Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '07

 
Kategori
Sinema
 

Türk sinemasının Kurosawası

Türk sinemasının Kurosawası
 

Türk sinemasının en çok film çeken on yönetmeninden biri olan Atıf Yılmaz , son altmış yılın Türkiye’ sine tanıklık etmiş usta bir yönetmendir

Dile kolay, 81 senelik ömür, 60 senelik sanat hayatı ve 100’ü aşkın filmde yönetmenlik, yapımcılık ve senaryo yazarlığı. Tüm hayatını sinemaya adamış olan Yılmaz, 9 Aralık 1925'de Mersin’de doğar. Adana lisesi’ni bitirdikten sonra 1945’de İstanbul Ünv. Hukuk Fakültesine girer. Güzel Sanatlar Akademisi’nde bir süre resim eğitimi görür. 1947’de, ünlü ressamlarının oluşturduğu “Tavan arası ressamları” grubuna katılır. “Beş sanat” isimli dergiye sinema ve tiyatro eleştirileri yazmaya başlar. İlk senaryosunu Atlas Film’e verir. 1950’de Semih Evin’e “Allah Kerim” filminde asistanlık yaparak sinemaya girer. 1951’de ünlü jönlerden Hüseyin Peyda ile tanışıp birlikte çalışmaya başlar.

İLK FİLM VE İLK SANSÜR
İlk yönetmenlik heyecanı ile yanıp tutuşan Atıf Yılmaz, sanatın verdiği aşkla güzel bir film çekmek istemişse de sansür kurulunun duvarına toslamıştır. “Kanlı Feryat” adlı filminde kadın oyuncusunun Dicle nehrinde yıkanırken göğüsleri gözükmektedir. Sansür kurulu bu sahnenin çıkarılmasını ister. Bu, Atıf Yılmazın Sansür kurulu ile ne ilk ne de son tanışması olur. Sansür kurulu, hayatının geri kalan döneminde de her zaman onun ensesinde olacak, “Suçlu”, “Deprem, “Kibar Feyzo”, “Deli Kan” ve “Adak” gibi dönemin en iyi filmleri bu zihniyet tarafından yasaklanacaktır.

YILMAZ GÜNEYİ KEŞFETTİ
1957’de “Gelinin Muradı”yla o güne dek yaptığı en iyi filmi gerçekleştirir. Yine bu yıllarda İstanbul iktisat fakültesinde okuyan genç bir adamla tanışır. 1958’de bu gence “Bu vatanın Çocukları” adlı filmde önemli bir rol verir. Bu genç aynı zamanda filmin asistanı olur ve senaryo yapım çalışmalarına katılır. Bu kişi, Türk sinemasına adını altın harflerle yazdıran çirkin Kral Yılmaz Güneyden başkası değildi. Ancak bu beraberlikleri kısa sürecek, Yılmaz Güney bir dergide yazdığı yazıda komünizm propagandası yaptığı gerekçesi ile tutuklanacaktır.

SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM
Atıf Yılmaz, kendi filmlerini çekmek üzere 1960’da Orhan Günşiray’la yaptığı işbirliği sonucu, kendi film şirketini kurar ve peş peşe filmler çekmeye başlar. 1980’e değin macera, melodram, komedi, aşk filmleri gibi bir çok konuda güzel örnekler verir. Ama hiç birisi onu, dünyaca ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un bir romanından esinlenerek senaryolaştırılan “Selvi Boylum Al Yazmalım”dan daha fazla etkilemez. Bir kamyon şoförü ile köy kızının hikayesi anlatıldığı “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmindeki anlatım dilindeki ustalığı, konunun verilişindeki sıcaklık nedeniyle eleştirmenlerce görüş birliği halinde beğenildi ve hatta bazılarınca Atıf Yılmaz’ın en iyi filmi olduğu ileri sürüldü.

80 SONRASI KADIN FİLMLERİ
Yılmaz, 80 sonrası kadın ağırlıklı filmler yapmaya başlar. “Mine”, “Bir Yudum Sevgi”, “Dul Bir Kadın”, “Adı Vasfiye”, “Aaah Belinda” gibi kadın temalı filmlerle ön plana gelen sanatçı “Neden Kadın” denildiğinde şöyle cevaplar. “Bizim toplumda, erkekler, yasaların ve örflerin getirdiği bir takım avantajlarla dünyaya geliyorlar. Bu yüzden de kadınların yaşadığı kadar dramatik bir yaşam sürmüyorlar. Sinema ve tiyatro gibi görsel sanatların temel kahramanları, yoğun dram yaşayan kişilerdir. Böyle olunca, bu yoğun dramı daha yoğun yaşayan kadın kahramanları seçmek çok doğal hale geliyor. Onlar aslında anlatacağınız şeyi iyi anlatmanız için daha iyi bir malzeme. O filmlerin ortak teması olan kimlik arayışını kadınlar aracılığıyla daha iyi anlatıyorsunuz.”

90’lı yıllara gelindiğinde Atıf Yılmazı daha çok TV dizilerinde görürüz.. En son sinema filmi olan “Eylül Fırtınası”n da Türkiye’nin yakın tarihinin en sorunlu dönemi, 12 Eylül darbesi ve sonrasını işler. Bu dönemi 5 yaşındaki bir çocuğun gözüyle ele aldığı filmi hakkında "Küçük bir adada bile 12 Eylül’ün bir aileyi nasıl darmadağın edebildiğini yansıtmak istedik” der.

