Türk turizminin son yıldızı: Göltürkbükü

Ülkemizin yaz turizminin, son dönemdeki en flaş yeri neresidir sorusunun, sanıyorum tartışmasız tek bir cevabı olabilir: Göltürkbükü. Zaten okuyor, seyrediyor, dinliyorduk ama gidip yerinde görünce, iyice bir inceleyince konuya tam anlamıyla hakim olduk.

Bodrum merkezinden başlayıp, saat yönünde sahilden devam ederek sürdürdüğüm dört günlük Bodrum Yarımadası turumun, daha kısa tuttuğum Torba durağını saymazsam, son noktasında Göltürkbükü sahillerine vardım.

Göltürkbükü, Bodrum merkezine yirmi kilometre mesafede. Aslında 2001 yılındaki birleşmeye kadar Gölköy ve Türkbükü olarak iki farklı mevkiin adı. Ve bence yarımadanın en yeşil, en zengin florasına ve tabi ki ülke çapında bir üne ve talebe sahip en popüler mekanı. Bodrum-Torba-Göltürkbükü hattı yemyeşil ve nerede ise denize kadar inen çam ormanları ile kaplı. Çünkü burası yarımadanın en nemli bölgesi. Özellikle Torba’da, insan nemden boğulacak hissine kapılabiliyor.

Bölge beş-on sene öncesine kadar doğru dürüst bilinmiyorken önce bazı sanatçı grupları tarafından keşfediliyor. Ve kısa sürede ülkenin jet sosyetesinin, sanatçılarının, iyi para kazanan profesyonel sporcularının, işadamlarının değişmez mekanı, yazlık yaşam ve eğlence yeri haline geliyor.

İnce kumsallı tüm sahil şeridi boyunca sayısız restoran, beach club, otel, pansiyon, lüks yazlık, villa ve tesis mevcut. Özellikle Türkbükü’nde, deniz üzerine uzanmış iskele restoranları konsepti zirve yapmış.

Denizi yarımadanın en ılık denizi. Temiz ve genelde dalgasız.

Her adım başı bir meşhur isimle, şöhret olmuş bir yüzle karşılaşabiliyor, denizde yan yana kulaç attığınızın farkına varabiliyorsunuz.

Özetle Bodrum izlenimlerimi toparlamam gerekirse kısaca şunları söyleyebilirim. Yarımadanın kuzeyi, güneyine göre çok daha yeşil, çok daha bakir, çok daha güzel. Kuzeyin deniz suyu çok daha ılık. Ve Gölköy-Türkbükü-Gündoğan hattı, gerçekten de çok başka ve insanın aklının da, gönlünün de oralarda kalmasına sebep olacak kadar harikulade.

Bodrum Yarımadası notlarımı, yine Bodrum aşığı, Cevat Şakir’in -nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı’nın- meşhur dizeleriyle noktalamak istiyorum:

“<ı>Yokuş başına geldiğinde

Bodrum’u göreceksin

Sanma ki sen

Geldiğin gibi gideceksin

Senden öncekiler de

Böyleydiler

Akıllarını hep Bodrum’da

Bırakıp gittiler...”

Tüm Bodrum yazılarım:

@"Bodrum, Halikarnas ve Karia Prensesi": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=120629

@"Zeki Müren Koyu ve Hermeafrodit": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=121022

@"Bodrum Bitez Koyu": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=121601

@"Bodrum Karaincir Koyu": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=121850

@"Gümüşlük'ten Tavşan Adası'na Yol Gider": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=125407

@"Kalbim Gündoğan'da Kaldı": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=125629