Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '09

 
Kategori
Ramazan
 

Tüm islam alemine sağlık, huzur, sevgi getirsin

Tüm islam alemine sağlık, huzur, sevgi getirsin
 

On iki ayın sultanı, RAMAZAN AYI geldi. İnsanlar bir koşuşturma içersinde, yenecek yemek sevdasına düştüler. Erzaklar alındı, yapılacaklar sıralandı .

Erkekler biraz daha gayretli, karınca gibi evlerine, ellerindeki imkanlar dahilinde daha iyi değişik şeyler almaya özen gösterirken , kadınlar ise evde , gelen bu nimetleri en güzel şekilde değerlendirerek, yemekler üretmeye çalışacaklar.
Hele hele çocuklar , onların duyguları daha bir farklı oluyor, şimdiki neslin duygularını pek bilemiyorum ama , çocukluğuma döndüğümde, bundan 52 yıl önceye . Genelde Ramazan kış aylarına denk gelirdi. Eski ahşap üç katlı bir ev.
Odalardan bir tanesi kiler olarak kullanırdı. Sadece Ramazan ayında iftarda yemek için, yazın kelek kavunlar alınıp , bu odaya iple asılırdı. İftarda yemeği sonunda , dışarda lapa lapa kar yağarken , yazın sıcağını hatırlatan tabak içinde mis kokulu kesilmiş kavunlar gelirdi. Tatlı yerine yenirdi.

Bizler küçük olduğumuzdan vede okula gittiğimiz için, hafta arasında oruç tutmamız yasaktı. Sadece hafta sonları , o da kuşluk orucu tutmamıza izin verilirdi. Dedem öğleyin bir parça ekmek verirdi , bununla oruç bozulmaz hadi akşam orucunuzu açarsınız dediğinde pek mutlu olurduk. Sanki gün boyu oruç tutmuş gibi.

Hafızamda kalan, gece saat üçde kalkılır, yer sofrası hazırlanıp, çaylar demlenir, akşamdan kalan pideler bir tepsi içine küçük küçük doğranır, üzerlerine peynirler serpilir, kaynamış su üzerinde gezdirilir ve sofraya gelirkende üzerine tereyağ dökülürdü.

Yattığım yerden yapılan bu hazırlıkları heyacanla izlerdim. Beni ne zaman kaldıracaklar diye, annem deymeyin uyusun yarın okula gidecek, dedem ya kızım bırak kalksın, o da bir iki lokma yesin, belki ilerde böyle günleri yaşayamaz belki diyince, aldığım cesaretle, hemen yatakdan fırlar, sofranın baş köşesine otururdum. Sofra tabir edilen dört tane ağaç ayak üzerine çakılmış, daire biçiminde yine ağaçtan yapılmış 8 kişinin rahatça etrafında oturup yemek yiyebileceği bir şey. Ne güzeldi o günler, bütün aile bir arada gecenin ilerleyen saati ve uyku mahmurluğu olmasına rağmen, sohbet sofradan hiç eksik olmazdı. Sularımız ise buzdolabı olmadığından, sırlı küplerde saklanır, maşlapa dediğimiz kupalar ile alınıp içilirdi.

Sofraya en son gelen tepsi içinde, bu küpden alınmış bardaklara konmuş sulardı. Dedem ailenin en büyüğü olduğundan o sofradan kalkmadan , sofra duası yapılmadan kimse yerinden kıpırdayamazdı.

Ertesi yeni başlayacak gün için, ALLAH tan tüm aleme hayırlı, güzel, sağlıklı bol kazançlı gün olması dilekleri ve dedemin besmelesi ile yataklara yatılırdı.
Yastığa başımı koyduğumda, duyduğum o huzuru, o yaşadığım güzel günleri bu ramazan günündede yaşamak isterdim. Ama zaman öylesine değişiyor ki bazen tek başınıza, bir iftar sofrası başında, yine tek başınıza orucunuzu açıyorsunuz.
Genede her şeye rağmen, herşeye şükürler olsun, bu günlere kadar sağlıkla ve ayaklarının üstünde durarak, bu mübarek ayı yine yaşamayı nasip ettiği için.
Tüm İSLAM ALEMİNE, mübarek RAMAZAN AYI nın bereket, bolluk, sağlık ve yeryüzünde yaşayan tüm insanlığa savaşsız, barış içinde SEVGİ ile kalmalarını nasip etmesini canı gönülden dilerim.

 
Toplam blog
: 106
: 461
Kayıt tarihi
: 18.06.09
 
 

 Hayata daima pozitiv bir bakış açısı ile bakan, insanları incitmekten, üzmekten korkan ama hay..