Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye Savunma Sanayi Şirketlerinin Problemi: İhracat ve Ortak bulmak

Savunma endüstrisinde ABD, Rusya, Çin dışındaki tüm ülkelerin temel sorun, uzun dönemde Ülke ihtiyacını karşıladıktan sonra kurulan tesis ve yapılan yatırımların devam etmesinin sağlanmasıdır.  Atıl konumuna düşmeden, ortaya çıkan yenilikleri üretilen sistemlere uygulamak için tek çare üretimin devam etmesi, çarkın dönmesidir. Bu ise ancak ürünün ihracatı ile sağlanabilmektedir.

Savunma ürünü satın alan ülkeler ise başka sınırlamalarla karşılaşmaktadır.  Savunma sanayisi gelişmeyen ülkeler ürünü satın almak için politik dayatmalara maruz kalabilmekte, yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalmakta, sistemin kendilerine satılmaması riski ile karşılaşmakta, satın alırken bazı üçüncü ülkelere kullanamazsın şartları konulabilmekte ve işletme idame için lojistik destek amacıyla silah sistemi parası kadar yine kaynak ayırmak zorunda kalabilmektedir. Satın almak Ülkeyi kritik durumlarda bazen emir alan durumuna bile düşürebilmektedir.

Açıkçası üreten de satın alan da seviyesi değişen problemlerle karşılaşabilmektedir.

Ülkeler savunma alanında ilk bakışta tahmin edilenden daha fazla araştırma geliştirme yapmak zorundadır. Akıllı telefonu üreten şirket koyduğu özelliklerin işe yarayıp yaramadığını anketlerle anlayıp, rotasını bulmaya çalışırken, savunma ürünü üretecek şirket daha baştan askerlerin, kullanıcının, bir bölümü de kanla yazılan tecrübelerden gelen,  sınırlamaları ile karşılaşmaktadır. Açıkçası askerler taktik isteklerine, kullanım basitliğine ve dayanıklılık isteklerine göre ürünü oluşturmak istemektedir. Örneğin, normal kullanıcı bilgisayarı oda sıcaklığı çalışma şartlarına maruzken, askerin bilgisayarı çöl şartlarında kuma, toza maruzken veya arktik şartlarda, yağmur kar altında çalışabilir istenmekte fiyatlar soğutucu vantilatör, süzgeç, sıcaklık regülasyonu, aletin düşmeye karşı mukavim olması gibi donanım kısıtlamaları ve ayrıca güvenlik yazılımları istekleriyle karmaşıklaşmakta ve fiyatı da ikiye katlanabilmektedir. Bunlara bir de on yıl süreyle lojistik destek yedek parça şartı gelince üreticinin sorunları ve korkusu artmaktadır. Sadece son istek bile üreticinin onarma yerine aynı işi görebilir daha gelişmiş bilgisayar sunma hakkı olması gibi bir esneklik gerektirmektedir.

Varmaya çalıştığım birinci husus,  Savunma şirketleri ve asker işbirliği kaliteli  üretim yapmak için şarttır ve geliştirilmelidir. Bu husus şirketlerde ve MSB.lığında ilave insan gücü gerektirebilir.  

İkinci husus ürünü bir ülkeye ihraç etmek için ilgili sistemin Türk askerince kullanılmakta olması ve sahada etkin bir kullanıma sahip olduğunun gösterilmesi gerektiğidir. Bu bir tatbikat veya askeri bir tesiste şirketin sisteminin kullanılması ile mümkündür. Bu alanda Milli Savunma Bakanlığı ve yetkililer ne kadar iyi niyetle yaklaşırsa yaklaşsın, çözüm her durum için Bakanlığın değerlendirerek karar vermesini değil,  bu işlemin kurumsal düzeyde hızlı, basit,  rutin ve uygulanabilir  düzeye getirilmesini gerektirmektedir.

Üçüncü husus yapılacak üretimin birden fazla ülkede pazar imkanı, paylaşımlı üretim imkanı bulmasıdır.  Bu konularda pratik yaklaşıma sahip ABD veya AB ülkeleri (İtalya-Fransa-Almanya çekirdek üçlüsü)  müttefikleriyle konsorsiyumlar kurarak milyarlarca dolarlık araştırma geliştirme, test  ve üretim tesisi   gerektiren maliyetleri paylaşarak karşılanabilir düzeye çekmeye çalışmaktadır. Örneğin ABD F-35   savaş uçağı projesi NATO’da sunulmakta ve uygulanabilmektedir. Bu teşebbüs finansal yükün   paylaşılması yanında standardizasyon ve uyumluluk meyveleriyle kendisini ödemekte ve dayanışma   gücünü artırmaktadır.   

