Twitter, Facebook, msn, ICQ, mIRC: Sosyal Medya

Başlıktakiler size hiç yabancı gelmiyor biliyoruz. Keza bize de yabancı değiller. Hatta öyle ki neredeyse bizi bizden daha iyi biliyorlar. Evet… Hepimizi olmasa da birçoğumuzu kısa sürede bağımlı hale getirdiler. Sadece bu kadar mı?

Değil elbet. Girizgâhımızı yapalım, nasıl olsa konu kendiliğinden akar gider. Zira bizi bizden alan, kendimizden de habersiz hale getirebilen fenomenlerin başında geliyorlar. Kısa adıyla SOSYAL MEDYA diyoruz şimdilerde. Sosyal Medya yeni değil. Bilgisayarla birlikte hayatımıza girdi.

Girmekle kalmadı neredeyse hayatımızı ele geçirdi. Benliğimizi alt-üst etti, kimliğimizi allak-bullak etti, kişiliğimizi yalap-şalap inşa edecek bir mecra oldu çıktı. Bilgisayarların masa büyüklüğünde olduğu yıllarda evvela “Network” adıyla çıktı meydaneeee, sonrakilerin hepsi birbirinden merdaneee…

Yaşı yetenler hatırlayacaktır. Simsiyah bir ekranda yanıp sönen bir imleçten ibaret bilgisayarlar üniversiteler gibi modern ünitelerde telefon vasıtasıyla uzak yerlere bağlantı kurabilen birer iletişim haline gelmişti. Şimdiki adıyla e-mail dediğimiz olgu o siyah ekranlarla başladı.

Sistemin altyapısı o kadarına elverdiğinden o mektuplar şimdikiler gibi anında ulaşmıyordu tabi. Bir takım prosedürleri geçmek zorundaydı. Kaldı ki telefon bağlantıları da şimdiki gibi değildi zaten.

Gel zaman git zaman bilgisayarlar ve elbette bağlantı hızları gelişmeye başladı. Windows 3.1 ve sonrasında ise devrim niteliğindeki Windows 95 dönemi geldi. Sosyal Medya da bu gelişime paralellik gösterecekti elbette. mIRC (IRC) diye bir şey çıktı piyasaya. Piyasa dediysem “internet âlemi” demek istiyorum elbette.

Bilmeyenler için kısa bir bilgi vermek gerekirse; mIRC, sohbet programlarının atası olarak kabul edilebilecek, IRC(Internet Relay Chat) sunucularına bağlanıp sohbet etmeyi sağlayan bir istemci programdır. Hala kimi portallarda bu isimle sohbet odaları devam ediyor olduğunu da gördük.

IRC dönemine Twitter pencereli bir bakış atacak olursak; o dönemlerde de kimi nick(takma isim)ler ve kimi odalar (sohbet odaları) oldukça popülerdi. Şimdinin Twitter ünlülerinin ve ‘tag’lerinin yerini o dönemde sohbet odaları alıyordu. En popüler olanı (ülkemizde) galiba Zurna idi. Dileyen oda genelinde konuşur dileyen de özel sohbet ederdi.

Özel sohbet gereksinimi zamanla ICQ kullanımını yaygınlaştırdı. MSN Messenger öncesi dönemdi ve ICQ da bir dönem popüler sohbet aracı olarak kaldı. MSN Messenger dönemini ise zaten biliyorsunuz. Facebook ve Twitter ha keza…

Evet, teknoloji baş döndüren bir hızla ilerliyor. Entropi yasası gereğince hiçbir şey eski haline dönemiyor. Nasıl Windows Vista’yı kaldırıp Windows 3.1’i geri yüklemiyorsak yahut Play Stationlardan vazgeçip Commodore’lara sarılmıyorsak; Twitter’ı bir kenara bırakıp IRC odalarına geri dönmek yahut iPad/iPhone sevdasından vazgeçip Ericcson 388’lere geri dönmek de pek olası değil :)

Ha olur ya, diyelim ki oldu… Böyle bir şey olduysa bilinsin ki kıyamet kopmuştur. (Bu bilgiyi gelecek kuşaklara bırakmak için yazıyorum. Olur ya bir tufan sonrası yeniden insanlık yeşerdiğinde nerelere geldiğimizi anlasınlar da ellerindekinin kıymetini bilsinler, biz bilmiyoruz bari onlar bilsin…)

Laf döndü dolaştı nereye geldi bak! Sosyal medyanın tarihçesine kısaca ve elbette eteğimdeki bilgi kırıntıları vasıtasıyla göz atıp oradan da bu olgunun tarafımızdan neden hep yanlış değerlendirildiği sorunsalına geçiş yapacaktık güya. Tarihçe biraz uzun hatta nostalji yaparmış gibicesine dokunaklı oldu galiba. Bunu ancak bunları yaşayanlar anlayabilir.

Kaldığımız yerden bilahare devam ederiz artık. Kanayan bir yaraya parmak basalım inşallah. Şimdilik müsaadenizle…

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

Denizli/ 22 Şubat 2012

Twitter.com/murathacioglu

murathacioglu.com