Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '14

 
Kategori
Deneme
 

Üç nokta

Üç nokta
 

Hayatın insana neler getireceğini hayal bile edemezsiniz. Hani kul kurar kader gülermiş ya, öyle gerçekten de öyle siz kurdukça, planlar yaptıkça hep başka birşeyler olur.. Birşeyi ne kadar çok istersen o kadar olmaz.. Bazen sadece izliyorum. Hiçbir şeyi istemeyen, hiçbir seyi hedeflemeyen, kendi için hiç mücadele etmeyen insanları.. Hep aynıyı yaşıyorlar, yarınları aynı, bugünleri aynı uğraşları yok tükettikleri maddeler dışında kendi hayatlarınıda tüketiyorlar sanki bir virüs sarmış vücutlarını yavaş yavaş ölüyorlar.. Yazık halbuki daha çok gençler.. Bakıyorsun kendini sevmeyen insanlara egoları yüksek, kibir denen hastalık sarmış her taraflarını Hz.Mevlana derki:
“Toprak ol da yeşer:
Bin bahar olsa ne kâbil feyz-i seng
Toprak ol ta güller olsun reng reng
Bin bahar gelip geçse taşın yeşermesi ne mümkün.
Kabahat baharda değil senin kibirle taşlaşmış gönlünde.
Sen toprak gibi alçak gönüllü olmaya bak.
Gör o zaman o gönül toprağından nasıl renk renk güller açılıyor, baharlar yeşeriyor.
İnsanda kendini yüksek görme, hırs ve şehvet, söz söylerken soğan gibi kokar ve çokça rahatsız eden bu kokudan insanlar kaçar”

Bazen üzülüyorum, bazen çabalıyorum. Kibirle savaşıyorum. İnsan kendi kibirini görmedikçe ne kadar savaşırsam savaşayım kazanamıyorum. Bilmek lazım, önce kendini bilmek sonrada bu dünyadaki haddimizi bilmek lazım..

Gül bahçesinde gül ol, diken ol, ister toprak ol sen kendini kul görmedikçe ister su ol ister ateş ol,

Ne gül kokar sararsın, ne diken olup batarsın, en fazla toprak olursun,

Ne su olur dolar taşarsın, ne ateş olur yakarsın, en fazla hiç olursun..
('Bu da benden olsun')

 

Konunun özüne gelirsek kim neye gülerse gülsün, kim ne düşünürse düşünsün iki şeyi asla unutmayın birincisi bu hayat sizin kibirle zehirlemeyin ikincisi sadece bir defa bu hayata sahip olma şansınız var.. O yüzden hayal etmekten hiçbir zaman vazgeçmeyin...

 

GERÇEKLERDEN ALINTI KISA HİKAYE;
ABD'nin New York şehri, trafik yoğunluğu en çok olan dünyanın belli başlı metropollerinden biridir. İşte, New York'un bu oldukça hareketli günlerinin birinde şehrin 5. caddesinde yürüyen bir adama bir otomobil hafifçe çarptı. Bu istenmeyen kazada yayaya bir şey olmamıştı. Otomobilin şoförü yayayla konuştu, özür diledi ve iş tatlıya bağlandı. Fakat yaya düştüğü yerden kalkmaya hazırkanıyordu ki, hadiseyi uzaktan görüp gelen bir aklı evvel, düşen adamın yanına gelerek yerinden kalkmadığı taktirde yaralandığını öne sürerek sigortadan hatırı sayılır miktarda para alabileceğini söyledi. Bir anda emeksiz kazanacağı yeşil dolarları gözünün önünde canlandıran adam, paranın cazibesiyle doğrulduğu yerden yeniden arabanın önüne yattı.Araç sürücüsü ise bütün bu olanlardan habersiz, adamın gittiğini düşünüp, bir an önce hadise mahallinden uzaklaşma telaşıyla arabasını çalıştırıp gaza bastı. Bir anlık hırsa kapılan arabanın altındaki adam, daha ne olduğunu bile anlayamadan hırsının bedelini canıyla ödedi...

Yazan: Çağla ALTUN 

 
Toplam blog
: 21
: 604
Kayıt tarihi
: 03.09.14
 
 

Sosyolog, İSG teknikeri, Kalite Uzmanı, Denetçi, Ressam, Fotoğrafçı, Şair, Yazar, Okuyucu, Anne, Ev..