Türkiye bu konularda çalışarak,  gelişme aşamasındadır.  Birden fazla ülkenin sabırla bir araya getirilip, ortak yaptığımız bir üretim olabilmelidir. Bu uzlaşma, paylaşım ve kazan kazana dayalı ortaklık yaklaşımını gerektirmektedir. Silah sanayiinde bunu organize edecek bir yapılanma MSB.lığında oluşturulabilir. Ortaklıklarda sınırlı bir kazanca razı olmak, hiç kazanamamaktan iyidir.

Bu organ sonuçta MSB.lığına bağlı TSK Güçlendirme Vakfı, SSM  veya bağımsız bir kuruluş olabilir. Vakıf şirketleri, MKE ve sivil olup  askeri üretim yapan şirketlerin de bu konuda fikri alınabilir.

Bu kısa yazıda geldiğimiz sonuç;  Bölgesel bir devlet, Türkiye,  “Savunma sanayiini geliştirmek, daimi çalışır tutmak için Dünya ülkeleri ile işbirlikleri yapmak zorunda” olduğu sonucudur. Bunun için işleyen, çalışan, bürokrasiye boğulmayan  bir yetkili organizasyon geliştirilmelidir.

Ülkelere baktığımızda bu alanda Güney Kore’yi başarılı görüyorum. Güney Kore ABD ile işbirliği yaparak, savunma konularında ABD’de doktoralı uzmanlar yetiştirerek, bunlara ülkeye geldiklerinde sorumluluk verip belirli sistemleri üretmeye başlamıştır. Güney Kore, Carter 1977’de ABD askerlerini Güney Kore’den çektikten sonra  (şimdi ABD asker sayısı 28 500 civarı)  savunma sanayine önem vermeye başlamıştır.  Zaman dilimi hemen hemen Türkiye ile aynıdır. Kıbrıs harekatı sonrası ve ambargo (1974-1977).

Güney Kore kendi ihtiyacını karşıladıktan sonra şirketlerin üretime devam etmesi için ihracat yapmak istemiş ancak üçüncü ülkelere ihracat talebi ABD’den ancak %3 oranında evet, %97 ret ile karşılaşmıştır. ABD bu izni vermek için Alıcı Ülkenin ABD’ye karşı tutumu, Kendi şirketinin ekonomik durumu ve olası kayıplarına göre karar oluşturmuştur.

Güney Kore bu durumdan yılmamış, ABD ordusuna yetenekli, yenilik yapabilir alt şirket olarak, ABD savunma şirketleriyle ortaklık kurarak çalışabilmeyi, seçmiştir. ABD şirketleri bu durumda Güney Kore’ye yetenekli iş gücü ve kaliteli ürün sunduğundan üretim yaptırmış ve şirketler çalışabilmiştir. Zamanla özgün ürün safhasına geçen Güney Kore,  Avrupa ve Güney Amerika’ya ihracat yapmıştır. 2015 savunma ihracatı 3.5 milyar $’dır. Türkiye’nin silah ihracatı 291 milyon $. Güney Kore silah ihracatı Türkiye’nin on iki (12) katıdır (3500/291=12). Güney Kore 2015 GDP 1383 milyar $, kişi başı yıllık gelir 27 100$, Türkiye 2015 yılı GDP 859 milyar$, kişi başı yıllık gelir 10 915$. GDP farkı ise 1.6 kattır (1383/859=1.6). Güney Kore kişi başına 70$ (3500m$/50m) , Türkiye 4$’lık (291m$/75m) ihracat yapmıştır.    

Türkiye savunma alanında ortak ülkeler bulma, işbirliklerini geliştirme ve savunma ihracat pazarını artırmayı önemsemelidir.  Bu konuda organizasyon yapılanması, bürokratik işi kolaylaştırıcı düzenlemeler ve ihracatı teşvik geciktirilmemelidir. Aksi halde  Savunma Şirketleri; Vakıf şirketleri, MKE ve sivil savunma şirketleri Türkiye için yaşatılması yüksek maliyetli, ağır bir yük olabilecektir.  Kısmi bir başarıyı sık söylemek ve abartmak, politikacı ve bürokrasi için, başarısızlığın başlangıcıdır.  Cumhurbaşkanı’nın 2023 hedefi,  “Savunma ihtiyaçlarını tamamen karşılamak, kendine yeterli olmak” hedefi de ihracatı teşviki, işbirliklerini  ve savunma üretimini artırmayı gerektirmektedir.

 
 
Toplam blog
: 182
: 1556
Kayıt tarihi
: 14.10.12
 
 

Elektronik Y.Mühendisiyim. Teknik alan dışında Tasarruf ve tutumlu yaşam, Kişisel Finans Yönetimi..