Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye’nin Ankara’dan yönetilmesi padişahlıktır

Türkiye’nin Ankara’dan yönetilmesi padişahlıktır
 

Hala bu çağda emirler payitahttan geliyor. İller, valiler belki bin sene önce de vardı. Yerel yönetim dediğiniz her şeyi yapabiliyorsa Ankara’ya ne gerek var? Osmanlı’nın devamıyız diyorlar ya, vallahi doğru.

Hayat online oldu yönetim hala eyalet. Hiçbir şey bilmiyorsanız Türkiye 7 bölge ya, her bölgeyi ayrı yönetin. Hani padişahlık olsun, işe yarasın; Köyceğiz’i sel götürüyor, yardım üç gün sonra geliyor.

Yerel merel, eyalet meyalet; işin aslı korkuyorlar. Belki 7 değil 14 bölge olacaktı, ya bölgenin biri alır başını giderse… Böyle ülkenin bütünlüğünü sağladıklarını, kontrolü ellerinde tuttuklarını sanıyorlar. İsterseniz 81 vilayeti zincirle birbirine bağlayalım.

Yönetimde amaç hizmet kolaylığıdır; sel vuran Köyceğiz’e üç gün sonra gidiyorsan düzeni sorgulayacaksın. Ankara’ya itirazı ilk biz yapmıyoruz. İstanbul başkent olacak söylentileri üzerine sevinmiştik. İstanbul’un başkent olmasını istediğimiz için değil Türkiye siyasetinin bir şehrin iradesine sıkıştırılmasını doğru bulmadığımız için.

Cumhuriyet Ankara’da kuruldu. Atatürk yanlış yapmış. Ulus’ta toplantı yap, Ergani’de tutanaklara geç, Lâpseki’de kararı açıkla, Ağrı Dağı’nın eteğinde davullar çalsın. Bilmiyor musun bu milletin senden sonra bıraktığın yerde kalacağını?

81 vilayet, 957 ilçe, 35 bin köy… Ortada bir başkent, Ankara. TC hükümetinin kolları o kadar uzun ki ahtapot gibi hepsine uzanıyor. Garcia Marquez okuduklarını söylüyorlar ama beyinde hiç ilerleme yok. Ya kardeşim böyle hizmet olur mu? Valisi, kaymakamı, belediye başkanı var tamam ama bütçe, karar Ankara’dan. Ve Ankara’dan Ankara’nın bağlarına bile iki saatte gidiyorsun.

Kerim Korkut Türkiye’nin idari yapısını A’dan Z’ye değiştiriyor. İnanmayabilir, önemsemeyebilirsiniz ama mantıklı şeyler söylüyor, gerekçeleri var. Ancak yönetilebilir ölçüde bir birimi(kümeyi, topluluğu) sağlıklı yönetebilirsiniz diyor. Ölçmüş, biçmiş, araştırmasını yapmış; bilimsel olarak günümüz Türkiye şartlarına göre 10.000 kişiden oluşan bir birimde hizmet üretim ve dağıtımının arzulanan şekilde olabileceğini bulmuştur.

Bazı işlerin yapımı için, idari fonksiyonu olmamak üzere, il sayısı 100’e tamamlanıp sabitlenecek. Bunun idari yapıyla ilgisi yok. Türkiye yerleşim yerlerinin durumuna bakılmaksızın, mevcut şekilde hiçbir değişiklik yapılmadan, kâğıt üzerinde 76 milyon nüfus 10.000 kişiden oluşan ve adına KOLONİ denilen yönetim birimlerine bölünecek. Her birime bir numara verilecek ve birim o numara ile anılacak.

Her koloni bağımsız bir ülke gibidir. İleride Mega Kentler şehir sistemlerine geçildiğinde bu KOLONİ’ler her bir koloni bir site olmak üzere yaşam sitesine dönüşecek. Türkiye’de 7600 KOLONİ olacak. Yani binlerce on binlerce şehir, kasaba ve köyler 7600 idari birimle yönetilecek. Ne Ankara, ne mankara. Yok ilmiş, ilçeymiş, vali efendi, kaymakam bey, muhtar amca, köy yolunda sepeti kolunda… İnsanı cin fışıt eder yav!

Diyarbakır’da 84 üncü KOLONİ. Elektrik işleri. Görevlileri hazır. Su işleri bilmem ne işleri, hepsi hazır. Ekip usulü çalışıyorlar. Herkesin görevi, görev yeri, sorumluluğu belli ve her gün değişiyor. Görevli işini yapar, kimseyle samimi olamaz. Günlük kendisine verilen işi yapmayan, eksik veya yanlış yapan işini kaybeder. Valla isterse yapmasın. Öyle sabah oturacaksın masa başına, akşam kalkacaksın yok. Sabah 09.00 ile öğle 15.00 arasında sana verilen işleri bitirmek zorundasın. Öyle koca koca binalar yok. Bir toplanma yeri, hesap kitap, görev dağıtım (yeniçağın çalışma ofisi) neresi boşsa orada, değilse sokakta, kafede, ayaküstü… Masa başı iş yok, hayat mobil, siz de mobil.

Öyle koca koca binalar yok. Bir toplanma yeri, hesap kitap, görev dağıtım (yeniçağın çalışma ofisi) neresi boşsa orada, değilse sokakta, kafede, ayaküstü… Masa başı iş yok, hayat mobil, siz de mobil.

KOLONİ’yi biz yazdık ama siz okumadınız tabi. Türkiye’nin idari yapısını nasıl değiştireceğimizi yazdık. Türkiye’nin nüfusu hesaplanamıyor. Kişileri nüfus kayıtları ile bire bir karşılaştırın. En az 1 milyon kişi fazla veya eksik çıkacaktır. Nerede bunlar. Bilinmiyor. Ben kişiyi alacağım. Nüfus kaydım elimde, kişinin kimliği elimde ve kişi yanımda. Tek tek hanesine yerleştireceğim. Ve öyle sayacağım. Nüfusta olup da gerçekte olmayanlar yok demektir. Bir ülkede bir milyon kişi kayıp olur mu ya? Hadi abarttık 100 bin olsun. Nerdeler? Ne demek yok ya. Öldülerse ölüsünü bulacağım. Uçmadılar ya, yüz bin kişi kardeşim yüz bin! 

15 milyonluk İstanbul’u mu yönetmek daha kolaydır,10 bin kişilik koloniyi mi? Aklınıza gelen bütün hizmetleri anında birebir alacaksınız. Babamın Sigorta işi vardı, Ankara’ya yazdım. Cevap gelinceye kadar babam öldü! KOLONİ’de ben senin yanındayım. Sigorta görevlileri sigortalıların işlerini yapmak için bizzat ayaklarına gidiyor. Aklına gelecek bütün hizmetlerde böyle. Hele de güvenlik. İnsanları sokak sokak cadde cadde koruyan sivil giyimli profesyonel ordu “güvenlikçileri” 10 bin kişilik kolonide duruma öylesine hâkim ki izinsiz kuş bile uçamaz. Cinayet planı yapacaksın, üç günde üç kişiyi keseceksin, altı ay sonra tesadüfen (o da senin salaklığından) ortaya çıkacak. Böyle bir şey benim düzenimde olsun kendimi oturduğum koltuğa asarım!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..