Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye'deki son bir yıldaki açılım ve gelişmlerin gerçek nedenleri

Türkiye'deki son bir yıldaki açılım ve gelişmlerin gerçek nedenleri
 

Alıntı


Tarih : 8 Ağustos 2008. Rusya Gürcistan’a giriyor.”Bu olayın açılımlarla ve son bir yıllık siyasi tarihimizle ne ilgisi var?“ diyeceksiniz.

Rusya’nın Gürcistan’a girişi sıradan bir harekat gibi görünse de bu bir meydan okuyuştur. Rusya, ABD ve dünya devletlerine “Bu bölge bana aittir ve benim kontrolümde olacaktır.” demiştir. Bu meydan okuyuş AB ve ABD tarafından iyi okunmuş ve Gürcistan’a koşulsuz destek verilmiştir. Ulusal çıkarları gereği de Türkiye bu harekatı protesto etmiş ve Rusya’ya açık bir şekilde ama çekinerek bir tepki koymuştur.

ABD şapkasını önüne koyup düşünmüştür. 2001 yılından beri uygulanan stratejik enerji kaynakları ve yollarının güvenlik altına alınması projesi bir anda çöpe atılmış ve Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının o kadar da güvende olmadığı anlaşılmıştır.

O harekattan sonra olacakları milliyet bloglarına “Nato’nun alternatifi Mato “ isimli bir yazı yazmıştım ama yeterince okumadığı gerekçesiyle sildim.

Yazım Aynen Şöyleydi. Konumuz bu değil ama varacağımız yer açısından önemlidir.

<ı>Nato’nun Alternatifi : MATO

<ı>

Geçen hafta, Kazakistan, Kırgızistan, Ermenistan, Beyaz Rusya, Özbekistan ve Tacikistan'la Ortak Güvenlik Antlaşması Örgütü adı altında Ortak acil Müdahale Gücü kurmak için anlaşma imzaladı.

Kırgızistan'ın ABD üssünü kapatma kararı, Beyaz Rusya ile ortak füze kalkanı kurma projesi ve 2 milyar dolarlık kredi görüşmesi, Rus Marshall Planı olarak adlandırılan ve Ortak güvenlik Anlaşması çerçevesinde oluşturulacak 10 milyar dolarlık destek fonundan Ermenistan'a 500 milyon dolar pay ayrılması, Ukraynalı yetkililerin Moskova'da 5 milyar dolarlık kredi görüşmeleri yaptıklarına ilişkin haberler, Rusya'nın eski Sovyet ülkeleri üzerinde hâlâ kuvvetli bir etkisi olduğunu gösteriyor.

Anlaşıldığı üzere bu NATO’nun asyalı versiyonudur. Buna da MATO (Middle Asia Treaty Organization) diyeceğiz sanırım. Türkiye’de strateji yapanlar elini çabuk tutmalı ve bu oluşumdan kesinlikle uzak kalmamalıdır. Masada yerini ayırtmalıdır. Gidişat bu küresel kriz sonunda bu bölgede oluşacak askeri ittifakın sonunda ekonomik bir ortaklığa doğrudur. AB benzeri bir birliğe ve ortaklığa gitmenin yolu da açıktır.

Bu aynı zamanda NATO’ dan da, AB yolculuğundan da ayrılmamızı gerektirmez. Soranlara bu bölgedeki barış ve istikrara katkıda bulunmak zorunluluğu hissettik. Buna kimsenin söyleyecek sözü yoktur sanırım. Kendi kararlarını alacak gücün varsa tabi. Davos’ta estiğimize göre bir şeyler var bizde. Rest çekmeye alıştık nasılsa, hadi çek burda restini büyük patron. Sakın treni kaçırmayın, bu kriz tam bunun fırsatıdır. Herkesin herkese ihtiyacı var.

Ancak buradaki ilişki NATO , ABD ve AB ile olan ilişkiler gibi ezik ve teslimiyetçi olmamalıdır. Masada Rusya tabi ki biraz öncelik olacaktır. Nufüs ve etkinliği şu anda fazladır. Almanya ve Fransa nasıl bir ortaklık adı altında AB’de yan yana gelmişse biz de Rusya ile gelebiliriz. Rusya ile bir hayli de ortak yönlerimiz vardır.

