Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '10

 
Kategori
Kitap
 

Uçurtma Avcısı

Uçurtma Avcısı
 

internetten


Az önce, son sayfasını kapattım. Ağlamamak için kendimi zor tutarken, ayna da kızarmış gözlerime bakıyorum. Offf şimdi ağlıyacağım. Boğazımdaki düğümlemeyi çözmek ve bu muhteşem kitabı anlatmak için kaç gündür çantamda gezdirdiğim sıcak çikolatımı yapıyorum ve oturuyorum klavyenin başına.

Alışveriş merkezinin ortasında bir yerde ‘Dikkat Kitap Var’ isimli tabelayı görünce uzunca süredir kitap okumadığımı anımsadığım bir anda, gülümsüyerek kitap okumak için nede güzel bir sebep diyorum. Arkadaşlarıma noluuuuuur kitapçıya uğruyalım diye yalvarırken buluyorum kendimi.

Küçük standın etrafında dolaşmaya başlıyorum ve birden uzunca süredir özlediğim kitap kokusunu içime çekiyorum tamda kendimi yitirmeme ramak kala, önce oğlum için bir kaç masal kitabı alıyorum ve kendim içinde bir tane alsam mı diye düşünürken, birden uzunca süredir okumak istediğim fakat bir şekilde ihmal ettiğim bu kitaba rastlıyorum. Sevinç ve heyecan birbirine karışırken kitabın küçük basım ve daha ucuz olduğunu görmemle sevincim bir kat daha artıyor. Yaşasın küçük olması çok iyi çantamda daha rahat taşıyacağım diye düşünüyorum.

Yazarın bundan önceki Bin Muhteşem Güneş isimli kitabını okuduğumda mutlaka birinci kitabınıda okumalısın diyenlere şimdi daha çok hak veriyorum.

Uçurtma Avcısı...

Uçurtma özgürlüktür, sizin yerinize gökyüzüne ulaşan, kuş olandır. Gökyüzünden yeryüzüne bir bakışdır. Heyecandır, sevgidir, hele bu bir yarış ise uçurtma bir avdır. Uçurtma avında çok iyi olan Hasan’nın Emir için söylediği ‘Senin için bin tane olsa yakalarım’ cümlesini okurken kalbimde ince bir sızı hissettim. Kim kimi bu kadar karşılıksız sever ki, karşısındaki onu bu kadar üzecekken.

Khaled Hosseını’nin ilk kitabı. Uluslararası çoksatar listesine girmiş ve 2006 ve 2007 de Penguin/Arange Readers’s Group Ödülünü kazanmış.

Afganistan çocuklarına adanan bu kitap, Kabil’de yakın geçmişte yaşanan Emir ve Hasan’nın çocukluklarını, karşılıksız sevgiyi, sadakati, ihaneti ve arkadaşlığı anlatıyor.

Ülkesini terk etmek zorunda kalan Emir ve babasının Californiya’ya gidişini ve geride bırakılan acı bir geçmiş. Hergün kendini dahada kötü hissetmesine sebep olan bir geçmiş.

İnsan eğer bir günah işlemişse, onu gidermek için başka bir iyilik yapar. Bu kitabı okurken hep kendimi haykırmak zorunda hissetim. Yeter, hayır insanlar bu kadar acımasız olamaz diye haykırmak. Sevgisiz yetişmek zorunda kalan çocuklar, sürekli dışlanan insanlar, koca bir hiç uğruna ölen insanlar.

Bu kitap da en çok etkilendiğim sözlerden biride yazarın kitabın bir sayfasında bu ülkede çocuk çok ama çocukluk yok sözü. İşgalden sonra çocuklar ne bir uçurtma uçurabildiler, nede bir daha ailelerini görebildiler. Şanslı olupta ülkeyi terk edenler ve ailesinden ayrı düşmeyenler dışında çoğu aç ve açıkta kaldı.

Tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Daha fazlasını okumayanlar için yazmıyorum. Aslında yazılacak çok şey var ama ben, beni en çok etkileyen kısımlarını yazdım. Her zaman olduğu gibi yine, niye daha önce okumadım diye hayıflanarak yazımı bitiriyorum.

Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Belkide okudunuz bilmiyorum ama benim gibi gecikenler varsa hemen okusun.

Sevgilerimle..

 
Toplam blog
: 164
: 4548
Kayıt tarihi
: 26.03.08
 
 

Hayatı sevmek ve düzgün yaşamak isterken bulurum kendimi. Yaşamın bana verdikleriyle yetinmeye çalış..