Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '09

 
Kategori
Otomotiv
 

Bir torna tezgâhından 36 ülkeye ulaşan yolculuk

Bir torna tezgâhından 36 ülkeye ulaşan yolculuk
 

Bugün bu pencerede her zaman yazdıklarımdan farklı bir konuyu ele almak istedim. Türkiye’deki sanayileşme sürecinde Anadolu bu sanayinin neresinde, Anadolu’da kadın iş hayatının neresinde ve Aile şirketleri mi yoksa bağımsız şirketler mi uzun soluklu oluyor Türkiye’de?

Bu sorulara cevap ararken bir ekonomist ya da bir sosyolog değilim, bu yüzden yazacaklarım bilimsel olmayacak elbette ki! Amacım bu sorulara dikkat çekmek, biraz düşündürmek, bir yerlere dikkati çekmek. Yazacaklarımda tamamen benim gözlemlerime dayanan veriler.

Yukarıda sorduğum sorulara ve dikkat çekilmesini istediğim konulara en iyi cevabı sunacağını ve dikkatini çekeceğine inandığım şehir olarak da Anadolu’nun Anadolusu Sivas ve onun bağrından çıkmış dünya da adını duyurmuş önemli bir sanayi devi olan ESTAŞ’a yer vermek istedim.

Estaş’ı açmadan önce Sivas’ı biraz açmak gerek düşünüyorum. Sivas, Anadolu’nun sanayi ve ticaret direnci yüksek şehirlerinden biridir. Bunu daha iyi anlamak için istatiksel verilere birlikte bakalım istiyorum.

Nisan 2008 tarihinde yayınlanan Yatırım Dergisi’nde geçen ifadelerle Sivas Organize Sanayi Müdürlüğü Sivas Ticaret İl Müdürlüğü ve Sivas TSO istatistiklerine göre ;

Sivas’ta 1070 tane imalat yapan firma bulunmaktadır. Bunlardan 70 tanesi üretimde, 43 inşaat halinde, 113 OSB’de, 907 Sivas Küçük Sanayi Sitesinde 50’si ise diğer bölgelerde bulunmaktadır.

Sivas ilindeki faal şirket sayısı; 1027'dir.

Sivas sanayi şirketlerinin % 6.82’si Sivas 1. Organize Sanayi Bölgesi, % 88.31'i K.S.S., % 4.87’si diğer bölgelerde faaliyet göstermektedir.

1. OSB’de 113 yatırımcıya alan tahsis edilmiştir. 2005'te 61 sanayi tesisi üretime geçmiş, 4337 istihdam sağlanmıştır. 2006 sonu üretime geçen tesis 70'e ulaşmıştır.

KOSGEB’İn 2006 araştırmasına göre Sivas, sanayi gelişiminin % 54.03'ü 1999 ile 2000 arasında % 25.81'i ise 2000 yılından sonra olmuştur.

10 ile 24 kişi arasında çalışan istihdam eden firma sayısı % 43 ile ilk sırada yer alırken 25 ile 100 kişi arasında çalışan istihdam eden firma sayısı % 32,5 ile ikinci sıradadır. Bu da demek oluyor ki artık Sivas’ta büyük ölçekli işletmelerin sayısı artmaktadır.

2002'de 10 ve üzerinde işçi çalıştıran firma sayısının 102'den bugün % 63.72 artışla 167'ye ulaşması bunun en önemli göstergelerinden birisidir.


Ve bu yatırımcılar arasından Estaş;

Yolumun Sivas’a düştüğü şu günlerde Estaş’ı yerinde ziyaret ederek Fabrika müdürü İsmail Timuçin’in ile Estaş hakkında bir nostalji yaptık. Dünden bugüne Estaş’ı anlattığında sizlerinde ilgisini çekeceğini düşündüm açıkçası. Sivas’ta birçok kuruluş arasından özellikle Estaş’ı seçmemin birçok anlamı var aslında bunu fabrika müdüründen öğrendiklerimle sizlere de aktarmak istiyorum.

1973 yılında Abdurahman Halis Vermezoğlu tarafından kurulan bir torna atölyesinden bugünlere gelen bu fabrika göründüğü kadar kolay kurulmamıştır. Özellikle de o yılların zorlu süreci göz önüne alındığında.

Türkiye’nin döviz darboğazında olduğu, ambargoların uygulandığı 1972 yılında nakliyecilerin kullandığı Taames ve Ford d-750 kamyonlarının piyasaya yeni çıktığı bir zamanda Estaş’ın da bu uzun yolculuğu başlamıştır. Estaş ile ilgili sorularımı ve bu yolculuğu İsmail Timuçin ile aramızda geçen küçük röportajla aktarmak istiyorum sizlere;

-Dünden bugüne Estaş’ı anlatır mısınız?

-Fabrika Müdürü İsmail Timuçin;