1- Bunların başında hem Rusya hem Türkiye Orta Asya’yı Avrupa’ya ve batıya bağlayan enerji nakil ve geçiş hatlarının üzerindedir. Birbirinin alternatifidir ancak bu ülkeyle işbirliği konusu daha iyi düşünülmelidir. Ortak olarak bu oluşacak birliğin ve dünyanın etkin güçleri olabilirler.

2- Çoğrafyalarımız çok yakındır. Karşılıklı ticari işbirliği daha kolaydır. Soruyorum ABD’de Türklerin kaç tane inşaat ve altyapı projesi vardır? Ama Rusya’dakilerin hepsine taliptir Türk müteahhitleri. Bunu genişletebiliriz. Zenginleşen Rusya’nın ilk turizm durağı kesinlikle Türkiye olacaktır. Vb Vb.

3- Orta Asya ve Rusya içinde müthiş bir Türk nüfus yoğunluğu vardır. Çin’de dahi. Bu Türkiye’yi bu işbirliğinde ABD’nin İNGİLTERE’ sine dönüştürür.

Ben haritaya baktığımda üzülerek şunu görüyorum. Bilmiyorum sizler de görüyor musunuz? Orta Asya – Türkiye arasına Gürcistan ve Ermenistan sokulmuş. Bunu zamanında harita yapanlar bilerek yapmış ve bizim sesimiz çıkamamış diye geliyor aklıma. Yine haritaya bakınca şunu görmek mümkündür. Rus Gürcistan sorunundan sonra Orta Asya ABD’nin Türkiye-Ermenistan ilişkisini düzeltmeye çalışmasının nedeni kolay anlaşılabilir. Bakü- Ceyhan boru hattının alternatifinin yolu Bakü- Erivan- Ceyhan hattıdır. Bunun olması için Türkiye- Ermenistan düşman olmamalıdır. Doğru mu? Son günlerdeki Ermeni açılımlarını daha iyi anlamamız açısından söylüyorum bunları. Fotoğrafa sürekli baktıkça gördüklerin değişir. Fark edersin ki ilk gördüğünle son gördüğün aynı şeyler değildir

ABD uzun vadeli politika yaparken alternatifler yaratır kafasında.

Bakü –Tiflis – Ceyhan hattının alternatifi Bakü – Erivan – Ceyhan. Bu yoldaki alternatif mantık şudur. Eğer Rusya Gürcistan’ı etkisi altına sokarsa buradan geçen boru hattındaki batı kontrolü azalır. Dolayısıyla Rusya’nın biraz uzağına bu hat kaymalıdır. Bir başka alternatif : Eğer Türkiye ABD ‘ye rest çeker ve Rusya’ya yaklaşırsa – ki bu da bir risktir onlar için - , elinde koz hazır. PKK ve birleşik Kürdistan. O zaman Kürdistan’ı kurmaya destek verilir. Sözde Bağımsız Kürdistan’la Ermenistan’ı müttefik oluşturur boru hattının güzergahı kurtarılır. Ortak Düşmanları da hazır:Türkiye. Arada bir haritaya bakmak lazım demek ki. Bunlar çoğaltılabilir. Tarih yazanlar tarihi de kolay değiştirirler. Bakmışsınız ki “Aslında Türkler Ermenilerle tarih boyunca hep dosrttur. Azerbeycan’dan bize de , onlar farklı biz farklı devletiz. Aslında Kürtlerden Türklerden çok farklıdır tarih boyunca hep farklıdırlar ve ulus devlet onların çok doğal hakkıdır” söylemleri kulaklara alıştırılır.

Önemli olan biz bu sahnede rol almamız değil, bu rollerin senaryosuna katkıda bulunup bulunmadığımızdır.

ABD’ nin 20.000 km’den gelip başında olmak istediği musluklar yanı başımızda, biz uyuyoruz. “

Rusya-Gürcistan harekatı ve yukardaki yazı bağlamında Türkiye’deki gelişmeler ve açılımlar nasıl cuk diye yerine oturuyor bakalım beraber.

