Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '13

 
Kategori
Güncel
 

Türban ve Atatürk

Türban ve Atatürk
 

İLK KADIN MİLLETVEKİLİ SATI KADIN


Atatürk’ün Türk kadınının örtünmesi, kılık kıyafeti ile ilgili görüşü aslında çok açıktır. Bunu anlamak için Atatürk’ün devrim anlayışına bakmak ve çevresindeki başörtülü, çarşaflı hanımlarla ilişkisini incelemek bile yeterlidir. Tabi önyargılarınızı bir kenara bırakarak…

 Bu duruma ilk örnekler Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım ve eşi Latife Hanım’dır. Annesi Zübeyde Hanım’ın başının örtülü, eşi Latife Hanım’ın çarşaflı olması bize Atatürk’ün bu kıyafetleri bir ölçü olarak kabul ettiğini göstermesinden ziyade nasıl bir geleneksel ve kültürel bir ortamda yetiştiğinin, bulunduğunun göstergesidir. Ve aynı zamanda O’nun bu kültüre saygısının..

Mustafa Kemal’in bütün devrimlerinde ki temel prensip şu sözlerinde yatar:
"Ben insanların kalbini kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim..."

Nitekim Mustafa Kemal’in devrimlerinin başarısının sırrı budur. Atatürk’ün Meclis’e soktuğu ilk kadın milletvekili de, Atatürk’ün Anadolu kadınına olan yaklaşımını, bakış açısını her açıdan özetleyen güzel bir örnektir:

Ankara'da yakıcı bir yaz günü idi. Atatürk beraberinde arkadaşları ve yaverleri olduğu halde Kızılcahamam’a giderken kazan köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti. Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı köylerin içinden geçen, şosede duran bu yabancı konukları görünce hep koşuştular. Kimi su seyirtti, kimi ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Ata'ya uzattı:

- Bir soğuk ayran içer misiniz, dedi.

Bu çorak iklimin kavurduğu yüzünde bronzlaşmış Türk kadının en bariz ifadelerini taşıyan, bir Türk Anası idi. Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra, sağ elindeki ayran bardağını uzattı, bekledi. Ata, ayranı kana kana içmiş ve biran durakladıktan sonra ona:

- Senin kocan kim? diye sormuştu

Köylü kadını, yüzü tunçlaşmış, elleri nasırlı bir Türk Anası Ankara'nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya harbinde boğazından yaralanmış bir cengaver olduğunu söyledi. Ata bir soru daha sordu:

- Ne zaman doğdun?

- 1919'da Atatürk Samsun'a çıktığı zaman doğdum.

Ata, bir an düşündü. Yıl 1934 idi. Kadının bu ifadesine göre 15 yaşında olması lazım gelirdi. Halbuki karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu tekrar sordu:

- Nasıl olur

Evet, nasıl olurdu. Bu Satı Kadın hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek:

- Evet Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!

Tam 6 çocuklu bu Anadolu kadını 1890 doğumluydu. Kazan köyünün muhtarıydı. Türkiye’deki ilk kadın muhtardı.

- Babam Kara Mehmet’lerden. Kazan’ın muhtarlık mühürü bana ondan miras kaldı. Sizi görmek fırsatını bize bahşettiğiniz için bahtiyarlık duyuyoruz Paşam.

 - Peki kadınların da erkekler gibi çalışıp çalışıp çeşitli mevkilere yükselmesi konusunda ne düşünüyorsun?

 - Şüphesiz doğrudur. Ve kadınlarımız Cumhuriyet’in mefkuresi altında bunu başarmak azmine sahiptir. Biz kadınlar hedefe yürüyecek ve Cumhuriyet meşalesini her alanda taşıyacağız Paşam.

Mustafa Kemal bu yanıttan son derece memnun olmuştu. Bu konuşma onu bir hayli düşündürdü. Ayrılırken yaverine kadının ismini ve adresini not ettirdi. Daha sonra Satı Kadın Büyük Millet Meclisi’ne giren ilk kadın milletvekili oldu.
 (Sait Arif Terzioğlu-Yazılmayan Yönleriyle Atatürk)

Atatürk’ün kadının örtünmesi ve kılık kıyafeti ilgili çok net ifadeleri ve konuşmaları da vardır.. O da bir daha ki yazıya artık. Uzun yazılıyor sevilmiyor, tadında bırakalım.. 

 
Toplam blog
: 21
: 660
Kayıt tarihi
: 28.07.12
 
 

Yazar/ Politika- Sivil Toplum ..