Üç adam

BİRİNCİ ADAM

Yer Sultanahmet parkı. Bankta oturan adam biraz sonra, karşı banka bir turist kadının oturduğunu görür.
Kadının elinde fotoğraf makinası, o sırada oradan geçen bir adamdan, kendisinin fotoğrafını çekmesini ister...
Adam şuh hareketleri olan turist kadının fotoğrafını çektikten sonra, onunla Almanca konuşur...
Ve daha sonra elini omuzuna atar, birkaç dakika sonra önce hafif nazlanan kadınla el ele tutuşup giderler...

Karşı banktaki adam, bu kadar mı kolay diyerek;cebinden sigarasını çıkarıp yakar...

İKİNCİ ADAM

O akşam Florya tren istasyonundan inip, yürümeyi tercih eden adam, yolun sonunda bağlar köprüsüne doğru yöneldiğinde 500 m kadar ileride bir otomobilin durduğunu görür.
Adamın görünmesi ile birlikte, havanın kararmaya yakın bu anında otomobilin birden dörtlüleri yanmaya başlar.
Bir tuhaflık vardır ya, neyse...
Adam, arabanın yanından geçerken içeride güneş gözlüklü sarışın bir kadının tek başına oturduğunu görür...
Biraz, düşündükten sonra yoluna sessizce devam eder.
Bir ara, arkaya dönüp baktığında dörtlüler sönmüş, ama otomobil aynı yerindedir...

Tuzak mı, yoksa bir macera mı kaçırdığını bilemez...

ÜÇÜNCÜ ADAM

Bir pazar sabahının saat alltısı...
O gün düğün için, köyden gelecekleri karşılamaya otobüs durağına giden adam, kendinden başka dört kişinin daha olduğunu görür...
Bir kadın iki çoçuğu ve bavullar...
Biraz geride de üst geçit basamaklarında oturan bir adam.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra, başka bir adam daha gelir, kadına nereye gideceklerini sormaya ve nasıl gideceklerini anlatmaya çalışır.
Merdivende oturan adam, yardım eder görüntüsündeki adamı yanına çağırıp okkalı küfürlerle beraber birkaç tokat atar ve onlar benim ailem der...
Dayak yiyen adam fazlaca bir şey diyemeden uzaklaşır...
Kadın, eşine başımızda dursaydın o adam da gelmezdi der.
Sonuç, eşler kavgalıymış...

Dayak yiyen adam hakkında fırsatçı mı, yardımsever mi, diye düşünürken arabanın korna sesi ile irkilir.
Köydeki akrabalar gelmiştir...