Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
Üniversiteler
 

TÜRBAN MI KÜRDAN MI?

TÜRBAN MI KÜRDAN MI?
 



Son günlerde yoğunlaşan türban tartışmaları, bir kadın ve eğitimci olarak beni çok kaygılandırdı. Biliyorum ki toplumun büyük kesiminde de aynı kaygılar yaşanıyor.

Ağızlara sakız edilen, gündemi meşgul eden bu konunun temelinde sadece üniversite öğrencilerinin okullarına türbanla girmek istemeleri gibi masumane bir nedenin olmadığını anlamamak imkansız.

İşin en üzücü ve kaygı verici yanlarından biri de tamamen kadınları ilgilendiren bir konunun kadınlar tarafından değil de erkekler tarafından dile getirilmesi, tartışılması ve kararlar verilmesi.

Meclisteki kadın milletvekilleri bütün bunlar olup biterken neredeler?? Bu konuda söyleyecek hiç mi sözleri yok??

Hangi partiden hangi düşünceden olurlarsa olsunlar partilerinde sadece bir el kaldırımı oy olarak mı varlar sadece?? Eğer öyle ise meclisteki kadın sayısının artmış ya da artmamış olmasının bu durumda ne anlamı var?? Kadın vekillerimiz kadın kimliklerini evlerinde bırakıp mı gittiler Ankara'ya yoksa??

Bizler meclisteki hemcinslerimizin sayısı arttıkça boş yere mi sevindik, alkışladık..??

Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanı Sn. Nimet Çubukçu kimin haklarını korumak, kimlerin sözcülüğünü yapmak üzere bu görevde??

Eğitim ve bilim yuvası olan üniversitelerimizin birtakım gerici ideolojilerin amaçlarına ulaşabilmesi adına türban üzerinden polemiğe sokulması ve alet edilmesi, üniversite hocalarımızın çalışmalarını teşvik etmek, bilimsel çalışmalarına, araştırmalarına destek vermek ve motive etmek yerine çalışmalarını hantallaştırıcı konularla eğitime ve bilime ket vurulması son derece üzücü ve aynı zamanda da endişe verici bir durum.

Bu, türban değil tam anlamıyla bir kürdan meselesi bana göre. Türbana sarılmış kürdanlarla, bir takım hastalıkları olsa bile en azından kökleri sağlam olan dişleri karıştırmak … Ne adına? Dişleri tedavi etmek adına… Sözde sıkıntıları azaltmak adına..

Geçtiğimiz hafta yapılan üniversiteler arası rektörler toplantısında konuşan YÖK başkanını izledikçe insanın acıma duyguları depreşiyor adeta ve insan olmanın dayanılmaz hafifliğini bir daha hissediyorum. Özgür ve çağdaş bilim alanları olan üniversitelerden sorumlu olan fakat iktidar karşısında ezik duran bir adam. Tanrı kimseyi o duruma düşürmesin.

YÖK başkanımız, üniversite rektörlerinin bir araya geldiği bu toplantıda türban konusunun konuşulmasının doğru olmadığını, konuşulsa bile rektörlerin bu konuda fikir beyan etme yada karar almalarının yasal olmadığını söylüyor.

Yazık, çok yazık!! Üniversite rektörleri bir araya gelip tamamen kendi kurumlarını ilgilendiren bir konuyu konuşmayacak da magazin dedikodularını mı konuşacaklar?

Türban üniversitelerde serbest bırakıldığında tüm sorunlar sona mı erecek??Bu defa başka kargaşalar çıkmaya başlayacak. Asıl o zaman üniversitelerde kıyamet kopacak. Bir de güzel çözüm bulmuşlar; ''çene altından bağlama formulü''. Dünya tarihinde ilk defa fotoğraflı bir yasa çıkacakJ Kara mizahın ta kendisi…

Üniversite rektörleri kapıda bekçilik mi yapacak? Kim çene altından bağlamış, kim yandan, kim arkadan bağlamış diye.

Ayrıca çene altından bağlamayanlara yaptırım ne olacak? Bu belli mi? Değil tabii ki. Eğer bir yasa çıkarılıyorsa yürütme esnasında kargaşa çıkmaması için en ince ayrıntısına kadar her şeyin düzenlenmesi gerekmez mi?

Baş bağlamak sadece üniversitelerle sınırlı olacakmış. Öyleyse bu yasaya ilköğretim okullarında, liselerde ve kamu kurumlarında baş bağlamak yasaktır ifadesinin de eklenmesi gerekmezmi?

Ekleneceğini hiç sanmıyorum çünkü amaç başka. Eğer bu ifadeyi eklerlerse ileride yapacakları değişikliklerin önünü kapatmış olurlar ki bu kendi kuyularını kazmak olur.

İktidar bu yasa değişikliğini Avrupa Birliği normlarına uyma adına yaptığını söylüyor. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi türban üniversitelere yasal olarak girerse, inanan insan böyle giyinir demiş olacaksınız ve bu da insanlar üzerinde psikolojik baskı yaratacak, çatışmalara guruplaşmalara neden olacaktır diyor.

Bu türban değil kürdan meselesidir. Ülkemizin üzerinde oynanan oyunlardan biridir. Yapay olarak yaratılmış sorunlardan ve oluşturulmuş gündemlerden bıktık usandık!.. Kürdanla ne kadar karıştırırlarsa ülkemizi o denli kanatacaklar ve tedavisi mümkün olmayan sorunlara yol açacaklardır.

Bütün bu olan biteni görüp de sessiz kalmak, taraf olmamak mümkün değildir. Sessiz kalıp taraf olmamak ise karşı taraf olmak demektir ki bu en büyük zarar vermektir gerçeğe…

 
Toplam blog
: 9
: 1095
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Annemin anlattığına göre İstanbul'un, rüzgarı yosun kokusu taşıyan serin günlerinden birinde ve geçi..