Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Ülkemizin güvenliğinden sorumlular ne yapıyor

Eli kanlı terör örgütü yine 12 askerimizi şehit etti. Yine analar ağladı. İnsanımız bitip tükenmeyen olaylar nedeni ile öfkeleniyor, sabırsızlanıyor içi hınçla doluyor.

Devletin güvenliği sağlamakla görevli olanlar ise kesin bir çözüm üretmeyip sadece çek, cak diye konuşuyorlar.

Amerika istihbarat vermiş mi, vermemiş mi?

Bu olayda PKK taşeron olarak mı kullanılmış? Bunu bütün vatandaşlar biliyormuş!

Saldırı Aktütün 1, Aktütün 2 ve Dağlıca'da olduğu gibi uzun bir hazırlık döneminden sonra gerçekleştiğini ileri sürülmektedir. Doçka denilen 150-200 kilo ağırlığındaki uçaksavar silahlarının 20 gün süreyle katırlarla taşındığı, parça parça getirilen Dokça ların karakolların etrafına yerleştirildiğini belirtiliyor.

Koca bir tabur sınıra yakın bir noktaya gelmiş konuşlanmış, 500 metre uzaklıkta ne olup bittiğinden haberi olmuyor, olamıyor!

Türkiye-Irak sınırında 24 saat uçuş yapan Heronların 150 kişilik terörist grubun Türkiye'ye sızdığını tespit ettiği öne sürülüyor. Batman'daki Askeri Üs’te Kurulu Komuta Kontrol Merkezi tarafından kumanda edilen Heronların 13–14 Haziran tarihlerindeki uçuşları sırasında, Irak sınırından sızmaya çalışan 150 kişilik bir terörist grubunu tespit ettiği.

150 kişilik terörist gruba ilişkin bilginin üçlü mekanizma kapsamında ABD'lilerle de paylaşıldığı, ABD'lilerin ise 150 kişilik grup hakkında- "Bunlar terörist değil, kaçakçılar" değerlendirmesi yaptığı söyleniyor.

İstihbarat alınıyor alınan istihbarat gereği hazırlık yapılmıyor! Bunun sorumluları kim?

Bir gün evvelinden Genel Kurmay Başkanı yaptığı açıklamada “'terör saldırıları artacak” dediğinin gecesi bu saldırı düzenlendi.

Televizyonlarda açık oturumlarda konu tartışılıyor, konuşulanlar içi boş laflar.

Oturumu yapanlar toplum mühendisliğine soyunup kamuoyunda istedikleri şekilde kanaat oluşturmak için çaba sarf ediyorlar.

Parti temsilcileri bu olaydan nemalanabilmek çabasındalar. Bunu sağlamak için slogan vari, alışılagelmiş şeyleri konuşuyorlar. Ne yapılması gerektiğini konuşan çözüm üreten yok.

Öbür taraftan analar ağlıyor, ölen evladına yanıyor. Bu olaylara sebep olanların konuşlandırdığı guruplarda, gelen cenazeleri istismar edip arkasından temsil ettiği guruba kazanç teminine çalışıyorlar.

Emekli bir Vali anlatıyor-“ Görev yaptığım ilimizde şehit cenazesi kaldırılacaktı. Bir gün evvel Emniyet müdürü ile şehri dolaşıp, cenaze kortejinin hangi kuzergahı takip ederek gideceğini tespit ettik. Ertesi günü cenaze namazı kılınacak camide toplanıldı. İlimizde garnizon komutanı Albay idi. Cenaze merasiminin başına da Tuğgeneral gelmişti. Generale giderek cenazenin gitmesi gereken kuzergahın krokisini teslim ettim. Bu kuzergahın dışına çıkılırsa sorumluluğu kabul etmeyeceğimizi belirttim. General garnizon komutanı Albayı çağırarak cenaze kortejinin gideceği kuzergahın talimatını verdi. Albay yanımızdan ayrıldıktan sonra kalabalıktan ‘Vali İstifa’ sloganları gelmeye başladı. Bende bir anlam veremedim olanlara.

Daha sonra cenaze merasiminin Emniyetçe çekilen kamera filmlerinden bağıran, slogan atan kişilerin ilimiz dışından geldiklerini tespit ettik.” Diye anlatmıştı.

Devletin bu ülkede olan her şeyden haberi var. Olması da gerekiyor.

Ama bizim istihbaratımız başka istihbarat örgütleri ile birlikte çalışıyor, yabancı istihbarat örgütleri bizi bizden daha iyi biliyorlarsa, kendi ülkemizde olanları onların verdiği bilgiyle öğrenir hale gelmişsek; ülkemizin güvenliğini nasıl temin edebiliriz?

