Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '13

 
Kategori
Haber
 

Türkiye'nin "en temiz ve en gırgır " tuvaletleri Muğla'da

Türkiye'nin  "en temiz ve en gırgır " tuvaletleri Muğla'da
 

Muğla CNC Tesislerindeki tuvalet. Turistlerce "en temiz" seçildi.


 

                                                                                                    

Şu turistler, tuvalet işine çok önem veriyorlar. Kılı kırk yarıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda “Türkiye’nin en temiz tuvaleti” anketinde, Muğla birincilik aldı. CNC Dinlenme Tesisleri tuvaletleri, Muğla’nın ününe ün kattı.

Şimdi bir de “davetiyeli tuvaletler” çıktı. Davetiye ile gelenler tuvaletteki tüm hizmetlerden ücretsiz olarak yararlanabiliyor. Davetiyeler  “1”  kişilik.. Asansörlü tabureler kullanıldığı tuvalette sürekli müzik yayını da yapılıyor. İçerisi çiçeklerle donatılı olan tuvaletin musluklarından da yer altından gelen sıcak Termal su akıyor. Ayrıca, hazırlanan davetiyelerde vatandaşlar tuvalete su içmeye çağrılıyor. Tuvalet sahibi, amacının dikkat çekmek ve farklılık oluşturmak olduğunu söyledi. Tuvalette kullanılan su, ani mide hastalıkları, böbrek hastalıkları ve daha birçok hastalığa iyi geliyormuş.

Dönelim Muğla Garajındaki tuvalete.? Seyahat edenler bilirler. Muğla Garajında ''Turnike'' ile çalışan bir tuvalet var, evlere şenlik. Gümrük kapısı gibi sağlam. ''Tedbirlerden'' olsa gerek, kapısında ''Deklâre'' edecek bir şeyinizin olup olmadığı sorulup, öyle içeriye buyur ediliyorsunuz. Yani, elinizde sepet gibi, torba gibi bir şey varsa, kapının dışında bıraktırıyorlar.

Bu tuvaletten bazen, altınıza ''Kaçırmış'' olarak da otobüsünüze, yüzünüz kıpkırmızı geri döndüğünüz de oluyor. Tuvaletin kapısında bir turnike var. Sinemada, kuyruğa girer dizileceksiniz. Hele üç-beş otobüs aynı anda garaja geldiğini düşünün. İçinden çıkan yolcuların ilk uğrak yeri de burası oluyor.

Turnikeye girebilmek için, önce bilet alacaksınız. Bileti aldıktan sonra içeri geçebilirsiniz. Eğer turnike sizi içeri almazsa, bir sebebi var: Sıkış-tepişle, altından geçe geçe, bozmuşlardır o aleti. Gel de bunu müşteriye anlat! Bazıları da, buradan nasıl geçileceğini bilememiş.  Eğilip, turnikenin altından sürünerek ve de emekleyerek geçip gitmiş. Bazıları da, yürümüş gitmiş o hızla.: ‘Çat!’ Turnikeyi kırmış veya bozmuş. İşte bütün bu sebeplerden dolayı, kimin nesi, kimin fesi, ister şeyimin şeyi ol, bilet almadan içeri dalmak imkansız.

Biletini alanlar, metroya, otobüse, tünele biner gibi turnikeden geçerek helânın yolunu tutuyorlar

