Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Türk Sineması'na serbest dalış

Türk Sineması'na serbest dalış
 

Son dönemlerde Türk filmleri ile ilgili yok kaliteli yapımlar, yok kalitesizler, yok gişe yapmıyorlar, yok çok gişe yapıyorlar gibi bir dolu ipe sapa gelmez söylenti... Evet söylenti çünkü biz sadece söyleriz, altyapısını bilmeden, konunun uzmanı olmadan, harcanan emekleri hiçe sayarak sadece söyleriz... Bir deyimimiz ne güzel ifade etmiş ‘dilin kemiği yok, istediğiniz yöne döner’.

Türk halkının genel karakteristlik yapısı bu; bilen de bilmeyen de konuşuyor, konuşuyor da konuşuyor... Üretim yok, yapıcı bir yol gösterme yok, başarıyı takdir etmek yok, sadece yermek oda ipe sapa gelmez söylemlerle, sağlam bir dayanağı olmayan tezlerle... Neyin uzmanıyız? Karalamanın, çamur at izi kalsının uzmanıyız. Biz ulus olarak her konunun en birinci bilirkişisiyiz yaaaa! Herkes her daim en iyiyi yaptı ya! İşte o sebepten kolay kolay beğenmiyoruz.

Bir de şu var ki bizim entellektüel diye geçinen sözde aydınlarımız da; Avrupa yapmışsa, Amerika yapmışsa, o, şu, bu, siz, onlar, yapmışsa iyidir, hem de koşulsuz iyidir, biz yapmışsak kötüdür... Neden, Nasıl, Hangi bütçeyle, Hangi altyapıyla, Hangi geçmişle hiç önemli değil; o yapmışsa izlemeseler de kesin iyidir ve yine hangi zor koşullarda, hangi teknik yetersizliklerle, hangi finansal sorunlarla, hangi sosyal duyarlılıkla ve yeni yeni filizlenme çabalarıyla yapılmış hiç önemli değil; biz yapmışsak yine hiç izlemesek de kötüdür. İzleseler bile bizim yapımlarımız önce kalın önyargı duvarlarını kırmak zorundadır ve allaha şükür ki birkaç parlayan yapım zorda olsa bu duvarların birkaçını kırabildi.

Evet kabul ediyorum, başarılı yapımlar da var, başarısızları da; gişe yapanları da var hiç ilgi görmeyenleri de... Ama ne olursa olsun bugün insanımız sinema ile ilgili konuşuyor, okuyor ve izliyor. Yani türk sineması gündemde, yani yeşilçam sineması yine tartışılıyor ve tartışmak her daim tartışılan konu açısından yeni yolların yeni kapıların açılması yeni çözüm önerilerinin ortaya çıkması demektir. Tartışmak gündemde olmak, yeniliklere gebe olmak dikkat çekmek demektir. Dikkat çekmek de yeni yatırımları projeleri çekmek demektir.

Ve unutulmaması gereken birşey var ki yeni yatırım demek binlerce insanlara yeni istihdam olanağı demektir. Sadece oyuncusu değil, yönetmeni, teknik ekibi, asistanı, ışıkcısı, ulaştırmadaki şöförü, hizmetlisi, ....ve hatta hatta yemek getiren catring şirketi (veya lokanta diyelim) dahil olmak üzere bir istihdam... Sırf sinemalar değil, diziler de bu istihdam için çok önemli bir yapılanma... Nerden bakılırsa bakılsın, nasıl bakılırsa bakılsın bugün bir dizi veya sinema filmi onlarca ve hatta dolaylı olarak yüzlerce kişinin ekmek kapısı demek... Yeni bir film veya dizi onlarca kişiye iş sağlarken yayından kalkan bir dizi yine onlarca kişiyi işsiz bırakıyor demektir... Bu işin ekonomik yönü...

