Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tükürük mü dediniz?

Hey güzel Allahım, kaç zamandır bana pek komik gelen, lakin anlatsam okuyucunun benimle empati sağlayıp da “Hahh haaa! Ayyy, çok yaşa!” tarzında gülebileceği konusunda ciddi endişe duyduğum; yine de her defasında “Ahh bir bilseler, durum ne komik!” diye iç geçirdiğim şu “tükürük” mevzusunu anlatacağım!

Bu cesareti nereden buldum derseniz, vallaha başbakanımız dahi tükürükten söz ediyorsa, şuncacık halim ile neyin edebinden dem vuracak, neyi kaybetmekten korkacağım?

Flaş! Flaş! Flaş!...

Bilgisayarımın ekranına tükürüyorum!

******

Tam oturuyorum yazı yazmaya, saat olmuş gecenin bilmem kaçı, sabaha az kala vaziyetleri yani… Öyle camsilmiş, ıslak havluymuş; katlanamam! Kokuları ellerime siniyor, yaktığım sigara artık Allah ne verdiyse, ya müge çiçeği kokuyor ya sarı papatyalar… Şey, sarı güller de olabilir, çam ormanı, güllerin büyüsü, aman… Türlü türlüsü…

İğrenç bir sigara tadı! Iykkk!...

Şöyle bir yazı yazma havasına giriyorum; ellerim klavyenin üstüne konuşlu…

Ekran abidik kubidik bakıyor bana!

Vallaha ne yalan; şöyle tükürüyorum! Arkasından kokusuz mendil kutusundan aldığım bir kağıt peçete ile siliyorum! Cam gibi, cam!

İşte tam da o anda bana olanlar oluyor!

Yeri geliyor aşk konusunda ahkam kesiyorsun, bazen ülkeyi kurtarmaya kalkışıyorsun, falan… O yazılar yazılmadan önce ekrana “Tüfff” dediğini bilseler!

Aslında “Tüfff” sizlere değil, ama garip bir paradoks elbet; sanki yazacağım konuya “Tüfff” dermiş gibi…

Kendi kendime eğlendiğim bir durumdu, biraz da pis bir şey tabii ki; ama insan tükürüğü kadar mikroplardan arınmış başka bir doğal salgı daha yoktur sanırım!

Mesela, bir sivilceyi koparırız, otomatik olarak parmağımız ağzımıza gider, bir parça tükürük aldıktan sonra sivilcenin üzerine süreriz.

Biz bilmesek de, hücrelerimiz, bilincimiz bilir!

******

“Tükürdüğünü yalamak” ise bir deyimdir!

Tükürüğün pek de hijyen olması, her insanın bir şekilde gerek sağlık amaçlı, gerek temizlik amaçlı tükürüğünden yararlanması ile bir ilgisi yoktur!

“Tükürdüğünü yalamak” “Pişman olmak”, “Yaptığının arkasında durmayarak geri adım atmak” anlamındadır.

Vallaha, bilgisayar ekranına tükürüp de cam gibi yapmamın arkasındayım!

Tükürdüğümü yalamam!

Kağıt mendil ile mükemmel sonuç alıyorum; haberiniz ola!

******

CHP ciddi bir çıkış yaptı; bana göre!

Çoğumuzun şikayetçi olduğu “Yaptım, oldu!” tavrına tavır koydu!

“Çoğumuz” derken, seçim sonuçlarına göre pek de çok değiliz; hani şöyle bir silkelesek! Neyse… İnsan bilemiyor, gerçekte kaç kişiyiz?

Mesela, AKP yanlısı bir genç CHP’ye oy verdi diye kardeşini ve yeğenini öldürmüş!

Öldürülmekten korkan kaç kişiler oldu mu?

Neyse…

(Yahu çok seviyorum bu “neyse” yi! “Siz düşünmeye devam edin, bu arada başka konulara da geçeyim izninizle ben!” Ama, onları da düşünmeyi ihmal etmeyin haaa!” anlamında… Süper, valaha!)

Ne diyordum?

Hah!

CHP bence pek doğru yolda!

Hani, hep düşünüp de, karalar bağladığımız bir durum var; “Nereye gidiyor Türkiye?”! Bir şahsın iki dudağı arasında olmak, bu durumun sürekli olarak yalanlanmasına karşın, her gelişen olayın ardında bu “İki dudak” ile karşılaşmak bazı kişileri pek memnun edebilir; lakin hiç de memnun olmayan kişilerin de var olduğu gerçeğini memnun gözüken yüzde ellilik kesime endekslemeden görmek gerek diye düşünüyorum!