Otobüslerin molası yetmiyor. Şayet turnike size yol vermezse, sıradaki şansını deniyor, önündekini yana iterek. Eee, ''Turnikeden geçseydin'' deniyor. Bu turnike, Muğla’da ilk mi görülüyor anlamadım. Bu ne kıymetli meta imiş. Ne kadar da nazlı imiş. Olsa olsa turnikeye geldiğinizde, tipiniz tip değilse, bu turnike açılmıyor. Herhalde tipinizi beğenmiyor olmalı. Tip mi seçiyor ne?! Birisi takıldı kaldı. Gırgır olsun diye: ''Açıl ya susam! '' dedi. Aaa! Açıldı, geçti adam. Sıradaki de geçti. Ardından bir diğeri gelip takıldı bu sefer. Soruyor adam etrafına: ''Neydi o? Nasıl söylediydi? “ diye. Birisi atılıyor: ''Susam.” Dediydi. Bizimki geçti turnikenin karşısına ''Açıl ya susam!'' Turnike açılmaz. Bir başkası atıldı: ''Bir de nohutu dene'' diye. Bir başka köşeden laf çakıştırıyor o ‘’Nohut’’ diyene. ’’Eee, tabi, nohut torbasını kapan nasıl belli oluyor. Aklını, fikrini nohut almış. En arkalardan kalın bir ses: ‘’Başlarım sizin nohut torbanıza. Yol açın da şu tuvalete girelim yahu, otobüs kalkmak üzere.’’ Etrafta kahkahalar gırla. Tuvalet muhabbeti gittikçe gırgırlaşıyor. Uyanığın biri laf sokuşturuyor, fırsat bu fırsat diye: ‘Nohut diye verdiler, torbadan kömür çıktı!’ Bir diğeri: ‘Hiç yoktan iyidir. Ben yine bildiğimi okudum!’ Bu son laf, epey manalı. Eeee, seçimler yakın.

 Otobüslerin kalkma saati gelmek üzere, millet burada ''Kırk Haramilerin '' parolası ile içeriye girmeğe çalışıyor. Bu ne iş? Turnikeden geçemeyenin bileti yanıyor, iyi mi? ''Geçseydin!'' Savunma bu! Ama gel gör ki, bu meret iyi çalışmıyor.

Şayet turnike açılmazsa, tamir için bekliyor millet başında. Sıkışanlar, yerinde duramayanlar, ''Gümrük kapısını geçti be!'' diye bağırıyor. Bir diğeri de burnundan soluyor: ‘Habur Sınır Kapısını” geçti burası be! Paranı verip içeri giriş bileti almışsın, alt tarafı tuvalet. İçeriye giremiyorsun, iş mi?!

Biz de girdik kuyruğa. Otobüsü, motobüsü unuttuk, yanımdakiyle helâ muhabbeti yapıyoruz.''Adam diyor ki, ''Şimdiki helâlara, eskisi gibi duvarlarına 'Bunu yazan Tosun'  yazmıyorlar artık. Baksana, turnikeli, biletli tuvaletler icat oldu. Hem vakit yok yazmağa. Eskiden yazar kasa da kullanılırdı, şimdi, bilete döndü iş. Gayet ‘’Akademik bir konuşma bu!?''

Sıra bize geldi. Parayı uzatırken, gişedeki bayana sordum: ''Bu gün ne filmi oynuyor ?'' diye. Hiç duraksamadan, suratı asık olarak: ''İçerde yazılı'' dedi. Eh, görelim bakalım ne yazıyor. Ne filmiymiş oynayan? Turnikenin üzerinden atladım. İçeri girdim. Bir de baktım, bir teşrifatçı var. Doğrusu, sinemaya gitmiş zannettik kendimizi, hatta bahşişini bile hazırladık.''Buyrun'' diye yol gösteriliyor. Sinemada, koltuk gösterenler gibi. Baktım duvara ne film oynuyor diye: ''Burada sigara içmek yasaktır'' diyor duvarda. Gelecek program neymiş? Aranıyorum, işte onu bulamıyorum.

Turnikelerde oynayan film, gişe rekorları kırıyor. Otobüslerin kalkma saatleri geldi, kuyruk aynen duruyor daha. Seçim otobüsü gelip tuvalete dayanmış sanki. Halâ daha nohut torbasını kaptıydın, kapmadıydın muhabbeti devam ediyor. İşi anlamayanlar, seçimlik bulgur nohut, bulgur dağıtılıyor sanıyor. Eeee, belediye seçimleri yaklaşıyor ya!