Ayrıca bir de türk sinemasının kıyaslandığı amerikan veya avrupa yapımları ile arasındaki hem geçmiş olarak hem de ekonomik olarak mevcut olan uçurum var. Ülkemizde 80 sonrası her sektörde olduğu gibi sinema sektörü de çöktü ve bu çöküş birçok sektörde olduğundan uzun sürdü... Önce ucuz ama sosyal içerikli olup metropol elitleri gibi dar bir hedef kitleye seslenen sanat filmi diye tabir edilen filmler ve basit senaryolar, basit oyunculuklar ve hafif serpiştirilmiş erotizmle iş yapma heveslisi olan Ahu Tuğba, Banu Alkan, Serpil Çakmaklı... gibi isimlerin oynadığı birbirnin taklidi basit filmlerle nefes almaya çalıştı... Belki can çekişti ama yinede bu filmler sayesinde ölmedi...

Can çekişen sinemamız özel televizyonların patlaması ve akabinde oluşan dizi furyası ile bir nebze canlandı... Nedeni artık kamera kullanılmaya başlanmıştı. Yani artık dizi furyası ülkeyi kasıp kavuruyor, dizilerle yatılıp dizilerle kalkılıyorduk. Artık magazinde dizilerden, sosyal hayatta dizilerden, reklamda dizilerden, ve hatta abartırsak siyaset bile dizilerden besleniyordu. İnsanlar saatlerini dizilere göre ayarlıyorlar, artık hayat sırf sayım günü ve mili maç günleri değil dizi yayın saatleride duruyordu.

Tarih sahnesinde çok nadir yek vücut olan türk milleti artık diziler sayesinde ekranların karşısında yek vücut olarak hareket ediyordu. Bir dizi ile ulusca ağlıyor, başka bir dizi ile ulusça kahkahalara boğuluyorduk. Artık insanlarımız ekran karşısında ne sağcı ne solcu, ne o partiden ne bu partiden, ne türk ne kürt, ne alevi ne sunni, .... idi, artık sadece REYTİNG olmuştuk. Millet olarak ortak noktamız reytingdi. Aile mahkemesindeki şiddetli geçimsizlik söyleminin alt yapısını artık sadece çifler arası ekran kavgaları oluşturuyordu.. Türk Ulusu büyük bir efsunun altındaydı: Dizi.

Bu büyük büyünün tesiri sadece olumsuz mu yansıdı toplumumuza? Hayır... Kimi zaman tarihimizi öğrendik izlediğimiz yapıtlarda, kimi zaman toplumumuzu, kimi zamanda bi haber olduğumuz coğrafyamızı, ... ve daha nice şeyler öğrendik kaliteli yapıtlardan... Evet kimi zaman uyutulduk ama kimi zamanda öğrendik, beslendik... Gerek sinemadaki gerekse diziler içerisindeki kaliteli yapımlar sayesinde 80 sonrası eğitimimizde yaşanılan eksikliklerin bir nebzede olsa gidermeye çalıştık. Bilgi ve bilinçten yoksun yetişen kuşakların karanlığına küçük küçükde olsa neonlar yaktık yeşilçamın katkılarıyla..

Dizilerin büyülediği Türk Ulusu Yeşilçam içinde kıpırdanmalara sahne oldu. Artık kameraya yatırım para getiriyordu. Önce yapımcı firmaların sayısı arttı, sonra yapımların. Tutan dizilerin sinema filmleri yapılmaya başlandı. Deliyürek bumerang cehennemi, Asmalı Konak ve Kurtlar Vadisi Irak gibi...

Sonrasında dizilerde ses getiren oyuncular ve yönetmenler aynı yapımcılarla sinemada şanslarını denediler... kimi tuttu kimi fiyasko... ama her tutan yapım sinemamıza yeni yüzler, yeni teknikler, yeni bakış açıları getirdi...

Ve süreç hızla ilerliyor ve yeşilçam yeni başarılara gebe... Yeni Yılmaz Erdoğanlar, yeni Özgü Namallar, Yeni Çagan Irmaklar, Yeni Beynelmineller, Yeni Duvara Karşılar, Yeni Babam ve Oğlumlar, Yeni Vizonteleler, ....haydi Türk Sineması sizi bekliyor, Türk Ulusu sizi bekliyor ...

 
Toplam blog
: 64
: 5712
Kayıt tarihi
: 27.06.07
 
 

İnsanım herkes kadar; zengin kadar fakir kadar, kadın kadar erkek kadar, Müslüman kadar Hristiyan ka..