Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '09

 
Kategori
Otomotiv
 

Türk arabalarının devrimi “Anadol”

Türk arabalarının devrimi “Anadol”
 

AnadolResim: İnternet


Devrim Arabaları filmi ile gündeme düşen bir konu, Türkiye’de ilk otomobil nasıl bir serüvenden sonra yollara indi. "Devrim yolda kaldı" diye o günün gazete manşetlerine taşınan olayları hepimiz biliyoruz. Amerikan otomobilleri yollarda cirit attığı 1960’ lı yıllar. İhtilal bitmiş sıra kalkınmaya yönelik hamlelere gelmiştir. İlk iş kendi otomobilimizi kendimiz yapalım. Hem paramız cebimizde kalsın hem de dost düşmanın gözü araba görsün diyerek işe koyulurlar. Yaparlarda ama şanssızlık bu nakliye sırasında boşaltılan benzin deposunun tören sırasında doldurulması nedeniyle Devrim yerinden kalkamaz. Doğru veya yanlış hikâye bu…

Ben size başka bir ilkten söz etmek istiyorum. Hani amblemi Hitit zamanlarından gelen “Anadol” otomobillerinin hikâyesini aktarmak geldi içimden. Ben yaştakiler iyi bilirler önce tek daha sonra dört kapılı Modelleri çıktı piyasaya. Seri olarak üretilen ilk Türk arabalarıdır Anadol. Sanayici Vehbi Koç'un yerli otomobil üretmek hayali sonucu doğmuştur. 1928 yılında Ford ürünlerinin Ankara bayisi olan Koç, II. Dünya Savaşı'ndan sonra da İtalyanlarla Fiat traktörlerinin Türkiye'de üretimi için işbirliğine girmişti. 1959'da kurduğu Otosan Fabrikaları'nda Ford markası altında kamyon üreten Koç, 1960 senesinde Ford Consul otomobil montajı, 1963–1965 yılları arasında da 240 adet Ford Taunus 17M station wagon otomobil montajı yapmıştı ve artık Otosan çatısı altında bir Türk otomobili üretmek istiyordu. İsteğini gerçekleştirdi de. Fakat o zamanın şartlarında maliyetler çok fazla idi ve bunu aşağı çekmenin yolları arandı. İşte tamda bu sırada aşağıdaki olay yaşanır: 1963 yılında Otosan'ın Ankara'daki dağıtım şirketi Otokoç' un önünde oturan Bernar Nahum (Otomotiv Grubu Başkanı) ve Rahmi Koç'un dikkatlerini yedek parça almak için gelen bir bayinin pikabı çekti. Pikabı incelemeye başlayan Bernar Nahum ve Rahmi Koç, aracın karoserinin sacdan yapılmadığım anladılar. Bunun üzerine motor kaputunu açınca İsrail yapımı (Autocars Co.) bir kasaya sahip olduğunu gördüler. Aracın sahibi, karoserde "fiberglas" isimli yeni bir malzeme kullanıldığını söyleyince bu yeni malzeme Koç' ların ilgisini çekti. Maliyeti düşürecek malzeme bulundu ama izin alınamadı. Uzun uğraşlar sonunda Sanayi Bakanlığı projeyi onaylamak için prototipi incelemek istedi. FW 5 (Four Wheeler 5) olarak adlandırılan prototip, tam olarak hazır olmamasına rağmen yola çıkarıldı ve İngiltere'den İstanbul'a 63 saatte geldi. Otomobili 22 Aralık 1965'te inceleyen ve deneme sürüşü yapan Sanayi Bakanlığı yetkilileri, üretimi 10 ayda gerçekleştirmeleri ve fiyatının 30.000 liranın altında olması şartıyla üretim izni vereceklerini açıkladılar. 10 Ocak 1966'da resmi başvuru yapıldı. 1966 hummalı bir çalışma yılı oldu Otosan için... Bu arada otomobile isim koymak için bir anket düzenlendi. Ankete gelen 100.000'i aşkın mektupta 2000'den fazla isim önerisi vardı. Bunlar içinde en beğenilen Veko (Vehbi Koç), Anadolu, Anadol, Otosan gibi teklifler olmuştu. Divan Oteli'nde yapılan dört ayrı toplantı sonunda bu isimler arasında yeni otomobile "Anadol" ismi uygun görüldü.

Uzun yıllar Anadolu karayollarında boy gösteren Anadol’ un hikâyesinin finali önce, 4-kapılı Anadol üretimine geçilip 2-kapılı modelin üretimi 1975 yılında son verilmesi ile başlar. İleriki yıllarda üretimine tamamen son verilmiştir.

"Fiberglas" aksamını ineklerin, atların yediği söylenen Anadol otomobiller yaşamlarını Türk zekâsının bir ürünü olarak pikap halinde günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Belki sizin sokağın hemen karşısında bile bir tanesi park etmiş, eski günlerini hatırlayıp iç çekiyordur.

Sahi birde Anadol üzerine film yapılamaz mı? Devrime bir kardeş gelse fenamı olur. Meraktan soruyorum?

 
Toplam blog
: 405
: 914
Kayıt tarihi
: 19.04.07
 
 

Okumayı ve kendimce yazmayı severim. Samimi eleştirilere açık biriyimdir. ..