Tunceli ile ilgili birkaç söz!

Barbaros Baykara’nın iki kitabını da okumuştum. Hatta “Dersim 1937” kitabında ismi geçen bir Ağanın yeğeniyle de uzun süre bir arada yaşadım.

“Olay, Devletin Alevi kardeşlerimize karşı bir sindirme hareketi değil ki!”

Bu tür olaylar ülkenin her yerinde olmuş aşağı yukarı. Karadenizde de olmuş! Hamidiye gelmiş dağı taşı bombalamış!

Devlete kin mi besleyecektik şimdi?

Ortamı “liberal” görüp “ne koparırsak kârdır “ peşine mi düşecektik?

Milli devletin oluşmasında çok sancılı dönemler geçirildi. Teba kültüründen Cumhuriyet kültürüne geçiş zor oldu. Daha önce de yazmıştım. Acaba Atatürk bu Millete “Hanedanı mı devam ettirelim yoksa Cumhuriyeti mi kuralım “ diye bir seçenek sunsaydı, yüzde beş Cumhuriyeti kuralım diyen çıkar mıydı ?

Çıkmazdı bile!

Son zamanlarda dikkat ediyorum da birkaç seneye kadar Alevilikle alakalı olmayan bazı şahıslar sıkı bir Alevi kesildiler! Zamanında “dedelerle” alay edenler dedelere yamandılar.

Rant oradaydı çünkü!

Hayallerine kar yağmıştı!

Tuncelililer olsun diğer tüm Güney-Doğulu kardeşlerimiz olsun kendini ezen sömüren Ağalık düzenine yenilmiş görünüyorlar! Onların dümen suyuna girmişler görünüyorlar! Bu söylem onların söylemidir.

Not: Sayın Kültür Bakanının olaya ne kadar önyargılı bir bakışı olduğunu da demecinden anlıyoruz. 1935 yılında Tunç yataklarının olması dolayısıyla Tunceli ismini alan bu şehre bu olaylardan sonra bu isim verildi diyor. Bilgiden yoksunluk ve önyargı atbaşı gidiyor.