Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '13

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Türkiye ekonomisinde adım adım ekonomik krize - 3

Türkiye ekonomisinde adım adım ekonomik krize - 3
 

Kaynak: Borsahane


Çalışmamızın ikinci kısmında aşırı parasal genişlemelerin Dünya emtia fiyatlarını normalden daha yukarı fiyatlara taşıdığını ve bu durumun yoğunlukla enerji fiyatları kaynaklı firma karlılıklarını düşürdüğünü konuşmuştuk. Firma karlılığı konusu oldukça önemli bir konudur, gerek bir sonraki yatırımları özendirmesi açısından gerekse de firma karlılıklarının makro reel gelirleri etkilemesi bakımından önem derecesi oldukça yüksektir.

Firma karlılıklarına şöyle bakmak gerekir: Firmalar elde ettiği kar üzerinden devlete vergi öder, yüksek karlılık kamu gelirleri için yüksek vergi anlamına gelirken düşük karlılık düşük vergi geliri ile aynı anlamı taşır. Kamu gelirleri düşünce parasını kamudan alan tüketici kesimin reel gelirleri de düşer, almadan vermek veya toplamadan dağıtmak bir devlet için söz konusu değildir. Sadece kamu kesimi çalışanları için değil özel sektör çalışanları için de firma karlılıklarındaki azalma reel gelirler de azalışlara yol açar. Firma karlılıklarında ki azalış son olarak yatırımı özendirici yönün zayıflaması sebebiyle istihdam üzerinde de olumsuz etki yaratır. Benim bu çalışma içerisinde yoğunlaşacağım kısımsa tüketici kesimin reel gelirlerinden başka bir şey değildir.  Esasında tasarruf dediğimiz olgu reel gelirlerle ilintilidir.   

Aşağıdaki denklemler incelenmeye değer;
 
REEL GELİRLER – GİDERLER = POZİTİF' ise sonuç TASARRUF' tur.
REEL GELİRLER – GİDERLER = NEGATİF' ise sonuç BORÇ' tur.
İhtiyaçların karşılanması bir şekilde mümkün olmalıdır, tüketici bunu ya gelirleriyle sağlamalıdır ya da borç alarak gerçekleştirmelidir. Her koşulda yemeden uyumak veya giymeden sokağa çıkmak bir tüketici için mümkün olmayacaktır.
 
Aşağıdaki grafik hane halkı borçlanmasını göstermektedir.
 
 

Hemen belirtmek gerekir ki yükümlülük dediğimiz olay sizin bu gün değilse yarın; yarın değilse bir sonraki gün ödeme zorunda olduğunuz borçtur. Grafikten de anlaşılacağı üzere Türkiye'de hane halkı ekonomik krizin etkilerini dengelemek için daha yüksek borçlanmaya razı olmuştur. Bildiğiniz üzere hemen hepimiz kredi kartlarına mahkûm bir yaşam sürmekteyiz. 
Şöyle ki herkes cebindeki kredi kartlarını bu gün çöpe atsa yarın Türkiye ekonomisi bir daha doğmamak üzere ölür. Aksini ispatlayabilecek olan varsa dinlemek isterim. TV reklamları kasaptan et alımı için kredi çek sloganı yapan banka reklamlarıyla dolu, size bu durum çok mu normal geliyor?
 

Hemen belirtmem gerekir ki hane halkı bu borcun altına çoğunlukla banka kredisi kullanarak girdi. Hepimizin malumu her apartmanın altı bir banka şubesi oldu. Neredeyse ekmek fırınları kapandı yerine banka şubeleri açıldı, arkadaşlar belki dışarıdan baktığında net görülemeyebilir veya işi ekonomi olmayan bireyler durumu doğru analiz edemeyebilir ancak bizim üzerimize düşen açıklamak ve anlatmaktır. Açıklanmaya ihtiyaç duyulan şey bankacılık sektörünün bir hizmetler sektörü olduğu ve bu sektörün Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu katma değeri yaratmaktan uzak olduğudur.  Gelin hep beraber bankacılık sektörünün yarattığı katma değere bakalım, herhangi bir yere şube açtın o bölgedeki boyacılar, darabacılar, çerçeveci ve camcılar para kazandı, şube faaliyete başladı herhangi bir Ahmet'i işe aldın aylık 700 e başlattın o Ahmet'te her gün işe gidip gelirken ak-bil aldı İETT kazandı. Ötesi? Daha ötesi yaratılan bir katma değer den bahsetmek mümkün mü?   (Elbette sağlam bankacılığın politika faizi üzerinden ticari kredi dağıtmadığını ve bu durumun iktisadi faaliyetlere katma değer yaratıcı etkisinin olamadığını gerçek yaşamdan biliyoruz!) 

Gelinen noktada Türkiye ekonomisi içerisinde katma değer yaratamayan hizmetler sektörü gereğinden fazla büyümüştür, verimlilik hak getire bir noktadadır, Türkiye ekonomisinin temelde ihtiyaç duyduğu sektörler kan kaybetmektedir. Finansal hizmetler sektörü bu trenin lokomotifi olamaz/olmamalıdır.  Bu şekilde devam edersek bu lokomotifin çektiği vagonlara binen herkes dökülecek veya başka bir köye gidecek. Sonra yazılmadı, çizilmedi, herkes iyimserdi diye söylenmesin.   (Devamı Yarın…)

Sevgiler.
Mustafa ÖZTÜRK
 
 
Toplam blog
: 80
: 1013
Kayıt tarihi
: 16.04.12
 
 

İktisatçı; Yatırım danışmanı; Trend takipçisi  ..