Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Türkiye'nin kalın bağırsağı

Türkiye'nin kalın bağırsağı
 

Nerden çıktıkları nasıl bu aşamalara geldikleri herkes tarafından merak konusu olan , önünün arkasının belli olmadığı , etki alanlarının nerelere ulaştığı bilinemeyen , liderliğini ordudan emekli olmuş veya atılmış insanların yaptığı gizli silahlı örgütlenmeler, her geçen gün ortaya çıkan yeni gelişmelerle kamuoyunun gittikçe daha fazla kafasını karıştırır bir hal alıyor.

Bugünlerde örneklerini gördüğümüz bu örgütlenmeler, bir zamanlar herkesten gizli olarak NATO bünyesinde, "Komunizm tehlikesine" karşı oluşturulmuş olan özel teşkilatların birer kalıntısı aslında.1950’li yılların ortasına doğru bulundukları ülkelerdeki konumlarını güçlendirmeye başlayan, ülkemizde 'Gladio Örgütlenmeleri' veya 'kontrgerilla' olarak bilinen , devlet içinde devlet , derin devlet gibi isimlerle de anılan bu illegal -silahlı - özel teşkilatların temeli NATO’nun kurulduğu 1949 yılında atıldı. ABD’nin -en azından kağıt üzerinde - aniden gerçekleşebilecek bir Kızıl Ordu baskınına karşı NATO’ya üye devletlerde oluşturmayı ve geliştirmeyi amaçladığı, üyelerinin birbirleriyle değişik işaret yöntemleriyle anlaştığı, sadece üyelerin bildiği silah depolarının bulunduğu ve kimden emir aldıkları kesin olarak bilinmeyen bu örgütlenmeler , NATO’ya üye olan merkezi ve stratejik devletlerde farklı isimler altında , CIA’ nın da yardımıyla kısa sürede şekillenmesini tamamladı.

İtalya’da “Gladio”, Fransa’da “Rüzgar Gülü”, İspanya’da “GAL” , Almanya’da “Gehlen Hareketi” ve Yunanistan’da da “Sheepskin” şeklinde isimler altında faaliyet gösteren bu örgütlerin varlığı , dönemin siyasi liderleri tarafından her fırsatta inkar edilmeye çalışılsa da , örgüt üyelerinin zaman zaman basına ve çevrelerine verdikleri bilgiler nedeniyle , özellikle de bulundukları ülkelerin silahlı kuvvetleri tarafından desteklendikleri ve yönlendirildikleri bilinmekteydi.

1972 yılında , İtalyan bir savcının , bizim susurluk olayına benzer bir davanın üzerine gidip olayı açıklığı kavuşturmaya başlaması, İtalya’da Gladio’nun ne olduğu ve ellerinin nerelere ulaştığı konusunda kamuoyunun aydınlanmasına vesile oldu. İçinde dönemin başbakanının da olduğu bir çok devlet adamı Gladio ile ilişkilerinden dolayı görevlerinden alındı. Faransız Gladio’su olarak bilinen Rüzgar Gülü ise defalarca kez dağıtıldığı söylense de hiçbir zaman tam olarak ortadan kaldırılamadı. İspanya’da Gladio üyelerinden biri TV ekranında ABD askerleriyle Kanarya Adalarında uzun süre eğitim gördüklerini ve sonrasında birlikte örgütün kuruluşunda çalıştıklarını İspanya halkına açıkladı.

Türkiye'ye gelindiğinde ise , bu tip örgütlenmelerden Türk halkını bırakın , Türk siyasetçilerinin bile haberi çok sonraları olabildi. 1974 yılında , dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e, -Türk Gladio’su olduğu sonradan anlaşılan - Özel Harp Dairesi’ne para istemek için gelen Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar, ”Efendim , Özel Harp Daire’si için 1 milyon dolar gerekiyor” diyince Ecevit, ”O da nedir , ne iş yapar ?” şeklinde sorular sorarak kendisinin ve Türk halkının bilgisizliğini gidermeye çalıştı. Bu olaydan sonra Türkiye medyasının ve halkının malumu haline gelen Özel Harp Dairesinin ne iş yaptığı , finansmanının kimler tarafından sağlandığı sorularının cevapları halen tam olarak alınmış değildir.

