Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '07

 
Kategori
İnançlar
 

Türban mı peruk mu? Cennete götürür?

Türban mı peruk mu? Cennete götürür?
 

Bazı irtica yandaşlarının yeni tercihleri şimdilerde, türban yerine, PERUK olmaya başladı.
Bu aldatmaca kimin içindir?
Bu ne dar bakışdır?Şu peruk işini, yıllarını kendi içinde inanç ve ilahiyatla yan yana geçirirmeye çalışan sade bir vatandaş ve bir insan olarak sormak istiyorum.
1-Peruk nedir?
Bir zamanlar canlı olan bir şahsa ait saç tellerinden imal edilen bir objedir.
2-Peruk nedir?
Bir zamanlar sahip olduğu bu saç tellerini satmak zorunda olan birine ait bir saç yumağıdır.
3-Peruk nedir?
Estetik güzellik ereği ile yapılan ticari bir meteryaldir.
4-Peruk nedir?
Varolan bir takım eksiklikleri kamufle etmek amacı ile kullanılan bir objedir.
5-Peruk nedir?
Saçlarını satışa sunmaya kadar uzanan acı bir yoksulluk zincirinin paslı bir halkası olarak önümüze gelen kendi gerçeklerimizin sadece masum bir halkasıdır.
6-Peruk nedir?
Akla ilk gelen, bu saç grubunun tek tek elden geçiirilerek, bir başka kafatasına modellenmesi, kellik ya da istem dışı saç kusurları ya da zerafeti destekleyici bir alternatif dışında; bir de TÜRBAN AMAÇLI satın alınmaya başlandı.
Peki soruyorum, başkalarının saç tellerini kullanarak CENNETİ hedefleyenlere;Ya saçlarını kullandıkları gerçek saçın sahipleri?
Onlar cehenneme mi gidecek?
Neden gidecek?
Nasıl gidecek?Tek suçları bir zamanlar para için, saçlarını pazarlamaya mecbur kaldıkları için mi?
Neden gidecek?
Kendilerince icat ettikleri bu kıl formatında kullanılan saçlar, bir at kuyruğundan değildir, bir başka insana , bir başka KADIN NAMZETİN şahsına aittir.Bu şekilde o peruğun bir başka kadın kişiye ait olduğu varsayarsak eğer, o şahsın günahı ı nedir bu eylemden?
Sabah sabah aklıma takıldı, dolanıp duruyorum evin içinde, bu bir aldatmaca değil midir?
Sen cennete git, kılını kullandığın zavallılar da cehenneme, BU NASIL BİR DÜNYA GÖRÜŞÜDÜR?
Benim okuduğum kitap, bir sosyoloji, hukuk, jeoloji, kimya, anatomi, literatürüdür.
Anlayarak ve mânasını idrak ederek okumayı bir başarabilsek?Hucurat suresinde, dedikodu, gıybet ve de zan reddedilmiştir.Haseneler yani iyilikler ve seyyieler yani kötülükleri ayırd ederek bunları yaşamımızda olması gerektiği gibi kabullenmemiz yazmıyor mu?Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?
Peki bilmek nasıl oluyor?Cennetteki yerini garantilemek için her yola açık olmak mıdır?
Herşeyin en başının ve de en sonunun önce kendimize, sonra da tüm kâinattakilere karşı, realist, hÜmanist ve de insanca davranması demek olduğunu algılayabilirdik.
Benim kılım cennete gitsin de diğeri nereye giderse gitsin gibi içi boş, ilkel, sığı, cehalet ötesi BENCİL bir eyleme tutunmadan yaşamayı öğrenebilirdik o zaman belki de.Başın açıksa mutlaka cehennemlilksin gibi, toplumu kamplaştıran yobazca girişimler, az dindarlar - çok dindarlar gibi tehlikeli sosyolojik travmalara yol açacak adımlar, cennetlilkler-cehennemlikler gibi halkları kategorize etmeye de çalışan ince oyunların nereye yol almaya çalştığını zannediyorum herkes az çok farkındadır.
Hiç kimse buna cesaret etmemeli denememeli, hatta düşünmemeliydi.
Tarikatlerin, şu sıralarda Bursa sokaklarında artışını acı ile izlediğim ÇARŞAF FORMASYONUNUN, sohbet adı altında yürütülen tezgahların, şeyh aldatmacalarının cemaatlerine de gerek duyulmazdı.
Şeyhlerin haremine girmek ve onların el eteklerini öpmekten geçmiyor inanç yolu.
Cennete gitmek , ne bir başka kadının saç telinin arkasına saklanmaktan geçiyor, ne de kara çarşafların aydınlıktan millerce uzak karanlıklarına sarınmaktan geçiyor.
Şeyhlerin muhteşem imparatorluklarının ve de harem organizasyonlarının dışında DİN ADINA, hiç bir mertebeye rezerve yapmaya muktedir olamayacaklarını, hali-hazırda zaten hiç kimsenin aracılığına muhtaç da olmadığımızı bilemedikten sonra, daha çok köşe döner peruk tacirleri, tarikat şeyhleri ve cinci hocalar.
Bir bilen varsa acilen söylesin.
Acaba Zekeriya hocamıza mı sorsak bu mevzuatları?
Perukların gerçek sahibelerinin ne suçu vardır bu icraatta, neden birinin cennete gidecekken o saç kılları cehenneme olan sevklerinde günahkar olarak algılanılmaktadır.
Sonuçta ilk bakıldığında kafa üzerindeki saç mıdır?
Evet.
Belki de saçlarını gizleyenin saçından çok daha tahrikkar mıdır?
Olası.
Sonuç;
Yüzde yüz cehennem.
Kimin için?
Peruğun sahibesi kadın kişi için.
Tez getirin peruğun sahibini atın cehenneme.
Eee ya peruğu takan?Onu alın cennete.Kafatasını er kişilerden sakındığı için, hem de en zarif cennetlerden birine.Artık Naim mi olur Firdevs mi olur, Adn mı olur aklınıza hangisi gelirse sonu garantidir.
İşte teraz-i mîzan'da olmasını hesapladıkları muhasebe.Çok biliyorlar ya!
Yapmayın beyler yapmayın, kitabı kitabınıza uyarlamaktan vazgeçin artık.
Hiç de inandırıcı değilsiniz.

Saçla perukla türbanla değil, gerçek yaşamımızdaki gerçek adımlarımızın ciddi anlamda önemli olduğunu bilmemizin vakti gelmiştir artık.

Kaldırımlarda can güvenliğimiz olmadan, kapkaççıların boy hedefi halinde, kelle koltukta yürümeye çalıştığımız, uyuşturucu batağının ilk öğretim okullarına kadar indiği, belde silahların keyfiyetle taşınarak ateşlendiği, askeri ücretle yaşamda ip üzerinde cambazlık yaparak hayatlarını idame ettirmeye çalıştıkları bir dünya emanet ediyoruz çocuklarımıza.

Biraz da bunları konuşalım isterseniz, ünüversite kapılarında, türban yaygaralarını bir formasyon haline getirmek gibi bir fantazinin ardında koşmayalım lütfen...

İran modeli bir Türkiye istemiyoruz.

Gerçek meselelerin konuşulduğu bir Türkiye dileğiyle.

SAYGILAR.

 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..