ESTAŞ'ın kuruluşunda en büyük etken ülkemizdeki yokluklar olmuştur. 1970’lı yıllarda ülkemizde yaşanan döviz sıkıntısından dolayı Türkiye' de yurt dışından gelen ithal parçalar bulunamıyordu. Bu tarihlerde tamamen ithal olarak gelen eksantrik millerinin bulunamamasından dolayı Thames ve Ford G 750 kamyonları gibi araçların Eksantrik Milleri Türkiye' de bulunamıyor ve bu araçlar Eksantrik Mili yüzünden sorunlar yaşıyordu. Kurucumuz Sn. Halis VERMEZOĞLU kamyon sahiplerinin taleplerini karşılamak ve bu ihtiyacı gidermek amacı bu millerin tadilat yapılarak değil de tamamının çelikten üretmeyi planlayarak bu alanda Türkiye’de araştırmaları sonucunda torna tezgâhına mekanik kopya sistemi geliştirerek işe başladı. İlk denemesinde çıkan eksantrik milini Ford kamyonunda denemesi olumlu sonuç vermesi seri üretime geçmesine yol açmıştır. Böylece eksantrik mili üretimine başlamıştır. Firmamız o zamanın şartlarına göre Almanya'dan Türkiye'ye kullanılmış tezgâhlar getirerek üretimin kalitesini, teknolojisini ve üretim adetlerini artırmayı başarmıştır. ESTAŞ 1977 yılında resmen ESTAŞ Eksantrik Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak faaliyete başlamıştır. O tarihlerde Yurtiçi otomotiv yedek parça piyasasına eksantrik mili yapan firmamız her geçen gün kalitesini artırarak Otoyol, BMC ve Uzel gibi Otomotiv ve Traktör Ana Sanayi üreticilerine de eksantrik mili yapmaya başlamıştır. Yerli otomotiv üreticileri ESTAŞ’ın ürün kalitesini ve sistemini geliştirmesinde katkılarda bulunmuş, firmamız 1997 tarihinde ISO 9001:1994 kalite belgesi almış ve 2004 yılında ise ISO 9001:2000 ve ISO/TS 16949:2002 kalite sistem belgesini alarak sistemli çalışmasını belgelemiştir. Yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda kendi ürününün pazarlamasını da yapan ESTAŞ ta, 2000 yılında ESTAŞ Pazarlama A.Ş. kurularak pazarlama ağı daha da geliştirerek 5 kıta da 36 ülkeye ihracat yapılması sağlamıştır. ESTAŞ yerli ve yabancı ana motor üreticileri ile birlikte eksantrik mili dizayn eden ve yapılan dizayna uygun eksantrik milini üreten bir firma konumuna gelmiştir.

-Firmanızın faaliyet alanı, ürün yelpazeniz ve kapasiteniz hakkında bilgi verir misiniz?

-Fabrika Müdürü İsmail Timuçin;

Firmamız eksantrik mili üretimi üzerine yoğunlaşarak bu konuda Türkiye'nin ilk eksantrik mili üreticisi olmuştur. Günümüzde otomobilden otobüse, traktörden lokomotife, kamyonetten kamyona, deniz araçlarına kadar her türlü motor ve motorlu araç için Eksantrik Mili üretmektedir.

-Firmanızın rakiplerinize göre müşterilerine sunduğu avantajlar nelerdir?

-Fabrika Müdürü İsmail Timuçin;

Genelde eksantrik mili üreticileri talaşlı imalat konusunda, ya da sadece eksantrik millerinin dökümü üzerinde çalışmaktadır. Bunun sonucunda üreticilerin devamlı birbirlerine bağımlı olarak çalışma zorunluluğu piyasada etkili olma seviyelerini kısıtlamaktadır. ESTAŞ ise eksantrik millerinin projelendirilmesinden başlayarak nihai ürün haline gelmesine kadar geçen bütün proseslerini kendi bünyesinde yapmaktadır. Sahip olduğu bu avantaj ile müşterilerine kısa zamanda daha kaliteli ürün sağlayabilmektedir. Yani teknolojik anlamda çok iyiyiz bu yüzden talebe cevap vermekte sıkıntı çekmiyoruz. Türkiye’nin sorunu da bu zaten üretimi kendi bünyemizde yapmayışımız.

-Kadınlarımızın çalışma hayatında ki yeri nedir?

-Fabrika Müdürü İsmail Timuçin;

İşte buna üzülerek ne yazık ki kadınlarımızı yeterince iş hayatında göremediğimizi söyleyeceğim. Özellikle fabrikamızda, fabrikalarda kadın çalışan sayısı çok az. Bunu Sivas’ın gelenekçi yapısına da bağlayabiliriz belki ama kadınlarımız bu konuda kendilerini aşmalılar iş hayatının içerisinde daha fazla yer almalılar diye düşünüyorum.

-Estaş sosyal sorumluluk alanında neler yapar?

-Fabrika Müdürü İsmail Timuçin;

Bu konuda yaptığımız birçok şey var elbette ki. Ama bizim felsefemizde ilk yaklaşım çalışan personelimize yönelik. Onların daha iyi hizmet verebilmesi için ilk yatırımlarımızı onlara yapmaya tercih ediyoruz. Örneğin onların İngilizce kurslarına gitmesi yolunda ciddi teşviklerimiz oldu. Yine aynı şekilde bilgisayar kullanımlarını teşvik ettik. Bu ve benzeri çalışmalarla daha çok personellerimizin donanımlı olması adına çalışmalar yapıyoruz.

İşte dünden bugüne Estaş’ı böyle anlattı bize Sayın Timuçin. Vermezoğlu’nun kurup bugünlere getirdiği, ölümüne kadar kendiside işçileriyle birlikte tezgâhlarda çalıştığı bu kuruluş bu kısa röportajdan da anlaşıldığı gibi Sivas ve Türkiye için önemli bir yere sahip. Ve yine Estaş aslında bize pek çok sorunun cevabını da beraberinde veriyor. Türkiye’nin kendi kendine yetmesinin altında üretmek yatıyor. Ve uzun soluklu kuruluşların olması için Halis Vermezoğlu gibi bir yapılandırmayla kendisinden sonra devamlılığı sağlayacak sağlam, profesyonel bir ekip olması gerektiğini görüyoruz. Bence bu şirketin yapısı, Türkiye’de aile şirketlerinin neden uzun ömürlü olmadığının da bir cevabı bir yerde.

Ve Anadolu’ya fırsatlar verilince neler yapabileceğinin bir göstergesi. Zira Sivas bu aralar ciddi ataklar yapıyor. Tek şey daha fazla destek…

oyatekin@gmail.com

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..