******

CHP neden doğru yolda?

Sesleri, düşünceleri yüzde elli içine girmeyen bir kesimin; ki bu kesim az biraz okumuş, çokça insan, gönül gözü gören, Atatürk ilke ve inkılaplarına hayran; iyi bir mümin olmaktansa iyi bir insan olmayı yeğleyen kişilerin tercih ettiği partidir.

Bu düşüncede olanlar, insanların masumiyet karinelerine saygı duyarlar; birinin iki dudağı arasından çıkan sözün ille de “Doğru” olduğu kanaatinden ziyade, “Bir duralım bakalım…” derler…

İki dudak arasından çıkan şıh ve şeyhlerin “tartışılmaz” kabul gören köhne düşüncelerine karşın, medeniyeti, sağduyuyu, insan haklarını savunuyorlar!

Bazıları için pek komiktir!

“Madem”, diyorlar, “Halk sizi seçti….”, “Neden, diyorlar, mecliste değilsiniz?”

“Siz” diyorlar, “seçmeninize hakaret ediyorsunuz!”

Ihhh… Kendi seçmen algılayışı ile bakan kişilerin şahsi duygu ve düşünceleridir diyemeyeceğim! Öyle bariz bir durum var ki; yanılmıyorsam üç-dört yıllık bir durum!

AKP ne diyorsa, pat diye aynı sözler tekrarlanıp duruyor!

Ayol, kişilerin hiç mi farklı bir yorumu yoktur? Farklı bir cümlesi? Farklı bir benzetmesi, falan?

******

“Tükürdüklerini yalayacaklar” demeyi, şahsen, pek sakil, pek bayağı bir ifade olarak tanımlarken, hani, etim ve budum ne, ayol, hiçbir şeyim, hiçbir şey! Yine de, espri anlamında da olsa yazma konusunda endişeler içindeyken başbakandan duymak fena bir şekilde fiştek veriyor!

“Ekrana tükürdüm şekerler!”

“Kağıt mendil ile sildim, tertemiz oldu!”

“Yüzümüze tükürenler ak oldukları sürece, amannnn… “

“Koyversek diyor insan!”

“Şişşttt!”

“İşte en çok korkulan!”

“Ben ne yaparım, sen ne yaparsın? Hamm eder öcüler bizi!”

Pışıkkkk!

Bu kadar da ucuz değil!

Yani, Atatürk’ü sevmeyip de Humeyni’yi sevenler olabilir; mesela onlar “Cumhuriyet suçlusu” olarak görülmeyebilir; Cumhuriyeti sevenler “Hükümeti devirme planı” konu başlığı altında “Vatan haini” muamelesi görebilir!

Mevcut yasalar deşilip, deliklerden çıkan sonuçlar iki dudak arasını pek de memnun edebilir; lakin…

“Cebren ve hile ile bütün kaleleri kuşatılmış…”

Hah işte!

Anlayanlar CHP’nin duruşuna alkış tutuyorlar; diğerleri yuhalıyorlar!

******

Aynı lafı aynı ağızdan tekrarlayan seçmen, seçmen değildir!

“Seçmen” dediğinin bir vizyonu, bir görüşü olmalıdır!

Beklentisi olmalıdır; beklentisi olabilmesi için yaşamda var olma nedenini anlaması, kocasının karısı olmaktan öte bir varlığının olduğunun bilincinde olması gerekmektedir!

Müslüman kimlik kadına bu değeri vermediğinden, Atatürk dini bütün sanılan din tüccarları tarafından reddedilmiştir!

Din konusu pek fazlasıyla siyasete bulaşırken, inancı ayrı tutalım diyenler “Yobaz” ve de “Gavur” etiketi ile ifşa edilirken prim yapan partinin adaletine inananlar ancak gözlerine, rayicini bilemediğimiz meblağlarda, pembe gözlükler takanlardır!

Neyse…

(Bir daha söyleyeyim! Acayip seviyorum bu “Neyse” yi!)…

******

Sizler biraz daha düşüne durun; düşünün şekerim, Alzaimmer’e inat!

Ben, biraz dinlenmeye çekileyim; şımarıklık bu ya: Tatil sendromuna kendi kendime girdim!

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..