36 kısım, tekmili birden, renkli, Türkçe sözlü, küfürlü, vurdulu kırdılı film. Sigarasız koltuklarımız da var. Anlayamadığım bir şey daha var. Tuvalette işiniz bitiyor, dışarı çıkmak istiyorsunuz, bir turnike daha var çıkışta. Hoppala! Öbüründen ayrı olarak hem. Tüh! Birine dert anlatamazken, şimdi de bu! Ama şükür hele! Öbüründen iyi çalışıyor buradaki. Çıkışa izin var. Dışarıdan içeriye izin yok. Hımm! Burası ‘’Zigetvar Kalesi’’ gibi demek! Ne akıl! Muğla Belediyesi, bu tuvalete takdirname vermeli. Pentagon gibi sağlam, emniyetli, daha ne? Belediye de bu turnikelerden edinmeli acele olarak ve de şehre serpiştirmeliler.

Eski tuvaletler nerdeee, şimdikiler nerde! Eskiden yazardı duvarlarda, hepimiz biliriz: '' Büyük elli, küçük 25 kuruş''diye. Tuvaletin bir yanı, dayalı döşeli, televizyonlu, masası, saksılarda çiçeği, buzdolabı her şeyi vardı. Havlular, kolonya’lar, mendiller satılırdı. Ta o zamanlar sormuştum tuvaletçiye: ''Nereden anlıyorsunuz müşterinin büyük,  küçük ihtiyacını?'' diye. Sanki, beyana göre vergi alınıyor mübarek!

Adam, ''Biz, müşterinin yüzündeki sıkışıklık ifadesini, yine yüzünden okuruz.'' İşte bu cevabı da unutmamışım ki, buraya yazmış bulunuyorum. Ama, bu cevaptan bir şey anlamamıştım. Ne yani, tiyatroya adam mı seçiyoruz? Yüz ifadesi ekşiyse, alt dudak, üst dudak tarafından ısırıksa, bu yüz mimikleriyle adam, kendini ele veriyor ki, bunun işi 25 kuruşluk. Küçüğü böyle hallettik. Büyüğünde suratın çerçevesi ne hal alıyor ki? Önce bedenin dingili yamuk giriyor içeriye müşteri. Soluması burnundan oluyor herhalde. Pantolonun kemeri çoktan gevşetilmiş, Madonna’nın don lastiği gibi gevşek.

"A mübarek adam. Tiyatroya artist mi seçiyorsun, televizyonlardan imrenip de jüri üyesi mi belledin kendini. Ki surata göre, mimikler göre sıfat biçiyorsun. Yoksa marketlerden zerzevat mı seçiyorsun, eziğini, çürüğünü, ayıklıyorsun."  Değil mi ya!? O zaman taktıydım adama. Şimdi yeri geldi işte!

Tuvalet konusunda bir karikatür görmüştüm. Onu da buraya ekleyeyim, çok da gülmüştüm. Çizim şahane idi. Şalvarlı, terlikli, hırçın suratlı, başında yemenisi olan yaşlı, kara kuru kalmış bir tuvaletçi kadın. Erkek-Kadın yazan tuvaletin önünde durmuş. Yanındaki hippi kılıklı, saçları omuzlarından taşmış, suratını kaplamış. Kadın mı erkek mi belli olmuyor.Tuvaletçi, bir elini beline koymuş. Öbür elinin işaret parmağını, adamın de don lastiğine takmış, kendine doğru çekip, başını uzatmış, içeriye bakıyor eğilmiş de. Pantolonun ağzı, ikinci karede çuval gibi açılmış, kadın hala bakıyor da bakıyor. Neredeyse içine düşecek. Üçüncü karede ise, adam , süklüm püklüm yine duruyor, kadın, diğer eliyle ''Erkek'' yazan levhayı gösteriyor, kolunu uzatmış. Anlayacağınız, pratik bir test bu. Sanki adam, kendi tuvaletini bilmiyor, kadından öğreniyor.

Nerden nerelere geldik. Tuvalet kültürümüze diyecek yok! Üstelik de turistik şehrin, turistik tuvaleti bu. Türkiye'nin en temiz ve en gırgır WC'leri, Muğla'da bulunmakta.

Ört ki, ölem!

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..