!992 yılında gazete haberi-“ ABD Başkanı George Bush'un Türkiye'ye gelmesi öncesinde 16–17 Nisan 1992'de İstanbul'da çok sayıda eve operasyonlar düzenlendi.” Ne hikmetse tamda Bush gelirken operasyon yapılabiliyor. Bilgiye o zaman ulaşılabiliyor.

Ülkemizde birliğin ve düzenliğin sağlanabilmesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir. Bunun içinde:

1- Kendi istihbaratımızı, kendi imkânlarımız ile yapabilmeliyiz. Cereyan eden olaylar bize, başkasının bilgi ve donanımına muhtaç olarak istihbarat yapılamayacağını göstermiştir.

2- Varsa taşeronlar onlara da anlayacakları dilden cevap verilmelidir. Yüzlerce kişi sınırımızı kolayca aşıp ülkemize girmediler. Bu kadar teçhizatı kolayca getirmediler. Bunların destekçileri, düzenleyicileri, komuta kademeleri, organizatörleri vardı. Bütün bunlar masaya yatırılıp incelenmelidir. Bu dördüncü baskındır. Dördü de aynı şekilde düzenlenmiştir. Ama ülkemizin güvenliğinden sorumlu olanlar tarafından hala gerekli ders çıkarılmamıştır. Aynı zaaflar sergilenmektedir.

3- Bu baskınlar PKK kendi başına, lojistik destek almadan düzenleyeceği bir baskın değildir. Kuzey Irak hareketinden sonra bir kısım peşmerge’ler Amerika’ya götürülmüş, özel eğitime tabi tutulmuşlardı. O peşmerge’ler ülkelerine geri döndüler. Şimdi kuzey Irak’ta hangi görevi yapmaktalar?

4- Yüz yıl önce Amerika’nın Kürt’lerin kulağına fısıldadığı” Sizin nüfusunuzun artması gerekmektedir.“ Talimatı gereği o bölgede başlayan bilinçli nüfus artışı hareketi masaya yatırılmalı, Anadolu da iki çocuğuna insanlarımız iş bulamazken, o bölgede üç-dört evlilik ile 20 – 25 çocuğu olan ailelerin çocuklarına nasıl iş ve aş bulabilecekleri konusu tartışılmalı, bu bölgelerdeki planlı nüfus artışı önlenmelidir.

5- Dünyada kaçak elektriğin en çok kullanıldığı ülkeyiz. Kaçak elektriğin en çok kullanıldığı bölgemiz ise doğu- güneydoğu Anadolu bölgesidir. Bu insanların kullandığı kaçak elektriğin parasını, elektrik faturasını ödeyen vatandaşlarımız ödemektedir. Devlet tedbirini alıp bu kaçağa göz yummamalıdır. Bölgede devletin otoritesi tesis edilmelidir.

6- Kara para ile kara parayı doğuran gelir kaynakları ortaya çıkarılmalıdır. Her türlü kaçakçılık ile mafya yapılanmasına engel olup, kaynakları kurutulmalıdır. Bu PKK ve bölücü hareketin lojistik desteğinin kesilmesini sağlayacaktır. Bu işe de İstanbul’dan başlanmalıdır.

7- Kamu ihaleleri gözden geçirilerek, bu ihaleleri kimlerin aldığı, nasıl aldığı, aldığı işi nasıl yaptığı, hazinenin nasıl boşaltıldığı ortaya çıkarılmalıdır. Teşvikler tetkik edilerek yerinde kullanılıp kullanıldığı tespit edilmelidir.

8- Hukukun herkes için olduğunun farkına varıp kimseye, kuruma hukuku delmesine müsaade edilmemelidir.

9- Ülkemizde yaşayan herkesi bir kabul edip, hiçbir etnik ayrılığa müsaade edilmemelidir.

10- Devletimizin başını ağrıtan her türlü problemin arkasında ABD, AB, İsrail olduğu unutulmamalıdır. Dost gibi görünenlerin bize düşmanlık etmek için fırsat kolladıkları bilinmelidir.

Neticesinde biz toplum olarak bir olup, birlikte hareket etmeliyiz. Devletimiz maddi ve manevi olarak ne kadar güçlü olursa, dış güçlerin bizim ülkemize hasıma ne tutum takınamayacağını unutmamalıyız.

Mustafa Yolcu

 
Toplam blog
: 172
: 1405
Kayıt tarihi
: 26.06.09
 
 

1953 Yılı Çorum iskilip doğumluyum.  inşaat mühendisiyim. Ankara'da ikamet ediyorum Yazılarım baz..