5 Mayıs 2006'da aramızdan ayrıldığında, ardında Türk sineması adına yüzlerce eser bırakmıştır. Başta Yılmaz Güney olmak üzere birçok yıldızı keşfetmiş sinemaya kazandırmıştır. Geçtiğimiz Aylarda'da Beyoğlu belediyesi hemen yeşilçam sokağının yanındaki bir sokağa Atıf hocanın adını vererek ustayı saygıyla anmıştır.

ATIF YILMAZDAN SÖZLER
“Türk sineması Oscar kazanamaz. Çünkü, bir ülkenin sanat eserinin dış pazarlarda başarılı olabilmesi için öncelikle o ülkenin dünya ekonomi ve politika pazarında önemli bir yeri olması, ya da çok merak edilmesi gerekir.”

“Türk sinemasının sektör haline gelmesi lazım. Yapımcılık müessesinin olmayışı yüzünden, benim gibi pek çok yönetmen zorunlu olarak yapımcılık da yapmaya başladı.”

“Türkiye’de sinema yapmak istiyorsan, ilkel sansürcü mantığı ile düşünmeyi bileceksin.”diyerek eleştirisini dile getirir

“Sinema işi ile bir ev geçindiriyordum. O nedenle çok uydurma filmler de yaptığımı kabul ediyorum. Ama kendi şirketimi kurduktan sonra; ya da zamanında, piyasada gerçekten güçlü olduğum zamanlar en iyisini yapmaya çalıştım. “

“Bir zamanlar yılda 300 film üreten Türk sineması, bugün yılda 15 film üretebilir hale geldi. İzleyicimizin profili tamamen değişti. Eskiden orta sınıftan ailelerken, şimdi tamamen 15-25 yaş arası, öğrenci ya da başıbozuk gençler haline geldi.”

“Bugün sinema yapmak eskisi kadar kolay değil. Ben bu işin içine girdiğim dönemlerde kolaydı, çünkü toplumdan Türk filmlerine genel bir talep vardı. Türkiye’de üç bin tane sinema salonu vardı ve bunların yüzde doksan dokuzu Türk filmi gösteriyordu.”

ÖNEMLİ FİLMLERİ
1952 Kanlı Feryat
1957 Gelinin Muradı
1959 Bu Vatanın Çocukları
1964 Keşanlı Ali Destanı
1966 Ah Güzel İstanbul
1972 Zulüm
1975 Deli Yusuf
1977 Selvi Boylum Al Yazmalım
1979 Adak
1984 Bir Yudum Sevgi
1985 Adı Vasfiye
1986 Aaah Belinda

Kronoloji
1947 - "Tavanarası Ressamlar Topluluğu'na" katıldı.
1947 - "Beş Sanat" dergisinde sinemayla ilgili yazıları yayınladı.
1950 - Semih Evin'in asistanı olarak sinemaya geçti
1951 - İlk yönetmenlik çalışması Kanlı Feryatadlı film.
1960 - Orhan Günşiray ile Yerli Film şirketini kurdu.
1966 - Güneş Film’i kurdu.
1980 - Ömer Kavur ve Yavuz Özkan ile birlikte ADAF'ı kurdu.
199? - 33. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, ‘yaşam boyu onur ödülü’
1991 - Hacettepe Üniversitesi tarafından “sanatta onursal doktora” payesi verildi.
2003 - 40. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin İlk Onursal Başkanlığı
2005 - 30 Eylül, Antalya Film Festivali için Antalya'da bulunduğu sırada hastaneye kaldırıldı.
2006 - 16-26 Mart Ankara Uluslararası Film Festivali, 'Aziz Nesin Emek Ödülü'

Ödülleri
2.Antalya Film Şenliği, 1965 - En İyi Yönetmen Keşanlı Ali Destanı
9.Antalya Film Şenliği, 1972 - En İyi Yönetmen Zulüm
13.Antalya Film Şenliği, 1976 - En İyi Yönetmen Deli Yusuf
15.Antalya Film Şenliği, 1978 - En İyi Yönetmen Selvi Boylum Al Yazmalım
1.Antalya Film Şenliği, 1984 - En İyi Film Bir Yudum Sevgi
İstanbul Film Festivali, 1985 - En İyi Türk Filmi Bir Yudum Sevgi
23.Antalya Film Şenliği, 1986 - En İyi Yönetmen Bir Yudum Sevgi
En İyi 3. Film Adı Vasfiye - En İyi Yönetmen Aaahhh Belinda
İstanbul Film Festivali, 1986 - En İyi Türk Filmi Adı Vasfiye
24.Antalya Film Şenliği, 1987 - En İyi 3. Film Hayallerim, Aşkım Ve Sen
Gazeteciler Cemiyeti Türk Film Festivali, 1959 - En Başarılı Rejisör Bu Vatanın Çocukları
10.İstanbul Film Festivali, 1991 - Onur Ödülü
Valencia Film Festivali, 1991 - En İyi Film Berdel
6.Adana Altın Koza Film Şenliği, 1992 - En İyi 2. Film Berdel
33.Antalya Film Şenliği, 1996 - Yaşam Boyu Onur Ödülü

Erhan IŞIK

 
Toplam blog
: 38
: 6499
Kayıt tarihi
: 27.07.07
 
 

Sinema ile yıllardır amatör olarak uğraşıyorum. Uğraşıyorum dedi ise, sinemacı değilim. Daha çok ..