Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Ülkü ocakları neden kapatılıyor

Ülkü ocakları neden kapatılıyor
 

04.05.2008 12:13:26

Sayın Devlet Bahçeli umarım ne yaptığınızın farkındasınızdır. Göreve geldiğiniz günden beri her fırsatta ocakları kapatıyorsunuz. Sizin bulunduğunuz yerden bakınca doğru bir uygulama gibi gözükebilir ama bu konuda her siyasetçi gibi sizde halkın içine karışmadan halkın sorununu çözebileceğinizi zannediyorsunuz.

Ocaklara karşı önyargılı yaklaşıyorsunuz. Ocakları kapatmak yerine önce bir denetleseydiniz üniversitelerde olan olayların neden bu safhalara geldiğini anlardınız. Yirmi, yirmi iki yaşında başkanlar, yanında çocukluktan kalma arkadaşları, kız arkadaşlarına hava atmak için ocakların kullanılan imkanları ve dahası. Teşkilat kavramı artık hiç eskiden olduğu gibi değil. Bir olay yaşandığında üç ülkücüyü bir arada görürseniz ne mutlu. Ocaklar bölündü. Ocakların içi partinin yolunda gidenler, eski teşkilatçılara özenenler, nereye ait olduğunu anlayamadan her olaya atlayanlarla doldu.

İzmir’de ki ülkü ocaklarını kapatmadan önce gelin İzmir üniversitelerin halini görün. İçeride duvarlara bölücü başının isimlerinin yazılmasından tutunda sözde bayraklarının asılmasına hatta İstiklal marşımızı okumak isteyen bir grubun susturulmasına kadar her türlü eylem serbest. Müdahale edilmiyor neden mi? İzmir üniversiteleri elit olmalı olaysız olmalı diye her şeye müsaade ediliyor ta ki nereye kadar biliyor musunuz? Ülkücü grup kimsenin müdahale etmediği bu olaylara müdahale etmeye çalıştığı anda durduruluyor, polisin önüne katılıp bildiğiniz yöntemlerle uzaklaştırılıyor. Grup dediğime de bakmayın az öncede dediğim gibi üç kişi beş kişi belki bir araya gelebiliyor. Nedenini sayın Devlet Bahçeli'ye sormak lazım.

İzmir’de Ülkücülüğü, Abidin Bilgin’den Mahmut Keskin’den Abdurrahman Bağırtlak’dan Çetin Keskin’den öğrenenler; hele birde Sabri Bilgin’den Türkiye’yi dinleyenler şimdi dönüp ocaklara baktığında ne demek istediğimi anlarlar. Eskiden ocakların varlığı bu tür olaylara büyük gözdağıydı. Ocaklar bu tip olaylarda gerektiğinde devletine yardımcı olur sağlanması gereken bir düzen varsa ne yapılması gerekiyorsa herkes elinden geleni yapardı. Diyeceksiniz ki o zamanlar çetecilik yok muydu? Doğru o zamanlar da uyuşturucudan silah ticaretine belli oluşumlar vardı. Bunları yokmuş gibi gösteremeyiz. Savunulacak bir tarafı olmayabilir. Ama devlet, bunun önüne geçemiyorsa kontrolü altında tutmalı mantığıyla yaklaştı. Geçmişe bir bakın bundan çok değil on sene önce on iki on üç yaşında çocuklar ellerinde esrar ile sokaklarda gezmiyordu. Her köşe başında uyuşturucu satanlar göremezdiniz. Liseli çocukların belinde silah bıçak yoktu. Sokaklarda metrekareye üç beş kapkaçcı düşmesini bırakın kapkaç terimi henüz lügatimizde yoktu. Sokakların sahibi tabiî ki de ocaklar değil ama eğer ki kuruluş amacını tam uygulama çabasında ise varlığı, sağlam duruşu ve bulunduğu yerdeki halk ile iletişimi gençleri eğitme amacı bu tip olayları en az seviyede tutuyordu. Evet Ocaklar eskiden gençlerin kendini eğitebileceği bir yerdi. Ülkü Ocakları Dergisinin tanımıyla ocaklar ; birer eğitim yuvası olan Ocaklarımız ve ocaklarımızda yetişen , yetişirken de devleti kurtarma , topraklarımızı vatan yapma , milletin milli değerlerini yüceltme , insanlara şahsiyet kazandırma ruhunu almış kadroları iktidar yapma vasıtası olarak da M.H.P her ülkücünün teşkilatıdır. Ocaklarımız birer ilim irfan yuvasıdır ve de öyle olmalıdır. Biz Ülkücüler bu ocaklarda devletimizin bekası için yetişmek ve hazır olda beklemek mecburiyetindeyiz. Çünkü devletine sahip çıkan , millet için çalışma arzusu taşıyanlar ülkücülerdir.Artık bu tanımdan eser yok gençlerimiz bilinçsiz. Kendilerini bir yere ait hissetme duygusuyla kim çekerse oraya gidiyorlar. Ocakların yapılanması , içerideki tutuculuk eğitim hiçbir şey eskisi gibi değil. Ama çözüm kapatmaktan önce düzeltmek olmalıydı. Sayın Bahçeli olayları irdelemeden cezayı direkt ocaklara kesmemeliydi. DTP’nin elini sıkarak aynı koltukları paylaşarak gençlerine ancak bu kadar örnek olabildi.

Bahçeli’nin siyasi tavırlarını Ahmet Türk’ün elini sıkana kadar takdir ederdim. Ama madem ortada yanlışlar var önce cezayı kendine kesmeliydi. Başbuğ Türkeş zamanındaki teşkilatçılıkla şimdi yarattığınız teşkilatçılık anlayışına bakarsanız her şey apaçık ortada.

Partiyi temize çıkartmak sokaklardan çeteleri temizlemek ocakları sadeleştirmek adına etik olarak hedef olarak doğru fakat yöntem olarak Türkeş zamanından gelme olan bütün teşkilatçıları ocaklardan uzaklaştırarak ipini çekerek yanlış politika izlediniz. Üniversiteleri önce yazın dağda çatışıp kışın çatıştığı devletin üniversitelerinde okuyup yurdunda kalıp ekmeğini yiyip suyunu içenlerden temizleyin. Bırakın ocaklarla uğraşmayı da önce olayların dikenlerini temizlemek yerine köküne inin. Kurban yaratmaya çalışarak partiyi de kendinizi de kurtaramazsınız. Sorumluluğunuzu bu şekilde yerine getirmiş gibi göstermeye çalışmayın.

 
Toplam blog
: 38
: 680
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

İzmirli, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu, ekonomi ve siyaset ile aktif olarak ilgilen..