1989 yılında Berlin’i ikiye ayıran duvarın yıkılmasından , Sovyetlerin parçalanmasından ve bunların doğal sonucu olarak Soğuk Savaş’ın bitmesinden sonra , Gladio tipi bu örgütlenmelerin kağıt üzerindeki amacı sona ermiş oldu. Diğer Avrupa ülkelerinde -yine tam olarak olmasa da - büyük ölçüde kendini tasfiye etmesini beceren veya zorla tasfiye edilen bu örgütlenmelerin Türkiye ayağı , maalesef kendi kendine tasfiye etmekte isteksiz olması, zorla tasfiye edecek bir siyasi iradenin de mevcut olmaması nedeniyle , Soğuk Savaş öncesinde olduğu kadar güçlü olmasa da , bugünlerde örneklerini sıkça görmeye başladığımız , Sauna Çeteleri, Kuvayi Milliye Hareketleri, sözde Vatansever Kuvvetler Hareketi şeklindeki çetelerle varlığını devam ettirmeyi başardı.

Ordudan yada emniyet teşkilatından emekli olmuş, atılmış veya kendine saklı nedenlerle ayrılmış insanların , kendi kriterlerine uymadığı veya Türkiye’ye ihanet ettikleri gerekçesiyle bazı insanları öldürmek veya sindirmek için , milliyetçilik üzerinden ceplerini doldurabilmek, güneydoğuda ki uyuşturucu pazarından nemalanabilmek için kurdukları bu tip ne olduğu belli olmayan çetelerin varlığı nedeniyle , Türkiye’nin uluslar arası alanda ki prestiji alt üst oldu ve saygınlığı büyük değer kaybetti.Her yıl en az 2-3 defa , ülkenin önemli yazar ve düşün insanları, arkasında kimin olduğu anlaşılamayan ve neden yapıldığı bilinmeyen cinayetlere kurban gitmesi , uluslararası arenada Türkiye ile ilgili asılsız olmayan korkuların oluşmasına sebep oldu.

Adalet Eski Bakanı, büyük ihtimalle de gelecek dönemin Adalet Yeni Bakanı, Cemil Çiçek’in dediği gibi , "Türkiye şu anda kalın bağırsağını temizlemeye çalışmakta."

Umarız bu temizlik yarım kalmaz ve bi nihayete erer. Bağırsak ağrısı bir insan için ne kadar acı ve ağrı vericiyse , bir ülke için ondan daha fazla bünyeye zarar verici ve en kısa zamanda tedavi edilmesi mecburidir.

Bu tip çeteleşmelerin ortaya çıkmasından sonra doğal olarak insanların akıllarında ki sorularda çeşitlenmeye başladı. Hrand Dink’in ölümü , rahip cinayeti gibi olaylar daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı. Sorular sadece bunlarla sınırlı kalmadı tabii, daha gerilere Çetin Emeçlere, Bahriye Üçoklara , Uğur Mumculara kadar uzayıp gitmeye başlayan soru işaretleri oluşmaya başladı insanların kafasında.

Umarız Türkiyemizin saygınlığı daha fazla zedelenmez ve bu ülkede , aklından devleti milleti kurtarmayı geçirenler ve bu amaçla boylarından büyük işlere girişenler, bu ülkeye sahip çıkacak bir devletin ve siyasi otoritenin olduğunun farkına varırlar.Bunu sağlamanın da yolu öncelikle bizlerin, sıradan vatandaşların , devlet iktidarına ve hükümetine olan güvenini yitirmemesinden ve bu tip örgütlenmelere umut bağlamaktan vazgeçmesinden geçiyor kanımca , şu iktidar bu iktidar diye ayırt etmeden tabii.

Her yönüyle daha şeffaf ve daha adil...
Vatandaşı ve bir parçası olmaktan gurur duyacağımız bir Türkiye dileğiyle...

 
Toplam blog
: 22
: 1957
Kayıt tarihi
: 12.05.07
 
 

1982 Bayburt doğumluyum. İlk okulu başka, orta okulu başka, liseyi başka bir şehirde okudum. Bunl..