmasıdır.

Ben de o köye çok yakın bölgede de görev yapmış olmamdan dolayı, kitap benim için de çok bilgilendirici ve ilginçti.

Derik, Kızıltepe, Viranşehir üçgeni ağaların, aşiretlerin yıllardır birbirleriyle didişip durdukları yerleşim alanları.

En kuvvetli aşiretler, Kahramanlar, Necimoğulları ve Ahmet Türk’ün aşireti.( Kasro Kanco)

Aşiretler arasında kavgaların eksik olmadığı bir dönem.

Kasro Kanco şatosu, o bölgenin çok önemli şatolarından biri, binlerce işçinin Karacadağ’dan taş taşıyarak yaptığı kale gibi bir yer. Bu şato ve şatoyu yapan ustalar üzerine o bölgede bulunduğum zaman bir çok öykü duymuştum. Bunları daha sonraki bloglarım da yazmak istiyorum.

“Cumhuriyet Kurulur. Ahmet Türk’ün aşireti, Atatürk’ü tanımaz, baş eğmez Ankara’ya. Yıl 1925’tir.

Atatürk, Kasro Kanco’nun dik başlılığını öğrenir öğrenmez, bir bölük jandarma çıkartır Mardin’den. Jandarma Kasro Kanco’yu kuşatır. Askerler sağlam şatoyu iyice bilemediklerinden, piyade tüfekleriyle bir başarıya ulaşamazlar. Ankara durumu iyi kavrayamadığı için, Mardin’den gönderilen tabur da başarılı olamaz. Kasro Kanco saltanatı sürmektedir.

Sonunda, Diyarbakır’dan kalkan bir topçu birliği, Karacadağ tepesine üslenir. Şatoya haber gönderilerek, direnmeden vazgeçilmesi istenir. Aracılar durumu iletirler şatoya. Şato direnmekte kararlıdır.

Şato topa tutulur. Birkaç top mermisinden sonra, şatonun çöle bakan mazgallarından biri parçalanır. Bir gedik açılır. Şatonun içindekiler topun gücünü anlarlar :

“Ere ere bese lo, Kemalo başo”derler. (“Evet evet, peki yeter, Kemal çok üstün..”)

Bu olaydan sonra Kancolar’a, Atatürk tarafından “Türk” soyadı verilir.”

Kaftancıoğlu öğrencisi, Ahmet Türk’ü anlatırken, giyiminin çok düzgün olduğu, güzel Türkçe konuştuğu, çok sessiz sakin bir öğrenci olduğunu anlatıyor. Çok çalışkan bir öğrenci olmadığını da belirtiyor.

Maaşları ve kadroları geciken öğretmenlere para dağıtan da, Ahmet Türk’ün ağabeyi milletvekili Abdurrahim Türk.

Yetmişli yıllara gelindiğinde, Ahmet Türk’ün ağabeyi, Abdurrahim Türk, CHP listesinden bağımsız Mardin milletvekilidir. Bu bölgelerde partiler sırtını aşiretlere dayamaktadır.

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’dır. Görev süresi sona ermektedir. AP, Sunay’ın görev süresini uzatmak istemektedir

Bu sıralar, Abdurrahim Türk, CHP’den ayrılıp, AP’ye geçer. Türk’ün aşireti bu geçişi istemez. Diğer aşiretlerde tepkilidir bu gelişmeye.

Abdurrahim Türk, Cevdet Sunay’ın görev süresinin uzatılacağı genel kurul toplantısına katılmaz. Genel kurulda süre uzatımı bir oy farkla reddedilir. Sunay’ın görev süresinin uzatılmasını isteyen Demirel, Abdurrahim Türk’e oylamaya katılmadığı için kızar ve partiden atar.

Ve Kızıltepe’de Abdurrahim Türk öldürülüyor. Kahramanlar, Necimoğulları, hatta Cevdet Sunay bile suçlanıyor o zaman.

Sonraki dönemlerde Ahmet Türk'ün milletvekiliği dönemleri başlıyor.

İnsanoğlu nereden nereye.

Yaşamda çok ilginç şeyler var.

Ahmet Türk, şimdi DTP'nin genel başkanı. DTP, mecliste grup kurmuş durumda.

Bu ülkenin insanları barış içinde birlikte yaşamak zorunda, bunun dışında başka yol yok. Bu, coğrafyamızın bize verdiği bir zorunluluk.

Herkes aklını başına toplamalıdır.

Ülkemiz hepimize yeter.

Bu ülke hepimiz içindir.

.