1- Ergenekon Davası : Herkes ilk bakışta “Çok demokratik bir girişim ve tabi ki darbecilerin bu ülkede olmaması gerekir. Ulusal çıkarlardan öte hiçbir ülkede derin devlet olmamalı bunlar temizlenmeli ve darbeye karşı sigortalı ülke olmamız çok güzel olurdu” diye düşündü. En aydınlarımız bile koşulsuz destekledi bu süreci. Bu ülkenin ordusunun kırmızı çizgileri vardı. Ulusal bütünlük ve İrtica devleti. Bu iki konuda asker müdahil olurdu. Zaten bu onun anayasal hakkıdır. Ama bu Orduda iki fikirsel akım vardı. Bunlardan biri Nato’nun koşulsuz müttefikliğini savunanlar ve ikincisi NATO’ nun bizim ulusal çıkarlarımızı değil, ABD’nin çıkarları doğrultusunda işlediği ve bizim ulusal bağımsızlığımız baskı altına aldığıdır. Ergenekon dosyalarında görülen darbe planlarının olağan olduğunu düşünenler oldu. Tabi ki ordumuz irticayi devlet kurulmasını engelleyecek önlemlere sahip olmalıydı. Normalde bakıldığında Türkiye’de ordunun bunların dışında demokrasiye müdahil olmasını gerektirecek hiçbir gerekçesi yoktur. Zaten olması da anormaldir. Bu davanın ana teması irticai devlete karşı önlemleri olan orduyu susturmakmış gibi görünse de işin aslı ordunun sesinin Kürt açılımı ve Ermenistan konusunda fazla aktif olmamasını sağlamaktı ve bu hassas konularda dahi neredeyse nötr hale getirmekti.

2- Ermenistan Açılımı: Ermenistan –Türkiye arasındaki tarihi düşmanlığın gerekçeleri masanın üzerine konuldu. Ve dendi ki aslında düşman olmamızı gerektirecek fazla da bir gerekçe yoktu. Bunlardan biri Ermeni Soykırımı ve diğeri de Karabağ sorunu. Emin olun ki bunların zemini kamuoyunda yavaş yavaş yaratılıyor. Türkiye – Ermenistan ilişkisi düzelecektir. Ne pahasına olursa olsun. Olmazsa :

3- Kürt Açılımı : Kim üzerinde hep beraber 30 yıllık ayrışma ve farklılaşma propagandası yapsanız bağımsız devlet isterdi. 30 yılda amcamın oğluyla benim genlerimin farklı olduğuna bile beni inandırırdınız. Kürt halkı ve kendine Kürt diyenler artık kendini farklı hissetmeye başladı. Artık bunların devlet olmasına mani yoktur. ABD stratejistlerince şimdi yapılması gerekenler. Ya Ermenistan’la Türkiye’yi dost yapacağız, ya da Kürtleri bağımsız yapıp Ermenilerle dost yapacağız. Onlar ister de biz yapmaz mıyız? Lafı mı olur ağam?

Türkiye Cumhuriyetini yönetenlere şeç birini diyecekler.

Son bir yıl içerisindeki üç olayı üst üste çakıştırırsak her şeyi daha kolay anlarız. Amaç Orta Asya enerji hattının Rusya’dan uzaklaştırmak ve Gürcistan tekelinde çıkarmak. Yeni hedef Bakü – Erivan – Ceyhan hattı.

Medyamızla aydınlarımızla bizim tartıştıklarımıza bakın, bir de gerçeklere. Sanki böcekler cumhuriyetindeyiz gibi hissediyorum. Biraz da “Gözünüze Girsin Emperlizm” diyen arkadaşlara ve onun şakşakcılarına ve böyle düşünmekte direnen arkadaşlara cevaben yazdım bu yazıyı.

Emperyalizmin bizim toplumsal olarak her sabah neyli düşünerek uyandığımıza, kahve köşelerindeki tartışmalarımızın konusuna ve fikirlerimizi sonsuz etki ettiğine inananlardanım.

Umarım bu yazımı da yayınlamak için bir mazeret bulmaz milliyet blog editörü arkadaşlarmız. Konuşturmayın bakalım ne olacak? Korkarak nereye varacağız? Bakıyorum da haksızların sesi yüksek çıkıyor, medyada bloglarda cirit atıyorlar. Onlardan daha yüksek bağırmamız lazım ancak zaten kimsenin olmadığı yerlerde bağırdığımızdan sorun yaratmamalı kanımca.

Bir zamanlar İstanbul belediye otobüslerinde farların gündüz de açık kalmasını önermek için şu yazı yazardı “ GÖR, GÖRÜL, HAYATTA KAL “. Güzel slogan. Şimdilerde slogan şu olmalı “ Gör, görünme, hayatta kal “.

 
Toplam blog
: 105
: 3914
Kayıt tarihi
: 05.11.08
 
 

İ. Ü. İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler 1989 mezunuyum. 1993'ten beri uluslararası fındık ..