Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye’yi Nereye Götürüyorlar?

Türkiye’yi Nereye Götürüyorlar?
 

İşte show yapan, dağdan inen barış gönüllüsü (!) 34 pkk militanı.


Tam da kafamdakileri yazıya dökeceğim sırada okuduğum birkaç yazı çok enteresandır, bu kadar birbiri ile pişti olur. Nispeten de olsa, uzun zamandır, yazıp isteyip de, yazamadığım kafamdakilerin birçoğunu özetler nitelikteydi…

Yaklaşık son birkaç aydır bu ülkede neler olup bittiğini, en az sizler de benim kadar takip ediyor ve izliyorsunuz. Hemen her şey, bir film gibi ilerlese de, gözlerimizin önünden geçen karelerin hepsi gerçek yaşam kesintileri. Fazla uzağa gitmeyelim. Milat olarak, açılım açılmalarını alırsanız, o günden bugüne gelinen noktada neler olup bittiğini hepimiz biliyoruz. Aslında neler olup bittiğinden ziyade, bundan sonra neler olacağı çok önemli. Şimdi, herkes yakın geleceğe dönük bu hesapların peşinde…

Açılım muhabbetlerinin yapıldığı zamanlarda, birçok köşe yazarı ve fikir sahibinin yazılarını takip ettim. Hatta yabancı basında çıkan ve Türkçe olarak haber sitelerine düşmüş yazıların çoğunu da takip ettim. Birçoğunu da arşivime attım. Özellikle Türk gazetecilerin birçoğunun yazılarını hala saklarım. Burada isim isim belirtmeye gerek yok ama öyle yazılar okudum ki, bu açılım denen nanenin aslında çokta geç kalmış olduğunu belirtmeleri ortak fikirdi. Buna bizim de bir itirazımız yok elbette. Ama birçok yazıda, devletin Pkk karşısında eğilip, bükülmesi gerektiği izlenimleri pek de hoş değildi. Birçok kesim bu açılıma “Kürt açılımı” derken, benim de karşı çıktığım bu isim bazı kesimlerde de ters tepki yaratılıyordu. Hatta bu isim öyle kemikleştirildi ki, terör örgütüne yakın ve özellikle Pkk’ya uzak ama Kürt milliyetçiliğine yakın internet sitelerinde bile açılımın “kürt açılımı” olması gerektiği yazıyordu. Bizim adıyla, sanıyla yılların gazetecisi hatta köşe yazarı ağabeylerimiz ve ablalarımızın yazdıkları ile birebir örtüşmesi, ne kadar garip değil mi ?

Ve gelinen noktada, Silopi açılımı !.. Neler olduğunu tüm Türkiye gördü. Dağdan gelen 34 Pkk’lıyı koruma altına alan Dtp, sınırda tam bir gövde gösterisi yaptı. Daha üstlerindeki tozlar bile dökülmeden, dağlı Pkk’lılarla, şehirli Pkk’lılar, bunların arasına karışmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtler, siyasiler, milletvekilleri, belediye başkanları, binlerce araçtan oluşan araç konvoyları, havai fişekler gösterileri ile zafer işareti yaptılar. Peki, neyin zaferi? Hangi zafer? Dağdan, düze inmekle, her ne kadar “teslim olmaya değil, barış gönüllüsü olarak geldik” deseler de, neyin zaferin kazandılar? Devlet onlara “açılımla” bir serbestlik, salıverilmişlik ve suçsuzluk kimliği sunmuşsa bu onlarca bir zafer anlamına mı gelmektedir. Yıllar sonra dağdan düze indiklerinde, sırlarında örgüt üniformasıyla şehirde tur attırılan Pkk militanları, kendileri sıcak çay ve kahve ikramından sonra sırtları sıvazlanarak, evlerine gönderildi. Hem de mobil adalet ve sorgulama sistemi ile.. Onlarca yıl dağda kalmışlığın ve düze inip, halkın arasına karışırken bile “teslim olmaya değil, sayın Öcalan’ın isteği ile geldik ” derken bile hala örgüt propagandası yaparken…. Şimdilerde bu insanlar artık birer sivil iken, yakında kendi ifadelerinde TC (TeCe) devletinin vatandaşı olacaklar. Bu hezimetten sonra, bir Avrupa’dan geleceklere de İstanbul gibi yerde gövde gösterisi yapacaklarken, halkın galeyana gelmesinden de biraz çekinmiş olan devlet, DTP’nin miting yapma isteğini geri çevirdi. Bu istekleri kabul edilmeyince, bir anlamda “gövde gösterisi” yapılamayacak olması, Avrupa’dan gelecek Pkk’lılara da geri adım attırdı.

Hükümetin zar oyununda acaba hep-yek mi geldi? Açılım tökezledi mi bilinmez ama Dtp organizasyonunda yapılan bu gösteriler ve söylemler, binlerce şehit ve gazi ailesini galeyana getirdi. Dtp tarafı öyle basiretsiz açıklamalar yaptı ki, bugün Kürt kökenli vatandaşların ağzında “devlet korktuğu için dağdan inişleri ve Avrupa’dan gelişleri durdurdu” mahallinden konuşmalar yapılıyor. Bu tarz konuşmalara da bizzat şahit olduğumu burada belirteyim.. Şimdi hükümet dolayısı ile devlet ne yapacak? Hep birlikte göreceğiz.

Durum bu mahaldeyken. Birbiri ardına garip ve devleti küçük düşüren konuşmalar, açıklamalar da arka arkaya yapıldı. En çok ses getiren söylem ve açıklamalardan, Dtp’nin bu açılımda hükümetin Kürt halkını kandırdığı” ifade edilen açıklamalardı. Ardından da terörist elebaşısı Karayılan’ın “bundan sonra Türkiye’yi çok kötü karıştıracağız ve vuracağız” diye devam eden Türkiye’yi tehdit eden sözleri. İmralı hükümlüsü caninin de açıklamalarını unutmamak gerekiyor. Çünkü diğer tüm Kürt sıfatlı açıklamalar, İmralı canisinin açıklamalarından sonra vücut buluyor.

Bir diğer açıklama ise bence en çok tartışılacak açıklamalardan ikisi. Aslında her iki açıklamanın sahibi yabancı değil. İkisi de karı-koca. Biri Akp vekili, diğeri yine o partiye yakın bir isim. Ne diyorlar peki ? Biri “Osmanlı Öcalan’ı Bodrum’a paşa yapar bir de maaşa bağlardı” diyor, diğeri ise ondan geri kalmayıp “TSK’yı lağvedilsin, yerine yeniçeri ordusu gibi bir ordu kurulsun” diyorlar. Ne kadar garip değil mi? Bu resime bir de son zamanlarda askeri yıpratan gazete haberleri, sahte belgeler, birbiri ardına tutuklanan subayları paşalar tarafından bakın bakalım. Ne kadar da birbiri ile örtüşen manzaralar değil mi?

Daha o kadar çok sırıtan açıklama var ki, bunları tek sayfaya sığdırmak mümkün değil. Fakat son olarak şunu söylemek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama sanki birileri, hesaplı, planlı bu ülkenin gayri menfaatine karşı çalışır gibi bir halleri var. Sizce de birileri, başka birilerin ekmeğine ballı tereyağı sürüyor gibi gelmiyor mu?

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..