Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '08

 
Kategori
Müzik
 

Türkiye'de caz

Türkiye'de caz
 

Tuna Ötenel


Girişte (Caz Üzerine...) de konuya değindiğimiz gibi, Türkiye’de caz yapmak, gürültü yapmakla birlikte anılması ve algılanmasının ötesinde, kökleri bambaşka yerde olan bir şeyin kendisine tamamen yabancı bir coğrafyada varolma, bir yaşam mücadelesi vermesidir. Dahası, anavatanı ABD ve hatta siyahların dışında yapmasının garip karşılandığı bir kültür olan cazın Türkiye gibi Asya ve Ortadoğu değerlerinin mirasçısı ve takipçisi ülkede yaşayabilmesinin çok ciddi zorlukları olacaktır.

Caz, önceki yazıda tarihsel sürecini anlattığımız gelişiminin içinde Afrikalı siyah insanlar tarafından başlatıldıysa da, caza Afrikalı müzik demek de doğru olmayacaktır. Aksine, caz “kentleşmenin ve burjuvalaşmanın” içinde gelişimini sürdürmüştür.

Türkiye’ye döndüğümüzde burjuvalaşma sürecinin 1950’li yılların sonlarına doğru kendisini ifade edebildiğini ve 2000’li yıllarda yavaş yavaş “kendi kültürünü” oluşturabildiğini görüyoruz. Türkiye, 1900’lü yılların hemen başında daha çok Avrupa etkisindeydi. Bu nedenle klasik batı müziğine, “kantolara” ve en fazla da senfoni orkestralarına rastlamak mümkündü. Folklorünün dışında saray kökenli “sanat müziğinin” yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Kumpanyalar ve kabareler müzik içerse de bambaşka şey demekti; ayrıca dünyanın öteki ucundaki fener durumundaki izole Amerika’nın etkileri henüz kendisi göstermemişti. Bunun için 2. Dünya Savaşı sonrasını beklemek, yani 1945’li yılların sonralarını takip etmek gerekmekteydi.

Türkiye’de caz denilince akla gelecek ilk isim; ilk caz albümü olan, saksafoncu Tuna Ötenel[1] ve basçı Kudret Öztoprak’la birlikte 1978 yılında yaptıkları Jazz Semai’ye imza atan davulcu Erol Pekcan’dır. Erol Pekcan gibi, 60’lı yılların içinde orkestrası olan Metin Gürel’i Türkiye’nin ilk cazcıları arasında sayabiliriz.

Orkestra anlamında 1982 yılında “TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası” halen bu anlamda ilk ve tek olma özelliğini sürdürmekte.[2] Orkestranın yönetimi uzun yıllardır gitarist Neşet Tuacan’ın liderliğinde devam ettirilmektedir. Neşet Ruacan’ın isminden solist Nükhet Ruacan’a ulaşabiliriz.

Yukarıda Tuna Ötenel ismini yazmıştık. Burada açacağımız paragrafta Türkiye’deki cazın gelişimindeki soluklanmaları gözden geçireceğiz. 1960’lı yıllardan 1980 yılına kadar geçen süre Türkiye’de her anlamda çok ciddi deneysel çalışmaların yapıldığı zaman dilimini kapsar. Bir çok grup ve şarkıcı-besteci ismini burada anabiliriz. Moğollar, Cem Karaca, Barış Manço, Şanar Yurdatapan, Attila Özdemiroğlu, Erkin Koray, Erkan Uğur, vurmalı çalgılar üstadı ve bu alanda dünya çapında araştırmalar yapmış Okay Temiz vs... İlk caz albümü için de 1978 tarihi referansını almıştık. 1980’den sonra Türkiye’de darbe ile birlikte çok ciddi bir gerileme söz konusu. Bu anlamda elimizdeki kaynaktan referansla Tuna Ötenel’in ikinci albümü olan Sometimes’in 1994 yılında çıkmış olmasının altını çizmemiz gerekiyor.

Yine 1990’lı yılların başında deneysel bir caz albümü havasında çıkmış olan Tayfun (Erdem)’un Ağrı Dağı Efsanesi’ni dile getirmemiz önemlidir. Anadolu ezgilerinin caz içinde yeniden seslendirilmesi çalışmaları içindeki Tayfun gibi, yurtdışında yaşayan ve orada orkestra şefliği yapan Atilla Engin’i[3] de yazmadan geçemiyoruz.

Son dönem ismi en fazla cazla anılan ve albüm çıkarmayı başaran Kerem Görsev’i[4] de hatırlıyoruz.

Cazda zenginlik nerede yapılıyor olursa oranın renklerini içinde barındırmasından, eklemesinden kaynaklanmaktadır. Bu da hemen girişte yaptığımız tanımdaki yaratım sürecinin içinde saklıdır. Türkiye için, bize ait olmayan her müzik türünde olduğu gibi, temel sıkıntı o müziği içselleştirememizden kaynaklanmaktadır. Yeri gelmişken bir kere daha Ağrı Dağı Efsanesi’nin Türkiye cazı için önemli bir köşetaşı olduğunu söylemeliyiz, dinlemeliyiz.

Bu anlamda direkt cazın içine dahil edemesek de yerel enstrümanlarla müzik yapan Neyzen Mercan Dede, darbukacılar Balık Ayhan, Mısırlı Ahmet, Burhan Öçal, klarinet ustası Kandıralı yurtdışında ve içinde daha çok heyecan uyandıran sanatçılarımız arasında yeralmaktadır.


Birinci Bölüm Caz Üzerine...


Uzay Gökerman


İlk kitabım, "Adalar ve Kıtalar" çıktı.

<ımg height="265" hspace="0" src="http://www.indigodergisi.com/adalar_ve_kitalar_uzay_gokerman_indigo_dergisi.jpg" width="170" border="0">


[1] http://www.ntvmsnbc.com/news/331806.asp

http://www.cazci.com/sanatci.php?id=57

[2] https://eticaret.isnet.net.tr/trtmarket/product.asp?dept_id=600&pf_id=00600-00010-01

[3] http://www.lightmillennium.org/winter01/turkish/aengin_tur_bio.html

[4] http://www.keremgorsev.com/bio.htm

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..